Daha dün gibi, "Gezi" olaylarının üzerinden bir yıl geçmiş. Bu topraklarda daha önce böyle kitlesel bir özgürlük eylemi olmuş mudur bilmiyorum ama bütün farklılıkların bir araya gelip, omuz omuza yakın temas içinde özgürlük için mücadele ettiği en büyük kitlesel eylemdir sanırım. Üstelik bir millete karşı falan silahla yapılan bir mücadele değil bu, ruhla, özgür bir iradeyle yapılan bir özgürlük mücadelesiydi. İktidarın anlamsızca dillendirdiği gibi ağaç meselesi veya dış güçlerin provokasyonu değil, bir ülkenin kendi içinde baskıya karşı, muhafazakarlığa karşı verdiği daha rahat nefes alma mücadelesiydi. Dincisiyle Atatürkçüsü, Kürt'üyle Türk'ü, heteroseksüeliyle eşcinseli elele vermişti baskıya karşı, tutculuğa karşı... Ve bütün ülkeye dalga dalga yayılmıştı. Bu belli bir kesimin iradesi değil, 7'den 70'e herkesin, her kesimin ortak bir iradesiydi özgürlük adına. Canlının varolması için en önemli yaşam unsuru özgürlük olduğuna göre de, çok önemli, çok anlamlıydı bu mücadele. Ben bu mücadelenin hiçbir zaman unutulmayacağına inanıyorum. Belki şu anki iktidar bu mücadelenin kendisine karşı yapıldığı için yıldönümlerinde toleranslı olmayacaktır bu yıl olduğu gibi, güvenlik kuvvetleriyle bu günü anmayla ilgili etkinliklere müsamaha göstermeyecektir ama özgürlük kalıcı, iktidarlar geçicidir. Özgürlükçüler bu günü unutmak bir yana uluslararası özgürlük bayramına dönüştüreceğinden adım gibi eminim. Çünkü 31 Mayıs Taksim Gezi Parkı Mücadelesi bütün dünyaya etkisi olan bir özgürlük mücadelesidir. O yüzden ben 31 Mayıs'ı uluslararası Özgürlük bayramı olarak kabul edilmesini ve kutlanmasını arzu ediyorum. Zaten kabul edilse de, kutlanmasa da, 31 Mayıs kendiliğinden özgürlük bayramına dönüşecektir. Her reddediş de bu bayramın haklılığını hatırlatacak ve de kalıcı kılacaktır.
Gökkuşağının renkleri altında elele özgürlük şarkılarının söylendiği uluslararası bir bayram, bütün dünyayı birbiriyle ve her şeyle barıştıracaktır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder