29 Mayıs 2014 Perşembe

Radikal Blog'un yazıları dikkate alma kıstasları neler acaba?

Sağolsun Radikal gazetesi, blog açarak düşüncelerimizi ifade etme fırsatı verdiği için. Yalnız Radikal'in blog politikasıyla ilgili kafama takılan bazı sorular var. En başta, bazı yazarlara ayrıcalıklı mı davranıyor? diye düşünüyorum. Bu yazarların yazım dünyasıyla ilgili bağlantıları mı var da ön plana çıkarılıyorlar. Geçen gün çok ön plana çıkarılan, yazıları gazetenin blog değil Radikal'in ana manşetine çıkan yazısına göz attım ve ben kendimi profesyonel yazar gibi hissettim. Bu mu, bunlar ve bu düşünceleri mi dedim manşetlere çıkan? Oysa ben kendimi hiç yazar olarak görmedim, öldürseler de görmem; çünkü yazarlık apayrı bir meziyet gerektirir. Ben yazarlığı hak etmeyenlere yazar muamelesi yapıldığı zaman falan o kadar utanıyorum ki... Gerçekten ben sadece haksızlığa karşı not tutan birisi olarak görüyorum kendimi ama yazar olarak görülüp de ön plana çıkarılanların da bunu hak etmediğine inanıyorum. Ön plana çıkmak için az üretmek falan mı gerekiyor, diye düşündüm. Çünkü ben, beni rahatsız eden veya mutlu eden her konuya değinmeye çalışıyorum; acaba fazla mı geliyor bu Radikal'e diye düşünüyorum. Yoo, ön plana çıkarılan bazıları da üretken.

Radikal Blog'un anlayamadığım tarafıysa, kendi adıma konuşacağım, başkalarını bilemem, benim yazdıklarıma karşı olan tutarsız tutumu. Mesela bazen o kadar güzel bir şekilde bir konuya değiniyorum ki, veya bana öyle geliyor ama ben inanıyorum o yazdığıma ve inanmakta da haklı olduğumu daha sonraki okunma sayısından anlıyorum, ama Radikal Blog bu yazımı görmezlikten geliyor. Hiç bir başlık altına almıyor yazımı. Geçenlerde transseksüellikle ilgili bir yazı yazdım ve hiçbir bölüm başlığı altına koymadı yazımı Radikal Blog yetkilileri ama ona rağmen beşbine yakın kişi okudu ve hala da okunmakta. Bu kadar değersiz bir yazıysa veya hiç kimseye hitap etmiyorsa eğer, niye okunuyor öyleyse. Tanıtımı hak etmiyor mu bu yazı? Veya bu kadar eşcinsellik yeter, gına mı geldi diyorlar? Dünyada en çok istenmeyen, en öteki konumdaki kesimden gına gelemez. Öncelik her zaman onların olmalıdır. Biz eşcinseller doğuştan getirdiğimiz haklarımız yüzünden öldürülüyoruz çünkü. Bizimki sonradan kazanılan eften-püften bir hak meselesi değil; yeme-içme, uyuma-dinlenme vesaire gibi olmazsa olmazlardan olan bir sevişme hakkı, bir cinsel yönelim ve cinsiyet hakkı. Benim gazetem olsa, başlığın birini sürekli LGBTİ'lere ayırırım. Hatta LGBTİ başlığı altında blogtan öte gazetede bir başlık açarım. Bianet nasıl yapabiliyor bunu? Bağımsız medya olduğu için mi?

Beni şüpheye düşüren Radikal Blog'un önemli yazılarımı es geçmesi de değil aslında; laf olsun diye yazdığım lay-lom yazılarımı ön plana çıkararak çelişki yaratması. İşte o da beni Radikal Blog'un ciddi bir blog olmaktan öte, gündemsel konulara değinen bir blog olduğunu düşündürüyor. Zaten dikkat ederseniz konular eşit dağılmıyor; o gün gündemde ne varsa, bütün manşetler o konuya ayrılıyor. Hatta bu yüzden gündem dışında yazmaktan çekinir hale geliyoruz ya yanlış anlaşılırsak, ya duyarsızlıkla suçlanırsak, ya ayıplanırsak diye.

Lafın kısası; bence sadece gündeme veya heteroseksist çoğunluğa göre değil, herekese eşit şekilde yaklaşan bir blog politikası izlenmeli. Gazete onların ama bu da benim düşüncem. Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder