13 Mayıs 2014 Salı

Eşcinsellik ve transseksüellik doğuştan gelen haklarımızdır


Angelina Jolie ile Brad Pitt'in kızları Shiloh büyüdükçe erkek çocuğuna benziyormuş. Bu konuyla ilgili haberi geçtiğimiz yıllarda da haberler okumuştuk. Kız kendini erkek gibi hissediyormuş ve hissettiği duruma göre erkek gibi giyiniyormuş. Adının da John olarak çağrılmasını istiyormuş. Anne-babası bu durumu bir filmdeki karakterden etkilenmeye bağlamışlar ama uzmanlar anne-babanın bu rahat davranışını farklı olarak yorumlamışlar. Angelina, "O öyle istiyor, biz de öyle olmasına izin veriyoruz" şeklinde açıklıyor durumu.

Evet, gerçekten özgür ailelerde büyüseydik klasik erkek veya kadın olmaya çalışır mıydık acaba? Cinsiyet kimliklerimiz ne kadar kendi kimliklerimiz? Heteroseksist bir dünyada biyolojik cinsiyetlerimize uydurmaya çalışmış olmayalım cinsiyet kimliklerimizi?

Heteroseksistlere bir soru sormak istiyorum. Hani cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği farklılıklarının özentiyle, çocukları doğru yetiştirmemekle alakalı olduğunu falan savunuyorlar ya... Farklı cinsiyet kimliklerinin veya cinsel yönelimlerin sapma olduğuna, toplumsal cinsiyete ve biyolojik cinsiyete uygun kimliklerin ise doğru olduğuna inanıyorsanız bu kaygı niye? İnandığınız heteroseksist kimlikler tek doğru kimliklerse, herkes doğru yolu bulacaktır, o kadar endişelenmeyin.

Ama size rağmen, sizin cinsiyetçiliğinize rağmen insanlar farklı cinsel yönelim veya cinsiyet kimlikleri konusunda diretiyorlarsa, o zaman bir düşünmeniz gerekmez mi? Hani çok doğru olduğunuza inanıyorsunuz ya, inandığınız şekilde de yetiştiriyorsunuz çocuklarınızı, ona rağmen niye farklılar diye düşünemiyor musunuz?

Eşcinsellerin, transseksüellerin görünür olmasını engelleyerek, çocuklarınızı eşcinsellikten, transseksüellikten koruduğunuzu zannediyorsunuz ama sadece çocuklarınızın kendilerine yabancı kalmalarına, arada kalmalarına, kafalarının içinde iç çatışmalara sebep oluyorsunuz. Bu çıkmaz hem onları sağlıksız ve mutsuz ediyor, hem de çevrelerine yansıyor bu durum ve sizinle de bir çatışmaya sebep oluyor. Oysa çocuklarınızı serbest bıraksanız, onlar eşcinsel veya transseksüel değillerse, zorlasanız bile eşcinsel veya transseksüel olmazlar.

Ne oluyor? Herkes özenilecek korkusuyla eşcinselleri, transseksüelleri lanetleyerek şiddete ve cinayete hedef gösteriyor. Bu lanetin sizin farklı kimliklerini kabul edemediğiniz çocuklarınıza uğramamasının garantisi var mı? Ağzınızdan çıkan her homofobik veya transfobik söylem birilerinin nefretini harekete geçiriyor ve o nefrete sizin çocuklarınız da hedef oluyor. Yani eşcinselliği, transseksüelliği lanetleyerek çocuklarınızı koruyamazsınız, daha onların öldürülmesine sebep olursunuz. Oysa her güzel söylem hem çocuklarımızın güvencesi olacak, hem de farklılıklarla barışmamızı sağlayacaktır.

Trans cinsiyet kimliği doğuştan gelen bir haktır tıpkı cinsel yönelim hakkı gibi. Bu hak ne anne-babanın, ne de toplumun tekelinde olmalıdır. Eğer çocuklarınızla mutlu bir aile olmak istiyorsanız, bırakınız çocuklarınız içlerinden nasıl geliyorsa öyle yaşasınlar. Siz dayatınca sizin istediğiniz gibi oluyorlar mı? Koskoca bir hayır. Sonra da bütün suçu çocuklara yüklüyorlar.

Siz, çocuğunuzun ne hissettiğini, ne istediğini ondan nasıl daha iyi bilebilirsiniz ki? Sadece içinde yaşadığınız ve içselleştirdiğiniz heteroseksizmi çocuklarınıza dayatabilirsiniz ancak. Ben olsam, körü körüne bir şeyleri çocuğuma dayatarak onu mutsuz edeceğime, onu anlamaya, dinlemeye çalışırım, onu farklı dünyasından yakalamaya çalışırım. Bu daha kolay değil mi bir şeyleri zorba bir şekilde dayatmaktan, çocuğunuzla savaşmaktan? Barış daha kolay ve güzelken niye savaşı seçeriz ki? Çünkü o savaş kendi beynimizde ve onu çevremize taşıyoruz. Demek ki önce kendimizden, kafamızdan başlamamız, eksik bilgileri tamamlamamız gerekiyor.

Cinsel kimlikleri öğrenmemiz gerekiyor; Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, biyolojik cinsiyet, toplumsal cinsiyet nedir? Sanırım biz kendimizin bile ne olduğunu bilmiyoruz. Bize öğretildiği şekilde yaşayıp gidiyoruz. Belki çocuklarınız sayesinde kendi kimliklerinizi, kadınlığınızı, erkekliğinizi, cinsel yöneliminizi öğreneceksiniz. Belki siz de, sizin bildiğiniz kimliklerde değilsiniz ve yanlış yaşıyorsunuz. Belki de mutululuğunuz tam bile değil.

Cinsel yönelim; Eşcinsellik veya heteroseksüellik.
Cinsiyet kimliği: Kişinin kendini hangi cinsiyette hissettiği.
Biyolojik cinsiyet: Bedensel olarak cinsel kimliklerimiz.
Toplumsal cinsiyet: Toplumun erkekliğe ve kadınlığa yüklediği roller.

Eşcinsellik: Bu bir cinsel yönelimdir ve  aynı cinsten insanların birbirini sevmesidir.
Transseksüellik: Kişinin cinsiyetinin bedensel kimliğine uymama hali. Yani bildiğimiz haldeki erkek bedeninde kadın cinsiyet hali, kadın bedeninde erkek cinsiyet hali.

Herkes heteroseksüel olmak, karşı cinsi sevmek ve herkesin cinsiyet kimliği doğarken getirdiği bedeniyle uyumlu olmak zorunda değildir.

Bugüne kadar toplumsal yaşama uyum sağlamak amacıyla bedensel trans geçişler olmuştur ve bir süre daha kişinin kendi isteği olmak zorundadır. Çünkü ne transseksüellerimiz daha hazırdır alışılagelmiş bedensel cinsiyetler dışındaki bedensel yapılara, ne de toplum daha bunu kabul edecek seviyededir. Oysa pensili bir kadın veya vajinalı erkek olamaz diye bir şey yoktur. Son Eurovision Şarkı Yarışmasında sakallı trans görünümlü erkek eşcinsel şarkıcı bile hazmedilememişken, kadın bedeninde erkeği, erkek bedeninde de kadını hazmedebilmek ne heteroseksist dünyada, ne de LGBTİ dünyasında kolay olmayacaktır.

Not: Bakınız, son söylediğimle bedensel transfere karşı olduğum düşünülmesin. Ben sadece toplumsal cinsiyet algısının cinsiyet kimliğiyle örtüştürülmsine karşıyım. İsteyen, cinsiyet kimliğini istediği beden üzerinde yaşayabilir ama cinsiyet kimliklerimizi alışıla gelmiş biyolojik cinsiyetlere hapsetmeyelim.

Conchita Wurst ezberimizi bozan bir mesajdı aslında hem heteroseksist dünyaya, hem de LGBTİ dünyasına.

Bugün homofobik bir yazı daha okudum ve orada diyordu ki, yetiştirilme şekillerimiz hormonlarımızı etkiliyor ve cinsel yönelimlerimizi belirliyor. Evet, eşcinsellik-transseksüellik, kısaca cinsel kimlikler konusunda bilgisiz olduğumuz gibi, öğrenmek yerine işin kolayına kaçıp kulaktan dolma bilgilerle bir anlamda homofobimizi ve transfobimizi pekiştiriyoruz. Böylece hem kendimizi kandırıyoruz, hem de çevremizi ikna etmeye çalışıyoruz bu konuda. Oysa cinsel yönelimin ne biyolojik cinsiyetle, ne cinsiyet kimliğiyle, ne de hormonlarla alakası vardır. (Cinsel yönelimin biyolojik cinsiyetle ancak kendi cinsini sevmek konusunda alakası olabilir ama kimlik olarak değil.)

Mesela ben biyolojik olarak erkeğim, cinsiyet kimliği olarak kendimi erkek hissediyorum, üstelik testosteronum normal değer aralığında, ve algılara inat çok kıllı bir yapıya sahibim ama eşcinelim, kendi cinsimi seviyorum. Benim biyolojimle, cinsiyetimle alakalı değil eşcinselliğim. Aynı heteroseksüellikte karşı cinse olduğu gibi, cinsel yönelimim-eğilimim kendi cinsime. Kendi cinsimi seviyorum duygusal olarak, kendi cinsime aşık oluyorum, paralelinde de kendi cinsimle cinsellik ihtiyacı hissediyorum. Bilmem bunda anlaşılmaz bir durum var mı, daha başka da nasıl anlatılabilir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder