26 Mayıs 2014 Pazartesi

Eşcinselin kocası olmaz; "Kocam" diyen dilinizi eşek arısı soksun!

Geçen gün yolda giderken, giderken dediğim gündüz vakti fatura ödemeye giderken, eşcinsel tanıdıklarımdan biriyle karşılaştım. Aslında belki de transsekseül. Çünkü bazen erkek görünümlü eşcinsel oluyor, bazen de kadın görünümlü seks işçisi. Ben zaten çok da keterogrilere ayırmıyorum artık eşcinselleri. Çünkü insanın cinsiyet olarak kendini ne hissettiğinin kesin çizgisi yok ki. LGBTİ'ler ne kadar "görsel olarak kimliksel dışa vurumlarımız iç dünyamızın bir yansıması" deseler de, içinde yaşanılan kültürün eşcinselliğe, LGBT'İ'lere bakış açısı ortadayken, çevrenin bizim giyim-kuşamlarımızı, davranışlarımızı etkilemediğini nasıl düşünebiliriz. Yanlış anlaşılmasın özde olan kimliklerimizi etkilediğini söylemiyorum.

Her neyse selamlaştıktan sonra bu arkadaşımız "biz de kocamla dolaşıyoruz" derken, koca ifadesiyle heteroseksist varoluşun altını çizmeden edemedi: Kocam! Eşcinselin kocası mı olur? Hatta bırakın eşcinseli kadının bile kocası olmamalı. "Koca"nın anlamı sadece eş demek değil ki, yanındaki kişinin sahibi demek. Mesela bir erkek de "karım" derken, gene "ben onun sahibiyim" demek istiyor. Bunlara takılmamak gerekebilir ama kimliklerin özgürleşmesinin önündeki en büyük engel heteroseksizmin bu erkek mülkiyetçiliği, diğerlerinin-erkek olmayanların erkekliğe, erkeklere teslimiyetçiliği, bu teslimiyetçilikle varolmaya çalışması değil mi? Aidiyete de karşıyım ama öyle mutlu olacaksa ait olsun bir yerlere, birilerine ama niye eşit bir aidiyet kelimesi kullanmaz ki sevgili gibi, aşk gibi? İlla ki sana güç yeterliliği yapacak bir iktidara mı ait olmak zorundasın? Bir güç tarafından yönetilmeden, bir gücün parpısını yemeden duramıyor musun?

Eşcinsellerin yanındakiler de erkeklik rolüne soyunmuş eşcinseller oluyor tabi. Hatta bu kişiler hayatları boyunca eşcinsellikle barışamayacak kadar eşcinselliğe düşman eşcinseller oluyorlar. Eşcinsellere maddi-manevi en çok zarar veren kişiler. Hatta diyebilirim ki onlara, özür dilerim ama: gizli eşcinsel asalaklar! Ve kadın rolünü benimsemiş eşcinsellerin, eşcinselliğe verdikleri zararın en büyük sebebi işte bu toplumsal cinsiyet rollerini pratiğe dökme çabaları. Hem toplumun eşcinselliğe önyargılı bakış açısını pekiştiriyorlar; çünkü toplum, eşcinsel demek kadın gibi demektir, diye düşünüyor, hem de eşcinsellerin de yanlış bir eşcinsellik tanımlamasına sebep oluyorlar. Yani eşcinseller de eşcinselliğe heteroseksist toplum gibi bakmaya çalışıyor; Kimisi kadın rolünü benimsiyor, kimisi erkek rolünü. Rolsüz eşcinsellik olamaz mı? Rolsüz olması gerekir asıl. Çünkü benim içimde kategoriler yok ki belli bir rolüm olsun. Kimin için de kalın, tereddütsüz çizgilerle çizilmiş kimlik var ki? O kimliksel çizgiler toplum tarafından çizilmiş olmasın?

Eşcinsellerin, transseksüellerin eşcinselliğe zarar veren bir davranışı da erkekliği yüceltip, erkekliğe karşı çok fedakar olmaları. Yanlarında erkek rolüne girmiş birini tutabilmek için maddi-manevi ne fedakarlıklar yapıyorlar. E haliyle erkek rolüne girmek isteyen gene özür dilerim asalak eşcinseller de çok var malumunuz. Yani kurban olmayı, soyulup-soğana çevrilmeyi eşcinseller biraz da kendileri istemiyor mu? Kadın rolünü benimsemiş eşcinseller niye bu kadar fedakarlık yapıyor, erkek geçinen eşcinsellerin kendilerini kullanmalarına izin veriyor acaba? Eşit olamaz mı bir şeyler; olamaz; çünkü heteroseksizmi içselleştirmişler. Heteroseksizm onlara düşman ama onlar da ne yazık ki bu heteroseksistlikle kendi kendilerine de düşmanlık yapıyorlar. Kafalar bu erkekçilikten, erkekliğin egemenliğinden kurtulmadığı sürece, heteroseksizmin kölesi olmaya devam eder eşcinseller. Hepimize geçmiş olsun!

Not: İkili ilişkilerde "hayır" demesini bilmeliyiz. Çünkü birileri bizden değerli olsa bile, karşısındakine eşit bakmayı bilmesi, bilmiyorsa öğrenmesi, öğrenmiyorsa öğretmek gerekir; o da lüzumsuz fedakarlık yapmak yerine "hayır" demekle mümkündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder