27 Mayıs 2014 Salı

Düşüncelerimi tıkladığınız için teşekkürler

Yazılarım dışarıdan okununca nasıl yazıldığına dair nasıl bir his oluşuyor bilmiyorum ama sanırım bazı noktalar eleştirildiğine göre ciddiye alınıyor. Ciddiye alınması tabi ki de çok güzel ama bazılarınınki gibi benim yazılar hesap kitap yapılarak yazılan yazılar değil. Tabi ki de hesabı kitabı da var; dikkat ettiğim noktalar var; Hakaret içermiyor en başta. Düşüncelerimin doğru olduğuna da inanmam gerekiyor. Öğrendiklerim doğrultusunda bir şeyler çiziktiriyorum ama bugün doğru olan düşünce yarın yanlışlanabilir de. O zaman da ona inanırım. Bu çelişkili gibi gelebilir bazılarına ama benim inanç şeklimde böyle; katı değil esnek.

Ve yazma şeklim... Ben klavyede yazma hızım oranında kendi kendime sohbet ediyorum aslında. Tabi birilerine bir şey anlattığımın farkındayım ama karşımda kimse olmadığını biliyorum. Karşımda birileri olsa, kelimeler birbirine dolaşır zaten. Yazı dilimle konuşmaya-düşüncelerimi yazmaya bir başlıyorum, anlatacaklarım bitene kadar. Öyle girişmiş, gelişmeymiş, sonuçmuş falan yok. Aklımın estiğince can alıcı noktadan veya içimden geldiği noktadan giriyorum, kendimce konunun muhakemesini yapıyorum.

Bir de öyle yazdıklarım birilerini kesinlikle hedef almıyor. Sadece yanlış bulduğum veya doğru bulduğum şeylere konu malzemesi yapıyorum olay ve kişileri. Kesinlikle kişisel bir art niyet yok.

En çok da yapım gereği haksızlık ve özgürlük karşıtlığı konularında karalıyorum. Çünkü varoluş sebebim özgürlük ve hak-hukuk. Belki de bu iki şey olsa hayat çok güzel olacak. Çünkü bütün olumsuzluklar bu iki şeyin ihlalinden dolayı oluyor. Bütün canlılar özgür olsa, herkesin hakkına saygı gösterilse, zaten diğer olumsuzluklar kendiliğinden otomatik olarak hallolur. Yani herkes özgür olsun, herkesin hakkına saygı gösterilsin. Bırakın beni, hayvanları falan kendi kafasının içinde eşit görmesin ama benim özgürce, kendimce, daha doğrusu herkesin, her canlının içinden geldiği gibi yaşama hakkına saygı göstersin, gösterilsin. Zaten herkes doğuştan getirdiği haklarını hayata geçirdikten sonra eşitlik de kendiliğinden sağlanmış olur.

Konu gene dağıldı gibi ama özgürlük ve hakka olan inancım, kendimi yazıyla ifade etmemin sebebi çünkü. İşte Radikal Blog açıldığından beri, yani 2 yıl olmadı daha sanırım (1,5 yıl olmuş), sessiz sedasız beşyüzbin kere tıklanmış yazılarım. Ne diyeyim, teşekkür ederim, umarım bir işe de yaramıştır düşüncelerim. En çok hangi konuda yaramasını istiyorum yazılarımın biliyor musunuz; yazılarımın tarzından da bellidir. Heteroseksist toplumda dinlenebilmek ve anlaşılabilmek için asi olmak gerekiyor. Çok öfkeli yazdığımı da söylüyorlar, sert buluyorlar ama öfkelenmiyor da değilim hani. Genellikle eşcinsellik, eşcinsel haklarıyla ilgili yazdığım yazılarla birilerine açılma konusunda cesaret vermişimdir umarım.

Yazılarım tabi sadece Radikal Blog'da yayınlanmıyor. Beni yazmaya asıl teşvik eden Kaos GL'dir. İki kere beni sağolsunlar gazetecilik seminerine davet ettiler. Umarım Kaos GL'de de bir işe yaramışımdır, yarıyorumdur. Bana karşı esnek tavırlarından dolayı da çok teşekkür ediyorum Kaos GL ailesine.

Düşüncelerime ve haber paylaşımlarıma yer verdiği ve bana güvendiği için G-Magazin'e de teşekkürler.

Ve yazılarımı bana haber vererek veya vermeyerek paylaşan herkese çok teşekkür ederim.

Sevgiyle, saygıyla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder