3 Nisan 2014 Perşembe

Müziğin gerçek kraliçesi: Neşe Karaböcek


Amerika'da bir konser salonu... Konserin asıl sanatçısı o değil, misafir olarak sahneye davet ediliyor. Şarkısı bittiğinde salon alkıştan yıkılıyor ve o günü kayıtlara düşen veya kayıtlara düşmesine sebep olan ve izleyiciler arasında olan kişi (O da bir müzisyendi yanlış hatırlamıyorsam. Keşke okuduğum zaman o kupürü saklasaydım; aradan zaman geçtiği için olayı tam detaylarıyla hatırlayamıyorum), duyduğu ses ve yorum karşısında küçük çaplı bir sarsıntı geçirip oturduğu koltuktan düşecek gibi oluyor. Sahnede misafir olarak şarkı söyleyen ve Amerikalıları kendine hayran bırakan sanatçı Amerikalı değil, bir Türk sanatçı, bir zamanlar Amerika'da da yaşayan Neşe Karaböcek'in ta kendisi. Evet Neşe Karaböcek öyle-böyle bir ses değildir. Çok özel bir sestir, çok güçlü bir sestir, çok güçlü bir yorumcudur ve ses yapısının söyleyemeyeceği ama hiç zorlanmadan söyleyemeyeceği hiçbir tarz yoktur. Tarzları tek tek söylememize gerek yok; Doğu'dan Batı'ya her tarzı çok rahat söyleyebilir kısaca. Ülkemizde her tarzı en iyi yorumlayan bir numaralı sanatçıdır Neşe Karaböcek. Neden mi; çünkü hiçbir tarz sırıtmaz onda. Bu olmamış, keşke bunu söylemeseydi diyemezsiniz. Çok iyi nağme de yapabilir, çok düz Batı tarzını da alasıyla söyleyebilir. O sanki sadece ve sadece şarkı söylemek için yaratılmıştır. Bebek denilecek yaşta şarkı söylemeye başlamış, sesini sokaktan geçen bir kişinin duymasıyla keşfedilmiş ve adam o yaşta çok iyi şarkı söyleyen birisinin çocuk değil de cüce olabileceğini düşünmüş. Karaböcek soyadını çocukken tiyatro yaparken almış.

5 milyon plak satan "Artık Sevmeyeceğim" 45'liğini bilmeyen yoktur. İspanyol şarkılarına olan merakı, şarkının bu tarzda düzenlenmesini ve geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştır. Her tarzı deneyen ve her tarzın yakıştığı Neşe Karaböcek'e bana göre, ben modern müziği daha çok sevdiğimden olsa gerek, pop müziğini daha çok yakıştırmışımdır. Arabesk'in de alasını yapmıştır, Türkü'nün de en modernini, Sanat Müziği'nin de en klasiğini... Ama Pop alt yapısıyla çok daha evrenseldir. Bir de şahsına çok münhasır bir sesi vardır. Belki de dünyada tektir diyebilirim. Çünkü hiç onun sesine benzeyen bir ses duymadım gerçekten. Varsa da bilmiyorum. O kadar çok plağı var ki, doğru bir rakam vermek mümkün değil. En çok Altın Plak kazanan sanatçımızdır. Şarkıcıların film çevirme modasına o da uymuş ama onun tiyatroculuğu da olduğu ve filmlerinde kendi sesiyle şarkı söylediği için daha samimidir. 60'larda, 70'lerde, 80'lerde popüler olan, 90'larda o dönemin Pop tarzıyla Amerika'da doldurduğu kasetleriyle popülerliğini hiç kaybetmeyen Neşe Karaböcek, gazino ruhunu yansıtan konserleriyle hala şarkı söylemeye devam etmektedir albüm yapmasa da. Gerçekten çok nankör bir müzik dünyamız var ki, böyle bir sesin geçmiş dönem kayıtlarına CD üzerinde rastlayamıyoruz.

Hiçbir yazı onu anlatmaya yetmez aslında. Keşke onun ağzından bir kitabı olsaydı da hikayesini en doğru şekilde okuyabilseydik.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder