5 Mart 2014 Çarşamba

Sezer Güvenirgil kimdir?


Ben yazılarımı kendimi ifade ederek rahatlamanın yanında, hayatı-mı, duygularımı, düşüncelerimi not düşmek amacıyla yazdığım için sorumluluğu olan yazılar olarak görmüyorum. Aynı düşüncede oluğum kişilere dokunan tarafları da oluyordur büyük ihtimal. İnsanı bir şey mutlu eder, hüzünlendirir, öfkelendirir, bir şeyi doğru bulur, yanlış bulur ama bunu dile getirmezse sıkıntı yaşar. Terapi mahiyetine dedim ya. Kapalı toplumlarda da kendini ifade etmek çok önemli gerekli ve yazmak da bunun en masrafsız yoludur. İnsanlar yazmak diyince hemen edebi değer taşıyan ve imlasıyla çok mükemmel bir yazı hayal ettikleri için bu konuda karamsar oluyorlar, çekingen davranıyorlar. Oysa yaza yaza insan kendini doğru ifade etmeye başlıyor. Belki üst seviyeden kıyaslamalar yapılınca mükemmeli yakalamak mümkün olmayacaktır ama insan potansiyelini kullanmış ve değerlendirmiş oluyor. Bunun için belki de her konuda olduğu gibi başarıya ulaşmak için biraz deli cesaretini devreye sokmak gerekiyor.

Of ne yazacaktım, giriş biraz uzadı. Çocukluğumda hayatımda yer etmiş, bana güzel duygular yaşatmış "Türk Hafif Müziği" sanatçılarına değiniyorum zaman zaman. Tamam çocukluğumda beni hayal alemlerine sürükleyip çok mutlu etmiş olabilirler ama gerçekten boş değilmiş bu sanatçılar. Müziğin hakkını fazlasıyla vermişler. Yalnız yazılarımı yazarken akademikçe bilgiler vermek yerine, yazdığım şey ve kişileri bende yarattığı duyguya göre anlatıyorum özellikle. Çünkü öncelikle kendim için yazıyorum. Aksinin kopyala yapıştırdan bir farkı da olmaz zaten.


Evet bugünkü konuğum Sezer Güvenirgil. Onunla ilgili hatırladığım ilk şey, TRT'de 70'li yıllarda veya 80'lerin başları da olabilir, bir Pazar programında saçlarını sıfıra vurdurmuş dazlak kafalı hali. Çok narin bir kadın ama asi bir ruha sahip biriymiş ki böyle bir şey yapmış, ben de kendimden bir şeyler bulup çok sevmişim onu (umarım yanlış hatırlamıyorumdur, 7-8 yaşlarındaydım sanırım çünkü o dönem). Sonra kıvır-kıvır saçlı halini hatırlıyorum.

Eskiden televizyonda sanatçıların şarkılarının yayınlanması için TRT'nin denetiminden geçmesi gerekiyordu. 10-12 şarkılık bir albümün tamamının denetimden geçmesiyse söz konusu bile olamazdı. TRT mutlaka bir kusur bulurdu. Mesela Batı tarzı bir şarkıda yerel enstrüman kullanamazdın. O tarz şarkının yapısına aykırıydı çünkü. İşte böyle koşullar altında Sezer Güvenirgil'in "Mutluluğun Bedeli" albümünün 10 şarkısının 9'u denetimden geçmişti ve TRT'de solo program yapmıştı Sezer Güvenirgil. TV'de 7 Gün dergisinden haberini okumuş, sanırım Çarşamba veya Perşembe akşamı siyah-beyaz TV döneminde yayınlanmıştı. Bir de o dönem, şimdiki "kare as" gibi diğerlerine fark atmıyordu sanatçılar. Herkes stardı o dönem. Albenisi olup gazinolarda iş yapan en büyük stardı. Mesela Nazan Şoray'ın minik bir sesi vardır ama o dönem sahnelerde en çok kazanan, talep gören bir stardı. Keza Sezer Güvenirgil ve benzerleri de.


70'ler 45'lik plak dönemi olduğu için, bir sanatçının Long Play-Uzun Çalar'ının olması çok önemliymiş. O yüzden bir çok sanatçının LP'si yok veya en fazla bir veya bir kaç tane. Sezer Güvenirgil'in de bir albümü ve bir 45'liği var. Ama Sezer Güvenirgil zaten sinemayla başlayıp, sonradan müzik yapanlardan ve müzikten sonra da oyunculuğa televizyonda devam edenlerden. Sanırım O da 70'lerdeki seks filmleri furyasından dolayı müziğe geçmek zorunda kalanlardan. Wikipedia verilerine göre 57 filmi ve 16 TV dizisi var.

Wikipedia'da biografisi tek cümlelik; Özel bir konservatuvarda bale eğitimi alan Sezer Güvenirgil, 1966 yılında Milliyet gazetesinin Türkiye Güzeli Yarışması'nda üçüncü ve Ses dergisinin "Kapak kızı" birincisi seçildikten sonra aynı yıl kamera karşısına geçerek oyunculuğa başladı.



Umarım Long Play'i, 45'lik şarkıları da ilave edilerek CD üzerine aktarılır, biz de o güzelim şarkıları düzgün bir ses kaydıyla yeniden dinleme şansına kavuşuruz.

Pardon, unutmuşum. Ben Sezer Güvenirgil'i çok seviyorum ya, onun adına Facebook üzerinden bir sayfa açmıştım bundan 3-5 sene evvel. Bir şekilde kızı Ayşe'ye ulaştım ve bu sayfayı Sezer Güvenirgil'e teslim ettim. Şu anda Sezer Güvenirgil Facebook sayfasında faal. (https://www.facebook.com/sezer.guvenirgil?fref=ts)

Bana, "Sezer Güvenirgil'i tek cümleyle anlat" deselerdi, "Hüznün en asil, en zarif ve en estetik ifadesi" derdim.

http://www.youtube.com/watch?v=XPpKHp2mdTw

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder