6 Mart 2014 Perşembe

Önce inkar, sonra kabul, daha sonra kılıf, olmadı sandık!

Bugün bir demeç çok gülünç geldi bana. Muhafazakar iktidarın bir Milletvekili günah işleme özgürlüğünden bahsetmiş. Yani Allah insana günah işleme özgürlüğü vermiş-miş ve bu günahlar felsefi boyutta tartışılmalıymış. Ondan ötesi Allah'ın işine karışmak olurmuş, vatandaşın da günah işleme hakkını elinden almak olurmuş.

Din ile, Müslümanlıkla o kadar çelişkili bir ifade ki... Milletvekili şunu demek istiyor: İsteyen istediği günahı işleyebilir, bunun hesabını da ancak Tanrı katında verebilir. O zaman isteyen istediği günahı işlesin. Yasaya, demokrasiye falan hiç ihtiyaç yok!

Tabi burada amaç minareye kılıf uydurmak. Yoksa "Herkesin günahı kendine, günah işleyeni engellemeye çalışmak Tanrı'nın işine karışmak" derler mi hiç? Bugüne kadar niye böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissetmemişler? Dahası üstüne üstlük kendi anlayışlarına göre ahlak ve günah değerlendirmesi yapıp, adına muhafazakar demokrasi dedikleri bir sistem oturtmaya çalışmıyorlar mı baskıyla? Herkesin günahı kendineyse, bırakın o zaman isteyen istediği kadar içki içsin, eşcinsel ilişki yasalaşsın vesaire, vesaire. Özgürce yaşayabiliyor muyuz, hayır. Çıplaklığa, bedene bile kafayı takıyorlar. Pardon, bu onlar için ahlaksızlığın en büyüğüydü değil mi?

Kendilerinden olmayınca, üstelik ayıp ev günah olmadığı halde, kendilerine-muhafazakarlıklarına uymadığı için günahkar veya suçlu diye teşhir edilsin istiyorlar ama kendileri gerçek anlamda yanlış yapınca olay felsefi boyutta tartışılsın istiyorlar. Şeriatta bile böyle bir şey yoktur. Şeriatın bile bir ahlakı vardır. Kaleyi sürekli gol atmak ve kazanabilmek için kendi kafana göre ayarlamak ahlakın, ne felsefi boyutuyla bağdaşır, ne de fiziksel boyutuyla.

Gerçekten bu ifadeler çok gülünç. Böyle bir şeye inanabilmek için aşırı derecede saf olmak gerekir. Böyle bir ifadede bulunmak vatandaşı hiçe saymak demektir. Hiç sağlıklı düşünceler değil bunlar. Önce inkar, sonra kabul, sonra kılıf, olmadı sandık! Sandıkla her şey sıfırlanacak!

Ben siyaseti-politikayı konuşmayı hiç sevmem. Çünkü politika denilen şey anlamını çoktan, ben doğmadan yıllar-yıllar önce yitirmiş. Siyaset-politika dedikleri şey, iktidar olabilmek ve iktidarda kalabilmek adına yalanlar üzerine kurulmuş bir şeye dönüşmüş. Bu da benim insanlık anlayışıma 180 derece ters. Neyin politikasını yapacaksın ki? İdeolojilerini dayatmak adına iktidar olabilmek için mi? Benim bildiğim politika insanlık için, insan hakları için, doğada yaşayanların doğal yaşama hakkı için, özgürlük yapılır. Oysa bizde tam tersi, özgürlük karşıtlığı ve haksızlık için yapılıyor. Almayayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder