25 Mart 2014 Salı

Her şehire bir tane "eşcinsel (liği-ni) itiraf etme merkezi" açılmalı

Eşcinsellik yasalarla mı kabul edilir, yaşanarak mı; bence ikincisi. Kullanmadıktan sonra yasalar neye yarar ki? Yaşamak istedikten sonra da yasalara ihtiyaç var mıdır; heteroseksüel hakları diye bir şey var mı?

Eşcinsellik, eşcinsel karşıtlarının eşcinselliği normal karşılamasıyla mı kabul edilir, eşcinsellerin kendilerini kabul etmesiyle mi; bence ikincisi. Çünkü sen kendini kabul etmediğin sürece, başkaları hiç inanmaz eşcinselliğin doğallığına.

Eşcinselliğe karşıt olanların çok olması mı belirler eşcinselliğin kabul edilip edilmediğini, eşcinsellerin bütün engellere rağmen eşcinselce yaşayıp yaşaması mı; bence ikincisi; çünkü haklarıma sahip olamasam da eşcinsel olarak yaşıyorum ya. Bütün eşcinseller kendileriyle barışık yaşasa eşcinsel karşıtlarına laf bile düşmez.

Eşcinsel karşıtlığının oluşmasının sebebi homofobikler mi, eşcinseller mi; tabi ki ikincisi; çünkü varolan bir şeye karşı çıkılmaz, karşı çıkana da deli derler. Eşcinseller ne zaman varoldular, hatta varolmak istediler ki kitlesel olarak?

Eşcinsel hakları başka haklarla bütünleştirilerek mi mücadelesi yapılmalı, cinsiyet kimliği olarak başlı başına mı; tabi ki ikinci; çünkü eşcinsellik politika üstü, insanın doğuştan getirdiği temel bir yapıdır. Başka haklarla eş tutulursa, doğal olduğuna inanılmaz.

Eşcinselliğin yanlış anlaşılmasının sebebi heteroseksistler mi, eşcinseller mi; tabiki de ikincisi; çünkü eşcinseller heteroseksistçe varolmaya çalışarak karşıt cinselliğin-heteroseksüelliğin tek normal olduğuna dair yargıyı pekiştiriyor.

Bu örnekleri daha çoğaltabiliriz. "Eşcinseller de hak ettikleri kadar yaşıyor" diyebiliriz. Eğer eşit ve özgürce yaşamak istiyorlarsa, dengeyi sağlamak için mücadele etmek zorundalar. Çünkü ayakta kalmanın mücadeleyle mümkün olduğu doğanın bir gerçeğidir. Güçsüz olduğun sürece heteroseksizme yenilmesen, doğanın koşullarına yenileceksin.

Heteroseksizmin baskın olduğu kültürlerde, eşcinsel hak mücadelesinde sadece politikayla yeterli hızda yol alınacağına da inanmıyorum. Çünkü siyaseti elinde bulunduran heteroseksistlerin elinden haklarımızı kitlesel eşcinsel çoğunluğa sahip olunmadan almak mümkün olmayacaktır. Ben eşcinsel haklarının kazanılmasının, eşcinsellerin kendi gerçeklerine inandırılmasıyla mümkün olduğuna inanıyorum ki eşcinsellik karşıtı heteroseksistleri buna inandırmaya çalışarak heteroseksüelliğin tek doğru olduğunu farklı bir şekilde pekiştirmenin bir anlamı yok. Sen kendine inanmadıktan sonra, sana demezler mi "önce kendine bak" diye. "Ben eşinselim" diye sağır kulakları yırtmadıktan sonra ne yapsan nafile. Çevremizden uzak metropollerde onur yürüyüşleriyle eşcinsel hakları ancak kenar süsü olabilir, mecliste de dalga unsuru. Sakın derneklerimizin mücadelesini küçümsediğim falan zannedilmesin. O mücadeleler de olmasaydı, eşcinsellik diye bir şey hiç görünürde olmayacaktı çünkü. Varolmak için evde, okulda, işte, sokakta eşcinsel olarak görünür olmaktan başka çare olmadığını anlatmak istiyorum. Yoksa bu gidişle eşcinsel hakları doğal bir hak değil de azınlık hakkı olmaya mahkumdur.

Şimdi bana "Açık eşcinselliğini sağlayan özgüvenin elinden alınarak yasal olarak hakların verilsin" deseler, kabul etmem söz konusu bile olamaz tabiki de. Ben eşcinselliğimle barışık olayım, eşcinsel olarak yaşayayım; varsın dışlanayım, varsın aşağılanayım, varsın şiddete maruz kalayım, varsın eşit sayılmayayım... Çünkü eşcinselliğime inancımı kaybetmediğim sürece, eşcinselliğine inananlar da çoğaldığı sürece o yasalar eninde sonunda eşcinsellerin leyhine değişecektir. Ama ben, ben olmadığım sürece, ben, ben olarak hayata karışmadığım sürece, o ben'ler de çoğalmadığı sürece, ne yasalar değişir, ne de o yasalar uygulamaya geçer.

Ben derneklerden şunu bekliyorum; Anadolu'nun her bir şehrinde eşcinseller için, eşcinselliği itiraf salonları açılsın. Televizyonlarda falan şahit oluyoruz problemlerini reddedenlerin aynı sıkıntıyı yaşayanların önünde itirafta bulunuşlarına, kendi gerçekleriyle barışmalarına, özgüvenlerini kazanmalarına... Gerçekten can-ı gönülden "ben eşcinselim" diyebilmek çok önemli, hatta en önemli adım eşcinsel hak mücadelesi yolunda. Eşcinseller önce kendi içlerindeki karşıtlığa karşı vermeliler mücadelelerini. Bunun içinde itiraf etmeliyiz eşcinselliğimizi öncelikli olarak kendimize, çevremize. Çünkü heteroseksist toplumlarda hep eşcinselliğimizden kurtulacağımız günü bekliyoruz barışmak yerine. Dine yöneliyoruz, evleniyoruz, tedavi olmaya çalışıyoruz... Ne oluyor-uz; eşcinselliğimize düşman bir heteroseksist. Lütfen bunu görelim ve bu doğrultuda bir şeyler yapalım. Gerekirse alt seviyeden konuşalım anlatabilmek, anlayabilmek, anlaşabilmek için. Hatta argo olsun, sokakça olsun, magazince olsun ki, samimiyet oluşsun ve eşcinselliğimize inanç yolunda bir adım atabilelim.

Şöyle de bir gerçek var. Eşcinsel hakları mücadelesi tek veya birkaç merkezden politik olarak mücadele etmek yerine, şehirsel ağlarla eşcinsellerin buluştuğu merkezler açılarak oralardan birer meşale yakılsa, zaten o merkezlere gelmek bile eşcinseller için bir itiraf olacağı için, daha özgüvenli ve daha gür seslerin çıktığı kitlesel bir mücadele ivme kazanacaktır. Tabi "kaç derneğimiz var ki yetişebilsinler" denilebilir ama Anadolu'daki eşcinsellerin kimlikleriyle barışmaları konusunda cesaretlendirilebilmeleri adına, onlara nasıl adım atması gerektiğine dair yol gösterilebilir. Eğer küçük şehirlerdeki eşcinseller bunları tek başına yapabilecek seviyede olsalardı, şu anda homofobi olmazdı. O yüzden bir el atalım, bir el verelim diyorum birbirimize. Yani bütünleşelim kendi aramızda öncelikli olarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder