28 Şubat 2014 Cuma

"Şey" olmak, LGBTTQIA olmaktan daha iyidir!


Bir konuya çok temas ediyorum, hatta cılkını bile çıkardım ama son olaydan sonra tekrar değinmek istedi canım. "Tekrar değinme ihtiyacı hissettim" diyecektim ama aslında ne benim ihtiyacım var bu konuyu dillendirmeye, ne de aradan bin yıl geçse de son bilinen tanımıyla LGBT'ler tarafından kabul edebilir dediklerim, diyeceklerim. LGBT dedim, son kısaltma LGBTİ'nin daha İ'sini bilmiyor çoğu.

Dün Çanakkale'de LGBT'lerden bir L'nin evine giden polisler, L'nin ailesine kızınız "şey" demişler. Yani lezbiyen demek istemişler ama düşünüldüğü gibi bu kelimeyi ağızlarına almak istemediklerinden değildir. Çünkü eşcinsellik daha mahçupluk yaratan bir durum olarak zuhur ediyor topluma. Polisler hem utanıyordur, hem de utanılacak bir durum olduğu için dolayısıyla karşı tarafa direkt söyleyecek özgüvenleri yoktur, belki de karşı tarafı rencide etmek istememişlerdir...

Peki polislerin ne demesini isterdiniz? Lezbiyen, lez, gay, eşcinsel... Veya LG, LGBT, LGBTT, LGBTİ, LGBTTQIA... Tanımlardan tanım beğenin. Peki bilinçli olmayan biri gerçekten bu tanımlardan anlar mı? Hatta bilinçli olan bile anlamaz. Kaç eşcinsel ve diğerleri kısaltmaların anlamını biliyor ki, yakınları bilsin. Çocuklarının eşcinselliklerini bilenler bile bu tanımlamaları bilmiyorlardır. Bari "şey" denilince çocuklarının eşcinsel olduğunu bilenler, polislerin eşcinsel demek istediğini anlarlar, eşcinselliğini bilmeyenlerse, en azından bu kelimenin-"şey"in utanılacak bir şey anlattığını anlarlar.

Bizi bu noktaya getiren kim? Kendimiz! Açıklayayım. Biz eşcinseller, transseksüeller, biseksüeller... kendimizle barışık olmadığımız için, halkın aşağıladığı, dışladığı, kısaca ötekileştirdiği kelimelerle tanımlanmak istemiyoruz. Bir anlamda kendimizi kamufle de ediyoruz diyebiliriz. Çünkü direkt eşcinsel denilince ne olduğumuz anlaşılıyor. Ama bilimsel tanımlarla hem kimliğimiz aşağılık olmaktan kurtulup light'laşıyor, hem de herkes ne olduğumuzu anlamıyor. Sanırsınız ki "gay", eşcinsellerden farklı eğlenceli kişi!!! Hiçbir eşcinsel bunu-dediklerimi inkar edemez. Hatta bazıları cahilce eşcinselliği kategorize ediyor, en dibe ib*eyi-t*pu koyuyor, sonra homoseksüeli, sonra gay'i, sonra diğerlerini. Kendilerine gay denilince asil hissediyorlar, t*p denilince aşağılık. Tabi bu tanımları kendi kafalarına göre de eylemselleştiriyorlar. Gay denilince seçici-herkesle yatmayan, her ilişkisinde mutlaka aşk barındıran, direkt sekse atlamayan, falan-filan... Yani heteroseksist toplumun heteroseksüel ilişkisine uyarlıyor eşcinsel ilişkiyi. Oysa bulamayınca seçiciyim diyor, karşı taraf reddedince hemen yatağa giremem diyor, her ilişkimde mutlaka aşk ararım diyince de aşka dair hiç umudum yok demek istiyor. Eşcinsellerin bile kendilerini heteroseksüel olarak kandırdığı, evlenip çoluk-çocuğa karıştığı, eşcinsel ilişkiyi bir şeytana uyma, veya ihtiyaç duyunca arkayı koruduğu sürece seksin her türlüsünü mübah gördüğü bir toplumda aşkı kim kaybetmiş de sen bulacaksın ki? Daha aşk denilen safsataya inanmamak gerektiği konusuna hiç girmeyelim. Çünkü aşk denilen şey bu toplumda, birisine sahip olmak, birisine ait olmaktan başka bir şey değil.

İnsanlar benim kendimi argo dilde tanımlamamı yadırgıyor, hatta eşcinseller kendilerine söylenmiş gibi bundan rahatsız olup bana tepkilerini iletiyorlar. Oysa insanın kendisini herkesin anlayacağı dilde tanmlaması, kendisiyle barışık olduğunun göstergesidir. Bunun faydaları nelerdir? Çünkü homofobiklerin seni aşağılamak için kullandığı kelimeyi sen onlardan önce kullandığın için, onlara söz hakkı bırakmamış, hakaret etmelerine, aşağılamalarına fırsat vermemiş oluyorsun. Homofobiklerin karşısında kendini argo şeklinde tanımlayınca, o anda beyin travması geçirdiklerini görüp, sus-pus olduklarına şahit olacaksınız. Çünkü senin, onların aşağılamalarını tınlamayacağını anlıyorlar, hatta senin kendinle bu kadar barışık olmandan dolayı korkuyorlar. Çünkü kendi kendisiyle toplumun anlayacağı dilde dalga geçen birinin özgüveni karşı tarafa yansıyacaktır. Baskı, aşağılama, dışlama, ötekileştirme, ayrımcılık korkaklara yapılır. Korkmayana karşı yapılan olumsuz hareketler, ayrımcıları komik duruma düşürecektir çünkü.

Ben diyorum ki, kendimizle barışalım, toplumu da kendimizle barıştıralım. Bu nasıl olacak? Üzerimizdeki kamuflajları çıkartarak. Kamuflajları çıkartmak hem kendimizle yüzleşmemizi sağlayacak, hem de toplumun eşcinsellikle yüzleşmesini. Kamuflajları çıkartmak derken de sadece açık eşcinsellikten bahsetmiyorum, kendimizi anlatırken de herkesin anlayacağı seviyeden anlatalım diyorum.

Gelelim bilinçli eşcinsellerin kendilerini kategorik olarak tanımlama sevdasına. Eşcinsel diyince, diğer tüm kimlikler alınıyorlar. Sen de kendini, kendini tanımlayan kelimeyle tanımla. Bunun önünde engel mi var? Haa, eşcinsellerle birlikte tanımlanmak, eşcinsellerin görünürlüğünden prim yapmak istiyorsan, o zaman eşcinseller kadar açık, cesur ve de kendinle barışık olacaksın. Eşcinseller sana tüm pozitif ayrımcılık haklarını kullandırtacaktır korkma. Hatta LGBTTQIA'nın en sonuna bile koyabiliriz Gay kelimesini. Ama bunun kime ne faydası olacak? Çok lüzumsuz ayrıntılarla uğraşıyoruz diyeceğim ama bizim kesim daha kimlik meselesini bırakın, kişilik meselesini bile halledememiş ki, bir transseksüelin meclis üyeliğini bile hazmedemiyor. Neymiş, şuymuş, buymuş... Olsun. Bizim derdimiz hak mücadelesi değil mi? Görünür olup kendimizi kabul ettirmek değil mi? Kraliyet ailesinden mi çıkmamız gerekiyor politika yapmak için? Transseksüellerin seks işçiliği savunulurken, toplumun onları mecbur bırakmasından bahsediliyor ama bir transseksüele başarıya imza atınca özel hayatıyla karalanmaya çalışılıyor. Bütün bunlar bir transseksüelin veya eşcinselin siyaset yapmasının önünde engel mi? Heteroseksüeller çok pür-ü pak da öyle mi siyaset yapıyorlar? Siyaset dediğimiz şey çok mu temiz bir şey? Ben daha şu son trans adayı ve bu adayın LGBT'ler tarafından LGBT'leri temsil edemeyeceği söylenene kadar, LGBT camiasında bile neler döndüğünü bilmiyordum. Öğreniyorum tabi. Yani benim de siyaset yapmam için kirlenmem gerekiyor! E, o zaman biz neyin tartışmasını yapıyoruz. Bana hazımsızlık gibi geliyor bütün bu olanlar. Bir insan kötüyse bile, eşcinsel hakları için onu desteklemek gerektiğine inanıyorum. Bizim derdimiz görünür olmak değil mi? Derdimiz toplumu kimliklerimize inandırmaksa, kimlikleri belli kalıplara sokmamak ve de kimlik mücadelesini kişilikle karıştırmamak gerekiyor.

Ben şeffaflık taraftarıyım ötekileştirilmemle, bozuk karakterimle, kirli geçmişimle ki, bütün bunlar bana baskı olarak geri dönmesin. Ben, ben olarak mücadele etmedikten sonra kime neyi anlatacağım, kim ne anlayacak benim mücadelemden. O yüzden LGBTTQIA olmak, "şey" olmaktan daha iyi bir şey değil, hatta "hiçbir şey" değil. Ne ki LGBTTQIA? Anlamsız harflerin dizilimi gibi. Buradaki arkadaşlar benim bloğun adının LGBT kısmıyla dalga geçiyorlarmış, Halil'in LGBT'si diye. Çünkü o tanımlama onlara ait değil. Onu da düzgün telaffuz edemiyorlarmış. Gerçekten bizim kesimin çoğuna çok uzak akademik dilde eşcinsel hakları mücadelesi. Uzaklarda bir yerlerde bir mücadele veriliyor ama tabandan uzak bir mücadele. Lütfen yıllardır mücadele veren LGBTTQIA arkadaşlarım da üzerlerine alınmasınlar dediklerimden. Çünkü eşcinsellerin hiçbir derdi kalmamış gibi, en çok işin kategorik tarafına takılıyorlar, tanımlama tarafına takılıyorlar. Oysa yıllardan beri ibnelerin-topların ve dönmelerin mücadelesi yapılsaydı, belki farklı bir noktada olabilirdik. Neden mi? O zaman daha birlik beraberlik içinde olabilir, birbirimizi daha iyi anlayabilirdik. Evet bizler birbirimizi anlayamıyoruz daha.

Son bir şey daha söyleyebilir miyim? LGBTTQIA'ların hakları, eşcinsel haklarından geçer. Çünkü heteroseksist bir toplumda eşcinsellik kabul eidildiği zaman, diğer kimlikler otomatik olarak kabul edilecektir. Çünkü heteroseksizmin en karşıtı eşcinselliktir, diğer kimlikler değil. Çünkü heteroseksizm erkek eşcinseller dışında diğer kimlikleri tehdit olarak algılamıyor. Erkekliğin namusu en önemli namusu ne demektir bir düşünün. Evet eşcinsellik erkekliğin namusunu tehdit eden en önemli kimliktir. O yüzden harflerin sıralamasına çok kafayı takmayın.

Bu yazımdan dolayı homoseksist ilan edileceğimden eminim ama ben kendimin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Hümanistliği bile hakaret olarak gören, kendini hayvanlarla eşit gören bir hayvan, hatta çiçek-böcekten hiç üstün görmeyen, bugün var olan, yarın doğa için hiçbir anlamı olmayacak olan ama yaşadığı sürece doğarken beraberinde getirdiği yaşam haklarını herkes kadar kullanması gerektiğine inanan doğanın bir parçasıyım, o kadar. Diğer türden fazla olan bazı artı özelliklerim, sadece benim ihtiyaçlarıma cevap veren, diğer türler için hiçbir değeri olmayan, sadece ve sadece beni tatmin eden özelliklerim. Bazı insanlar, insanların özelliklerini üstünlük olarak görebilir ama bana ne! Yeter ki diğerlerine kötülük olarak kullanmasınlar bu özellikleri.

Son bir şey daha. Yerel seçimlerdeki Belediye Başkanı adaylarına bakıyorum da, hiçbirinde LGBTTQIA'ları anlayacak bir görüntü arzetmiyorlar. Bu toplumda eşcinselliği ve diğer kimlikleri anlatmak için zırıl-zırıl ib*e olacaksın, çatır çatır da hakkını arayacaksın. Yoksa boşa kürek çekeriz. TBMM'de bizi ne kadar anlıyorlar?

Aslında bu anlatıklarımın tam tersi ölçülü biriyim ama başarıyı içinde yaşadığımız ortama göre hak mücadelesi getirecektir. Herkesin anlayacağı dilden, herkesin anlayacağı dilden, herkesin anlayacağı dilden... LGBTTQIA demek bir milyonda bir kişinin anlayacağı bir dil demek çünkü.

Aklıma geldikçe ilaveler yapıyorum... Eğer biz kendimizi tanımlayan kelimeleri kullanıp sıradanlaştırmadığımız sürece hakaret kelimesi olarak algılanmaya devam edecek ve bize hakaret olarak geri dönecek, hatta Başbakan bile bizi bizimle vuracaktır! Hatırlarsanız eşcinselliğin argo tanımı yüzünden, Başbakan bir eşcinsele dava açmıştı. Bizi tanımlayan kelime hakaret olduğu sürece biz de hakaretin ta kendisi olarak ötekileştirilmeye devam ederiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder