27 Şubat 2014 Perşembe

Baskıyı bertaraf etmenin tek yolu açık eşcinsel olmaktır

Çanakkale'de polis, lezbiyen bir kadının evine giderek, ailesine eşcinsel olduğunu söylemiş.

Bu neyin nesidir gerçekten? Polisin üstüne vazife midir herkesin cinsel yönelimini deşifre etmek? Polis bir yerlerden emir mi alıyordur, yoksa muhafazakar iktidardan aldığı cesaretle kendi kafasına göre homofobiklik mi yapıyordur?

Kadının ailesi, çocuklarının eşcinselliğini bildiği için sorun yok ama ya ailesinin bilmediği eşcinsellerin karşılaşabileceği zorluklar ne olacak? Ülkemizde aileler tarafından eşcinsel çocuklar öldürülmüyor mu? Polis bunları bilmiyor mu, yoksa işine mi öyle geliyor? "Bizden değilse ölsün" mü diyor? Mesela bu olayda kadının eşcinselliğini ailesi bildiği halde, eşcinsel üzerinde psikolojik bir baskı oluşuyor ve kadın internet üzerindeki hesaplarını kapatıyor (Kaso GL).

Gerçekten polisin yaptığının suç olduğuna dair tereddütü olan var mı? Hem özel hayatın korunması için internet yasası oluşturuluyor, bir taraftan da kendilerine benzemeyen eşinseller gibi kesimlerin internet üzerinden hesapları kontrol edilerek özel hayat delik deşik ediliyor. Kimi kime şikayet edeceksin? Güvenliği de aynı kapıya çıkıyor, yargısı da... Oysa Kaos GL'den okuduğum başka bir habere göre, Amerika'da antrenörleri tarafından lisedeyken annesine eşcinselliği açıklanan bir kadın 77 bin liralık tazminat kazanmış. Gerçek demokrasiyle sözde demokrasinin arasındaki farkı görebiliyor musunuz?

Haberi okuduktan sonra transseksüel bir arkadaşıma laf olsun diye durumu haber verdim. Haberi kaale almayacağına düşündüğüm için güleceğine bile inandım ama tam tersi ciddiye aldı. İnternet üzerindeki tüm hesaplarını kapatacak.

Konuyu şuraya getireceğim. Bu ülkede eşcinseller, eşcinselliklerini aileleri bilip de bilmezlikten gelse bile, kendilerini baskı altında hissediyorlar. İktidar ve uzantıları da bunun farkında. Baskı için cesaret aldıkları nokta da aslında bu.

Benim evime niye gelmez polis? Çünkü eşcinselliğimi, beni bilen herkes biliyor. Bir insan ne kadar şeffafsa, o kadar özgürdür. Baskı, korkana yapılır. Korkacak bir şeyi olmayana neyin baskısını yapacaklar? Eşcinselliği yasal olarak suç ilan etseler bile, eşcinselliğiyle barışık olan birine baskı yapılamaz. Çünkü eşcinselliğine inanan kişi korkmaz. Korkmak yerine hakları için mücadele eder. Mücadeleyi engelleyen korkudur. Korkuyu yenmenin yolu da insanın kendi gerçekleriyle yüzleşmekten geçer.

Mesela Uganda'da eşcinselliği yasakladılar ve açık eşcinseller hapis cezasıyla cezalandırılıyorlar. Bana sorsalar ki, "Uganda'da olmak ister miydin?". Evet isterdim. Ve canımı, insanlık haklarımı korumak için ne gerekiyorsa onu yapardım. Ben heteroseksizmin yaptığı yasalara inanmıyorum çünkü. Ben doğanın yasalarına inanıyorum.

Heteroseksist yasalara inanmamam için alın size bir örnek. Haber şöyle: Anayasa Mahkemesi, İstanbul’da işlenen eşcinsel cinayetinde, sanığın cezasında tahrik indirimi yapılarak 10 yıl hapis cezası verilen karara, yapılan itirazların tümünü hem de oy birliğiyle reddetti (Taraf).

Ben böyle bir yasaya niye inanayım? Bu da şu demektir; ben niye heteroseksizme göre yaşayayım? O zaman ben de egemenlik için mücadele edeyim ve homoseksist yasalar çıkarayım! Kim kimi yenerse, kim kimden üstünse, ona göre bir yaşam ve yasa mı olsun istiyorsunuz?

Tabi gelinen nokta da mağdurların payını gözardı edemeyiz. Mesela benim trans arkadaşım daha düne kadar Başbakan'ın ifade ettiği gibi Müslüman gençlik yetiştirilmesi taraftarıydı. Ne zaman polis kapıya dayandı, "bu işgüzarlıktır" oldu.

Olmuyor, olmaz da. Bu ülkede Müslümanlıkla eşcinselliği yan yana oldurmazlar. Çünkü Müslümanlık eşcinselliğe karşı olmasa bile Müslümanlık şu anda kimin elinde ben ona bakarım.

Bu trans arkadaşımız şimdi diyor ki, "Her şeyin sebebi din". Daha düne kadar heteroseksist değerlerle heteroseksizme yaranmaya çalışıyordu, bıçak kemiğe dayanınca gerçekleri görmeye başladı. Geçmiş olsun. Ben "eşcinsel hakları" diye yırtınırken bana deli diyorlardı ama.

Son bir şey söylemek istiyorum. Dürüstlük belki canımızı yakabilir ama ikiyüzlülük canımıza okur, öldürür! Hem de acımasızca.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder