Mine Kırıkkanat'a bazı cemaatler dini eleştirdiği için dava açmışlar. E açsınlar. Mine Kırıkkanat'ın hayatı zaten doğruyu söylediği için 9 köyden kovulmakla beraber, bir de doğruyu söylemenin hesabını vermekle geçiyor. Aslında Mine Kırıkkanat'a yapılan haksızlık ve saygısızlıklar, insanların kendi bindikleri dalı kesmesinden başka bir şey değil. Mine Kırıkkanat kötü bir şey demiyor ki, "Bilime inanın diyor, din tacirlerine elinizi verirseniz kolunuzu kaptırırsınız" diyor. Dinin kötü emellere alet edildiğinden bahsediyor. Yoksa insanların manevi tatmin sağlamasına karışmakla alakası yok Mine hanımın din eleştirisinin. "Din kitlelerin afyonu" diyen Marx. Mine hanım sadece bir hatırlatma yapıyor. Dava açacaksanız Karl Marx'a açın.
"Din bir anda olmasaydı ne olurdu?" diye soran bir arkadaşımı cevapladım bugün. Hayatı gerçekçi yaşayanlar için elbette daha özgür bir yaşam olurdu engel kalktığı için ama dine inananlar için çok zor olurdu. Çünkü koşullanmaya yatkın beyinlerin çocukluktan itibaren içselleştirdikleri durumdan bir anda kurtulmaları, onlarda çok büyük bir boşluk yaratacak, çıkmaza sürükleyecektir. Dinde devrim olmaz, ancak bilimsel yaşama doğru bir evrilme, bir dönüşüm olabilir. Tabi bu dönüşüm de çok zor iktidarların baskısı sebebiyle geriye gitme ihtimali yüzünden. Belki de insanların doğal yaşamdan iyice uzaklaşıp canlarının yanması gerekiyor devrim niteliğinde bir uyanışa geçebilmeleri için. Yoksa din aracılığıyla insanların yönetimini ele geçirenler bu imkandan asla vazgeçmeyecekler, çıkarlarının daimi olması için de insanları bilimden uzak tutmaya devam edeceklerdir. Dindarların çelişkisini göremiyor musunuz dini kendi çıkarlarına göre yorumlamalarından falan? Başkalarına yasakladıkları şeyleri kendi kalıplarına nasıl uydurduklarını farketmemek için gözlerimizin kapalı olması gerekir.
Son bir söz. Eğer dünyada Mine Kırıkkanat'lardan çok olsaydı çok gerçekçi ve çok doğal, dolayısıyla çok daha özgür ve çok daha kendimizce yaşardık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder