18 Şubat 2014 Salı

Deve kuşu gibi başını kuma gömen eşcinseller değil, homofobiklerdir

Biseksüel ilişkiler bir köşe yazarının zerre kadar umrunda değilmiş ama bu tür ilişkilere toplumsal bakışı değerlendirme ihtiyacı hissetmiş. Ne duyarlılık! Bahsettiği kişinin ismini vermese de, daha bir kaç gün önce "Tehlikeli Yakınlaşma" olarak medyaya yansıyan eski Spice Girls üyesi Mel B. olduğu anlaşılıyor. İnanır mısınız, ben pek biseksüel ilişki olarak düşünmemiştim o görüntüleri. Çünkü Batı'da sansasyon yaratıp dikkat çekmenin en basit ve de zararsız yolu hem cinsel yakınlaşma pozu son dönemlerde. Özellikle kadın kadına bu tür poz o kadar çok veriliyor ki ünlü kadınlar arasında... Bence bu köşe yazarı, ne kadar "toplumun bakış açısının bir değerlendirmesi" dese de, bu tür görüntülerden söylediğinin aksine kendisi rahatsız olmuş. Biz sahi toplumsal duyarlılığa sahip bir millet miyiz, yoksa kendi kusurlarımızı ahlakçılıkla, namusla bertaraf etmeye çalışan bir millet miyiz? Yazarımız konunun fotoğrafını öyle güzel incelemiş ki, tüm ayrıntılarıyla dile getirmiş ve bu ayrıntılar üzerinden ahlakçılığını döktürmüş. Kadının öpüştüğü kadın, basının yazdığı gibi kız arkadaşı değil sevgilisi olabilir, kocasının bundan haberi olabileceği için yataklarındaki rezilliğin bir gösterisi olabilirmiş bu poz, vesaire. Ve bu durum kültürel anlayış ve ahlaksal yaklaşımın neticesiymiş. Yazarımız daha ileri seviyede fantezi kuruyor, kocaları ve kadın sevgililerinin üzerine başka bir erkeği de hayatlarına alan biseksüel kadınların da olduğunu söylüyor. Ve bu durumu, yatakta karışık ilişkilere kendini bırakmış doyumsuz kadınların hat safhada bir bolluğu olarak tanımlıyor. Nasıl anlayabiliyor ki kadınların halini de bu şekilde dile getirebiliyor. Bir insanın bu kadar emin konuşması için ya aynı duygulara sahip olması gerekir, ya da elinde bilmem kaç kişiyle yapılmış istatistiki verilerin olması gerekir. Tabi insan kendisi heteroseksistse, heteroseksist dünyada da yaşıyorsa, elinde heteroseksist ahlak anlayışı gibi dayanak varken, başka bilimsel veya sosyolojik referanslara niye ihtiyacı olsun değil mi? Ona göre kendi tabiriyle, biseksüeller çeşitli bahanelerle gerçek sevgiden uzak çarpık ilişki yaşayan kişiler, hatta geçici şehvete bulaşan her şeye gizem katmayı seven mutsuzlar ve sahte gizemin yürekleri yerlerde sürünen rezil oyuncuları, yaptıklarını saklayan deve kuşları oluyor. Bu tanımlamadan sonra insanın "Vay be!" diyesi geliyor biseksüeller için. Ben 40 yıl düşünsem, biseksüelliği bu şekilde tanımlayamazdım. Ve sayın seyirciler bu yazar biseksüelliği, lezbiyenliği neye bağlıyor biliyor musunuz, kadınların kadın kadına fazla vakit geçirmelerine ve bu vakit geçirmeleri görmezden gelmeye. İnsanın diyesi geliyor; Erkekler de, erkek erkeğe daha çok vakit geçiriyor, hatta kadınlardan bile daha çok erkek erkeğe vakit geçiriyor. Erkekler şey mi oluyor o zaman?! Başta kendisinin dediği gibi biseksüelliğe veya lezbiyenliğe toplumsal bir bakış açısı değil, erkeksel bir bakış açısı olmuş bu. Heteroseksizme göre eşcinsel kadın ya şiddet görüp karşı cinsle beraberliğe soğumuştur, ya da erkeksiz-sekssiz kalınca kendi cinsine yönelmiştir. Eşcinsel ilşkilere girmek bu kadar kolaysa, her sekssiz kalan eşcinsel oluyorsa o zaman eşcinselliğin doğallığını, normalliğini kabul etmek gerek. Ben mesela eşcinsel biri olarak dünyada tek bir erkek kalmasa bile heteroseksüel ilişkiye, yani karşı cinsle ilişkiye girmem söz konusu bile olmaz. İşin gazeteci olmak tarafını bir tarafa bırakalım, insan olan bir insan birilerini yargılarken, işin aslını astarını bilmesi gerekmez mi? "Toplumsal ahlak böyle" diye nasıl başkaları hakkında karalama yapar ki aklı başında ve bilgi sahibi olan bir insan. Bir zamanlar kadınlar cadı diye yakılıyormuş ve bazı kültürlerde kadınlar ahlak gerekçesiyle hala recm ediliyor diri diri toprağa gömülerek... Bunları normal mi karşılamamız gerekiyor "toplumsal ahlak böyle" diye. Bu gazeteci gibi bu şekilde atıp tutanların düşünceleri de geçmiş zaman ahlakı olarak geçmişte kalacak gelecek zamanda ama bu önyargılar ve yargılar yüzünden yaşanılan dönemde masum insanların canları yanmaya devam edecek. İnanıyorum ki bu tarz kişilere ne gerçekleri, ne de başka bir şeyi anlatabilirsin. Kendisi eşcinsel olsa bile anlatamazsın, çünkü bu tarz kişiler bireysellikten o kadar uzak şekilde kodlanmışlar ki, kendilerini toplum zannedip, kendilerine bile savaş açıyorlar, kendileriyle çatışma halinde oluyorlar, kendilerinden nefret ediyorlar ve bunalımlarını nefret ve şiddet olarak yansıtıyorlar. Eli kalem tutanlar kitlesel nefret kusuyorlar, eli bıçak tutanlar kan akıtarak nefret kusuyorlar bu kalemşörlerden aldıkları cesaretle. Hep söylüyorum. Bunlarınki kabul etmedikleri karşıtlıktan da öte ahlak bahanesiyle ifade özgürlüğü falan değil, devletin görmezlikten geldiği, yasalarda karşılığı olmaya nefret suçudur. Devlet tarafsız olsa, herkese karşı olan nefreti görmek istese, eşcinselleri de nefret suçları kapsamına almaz mıydı? Son zamanlarda muhafazakar iktidardan alınan cesaretle toplumsal ahlak gerekçesiyle homofobi daha da özgürleşti, cesurlaştı. Gerçek deve kuşuluk insanın doğasını hayata geçirmesi değil, doğasına ahlak gibi bahanelerle sırtını dönmesidir.

Aslında homofobinin asıl kaynağı olarak, bunca yolsuzlukların görmezlikten gelinip, ahlakın cinselliğe indirgenmesinin altını kalın ve kırmızı çizgiyle çizmekte fayda var. Gerçi çizsen ne olacak ki. Heteroseksizmin çıkarına nasıl uygun düşerse, heteroseksistler de o şekilde algılayıp yorumlayacaklardır her şeyi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder