24 Şubat 2014 Pazartesi

Cahil toplumun nedeni yasaklardır

Bazı dönemlerde bazı şeyler çok öncelikli hale gelebilir. Olmazsa olmazlardan olabilir. Yaşam biçiminin belirleyisidir bile hatta. İnsanın eli-koludur. O şeyi bilmiyorsa yaşamı aksayabilir, eli-ayağı tuttuğu halde birilerine bağımlı hale gelebilir insan. Bilgisayardan, internetten bahsediyorum. İnsan, iletişim ve teknoloji çağında nasıl iletişim araçlarından, teknolojiden soyutlayabilir kendini. Bazılarının yapısı gereği tutuculuğu vardır ve yeniliklere kapalıdır. Bu tutuculuğunda temebelliğinin payı da vardır. Yani kendini yormak istemez. Hayatı bildikleri kadarıyla yaşamayı tercih ederler. Oysa yeniliklerde daha kolay ve daha güzel bir yaşam olabilir. O yüzden de herkesin kapalı kalmasını, cahil kalmasını isteyebilir, bilenleri de dışlayabilir, eleştirebilir.

Bugün okul harcı yatırmaya gittim bankamatikten. Tanrım çıldırmamak işten bile değil insanın beceriksizlikleri gördükten sonra. Kimisi parasını çekemiyor, kimisi parasını yatıramıyor, kimisi paranın nasıl sokulacağını bilmiyor, kimisi belki kabul eder amacıyla bozuk para getirmemiş. Yani ülkem insanının halini görmek istiyorsan, bankamatiğe gideceksin. Yardım da kabul etmiyorlar "cahilliğimiz ortaya çıkacak" diye. Para yatırma ve çekme işlemi, 1 dakikayı bulmayan bir işlemdir. Peki bunun için 15 dakika, yarım saat harcanır mı? Bu kadar süreyle insan bilgisayar kullanmasını, klavye kullanmasını, bankamatik kullanmasını öğrenir. Tabi bizim insanlarımızda bilgi biriktirmek yok para biriktirmek var. "İhtiyaç duyunca uygularken öğrenirim" diye düşünüyor sanırım ama o zaman gelince de beceremiyor, olmuyor işte.

İşte yeni internet yasa(k)ları dahil tüm yasaklar böyle bir dünya yaratmak için. İnsanlar iktidarlara bağımlı kalsınlar ki kolayca ve istenilen yöne yönlendirilebilsinler. Bunun adı diktatörlükten başka bir şey olabilir mi? Yeni internet yasası da bu diktatörlüğün çok güzel bir örneği. İktidar internetin başına oturttuğu memura, iktidarın çıkarlarına ters düşen her şeyi şırak diye kapatma yetkisi veriyor, bu yasaya itirazlar gelince de mahkeme aşamasının olması gerektiğine karar veriliyor ama mahkemeye gidecek olan da gene mağdur olan. Yani "benim sitemi niye kapattın?" diye mağdur olan arayacak hakkını. Yani-yani iktidar önce suçlu ilan ediyor sonra da sen suçsuz olduğunu ispat etmeye çalışıyorsun. Devletin önce benim suçumu ispat etmesi, kanıtlaması gerekmez mi? Tabi neyin suç, neyin suç olmadığına kendi karar veriyor, kararları da kendisi uygulamak istiyor, bu yasayla da uygulayacak zaten. Sonra da suçsuzlar mahkemelerde adalet arayacak. O da verilirse. Mahkemeler Batı'nınki gibi insan hak ve özgürlüklerini gözetecek seviyede mi acaba? Geleneksel yapıdan bağımsız kararlar verilebiliyor mu acaba yargımız? Yasalarımız ne ki yargımız ne olsun. Kimse bana Batı standartlarında evrensel yasalarımız ve yargımız olduğunu söyleyemez. Çünkü yaşayan bilir ve ben de bu haksızlıkları yaşayan biriyim. Siz hiç saldırıya maruz kalıp da saldıran konumuna düştünüz mü? Başbakan diyor ki adli raporları ne yapacaksınız? Siz hiç hastanelerde adli rapor veren doktorların da sisteme uygun şekilde davrandığına şahit oldunuz mu? Ben şahit oldum ve öznesi de kendimim.

Konular sizlere dağınık ve alakasız gelebilir ama hepsi birbiriyle o kadar yakından alakalı ki....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder