13 Şubat 2014 Perşembe

Artık sır cinayeti değil, nefret cinayeti!

Roşin Çiçek'in kaza sonucu değil, eşcinsel olduğu için nefret cinayetine kurban gittiği, bugün Milliyet gazetesinden Damla Yur'un haberiyle gözler önüne serildi. Çocuk eşcinsel olduğu için yıllardır şiddete maruz kalıyormuş. Devletten, polisinden defalarca yardım istemiş; "Beni aileme göndermeyin, yurda gönderin okumak istiyorum" demiş. Devletimiz n'apmış peki; Korumamış ve ölüme, ailesine göndermiş Roşin'i. Önce darp ediliyor, sonra arabanın bagajında babası ve amcaları tarafından başına kurşun sıkılarak katlediliyor çocuk. Evet çocuk, daha 18 yaşında bile değil. Babası ve amcaları tarafından katlediliyor. Ne kadar çaresiz ve savunmasız olduğunu görebiliyor musunuz eşcinsellerin. Devlet korumuyor, din lanetliyor, toplum dışlıyor, aile de ipini çekiyor...

Ailenin vicdansızlığını yansıtan telefon görüşmelerini aynen alıntılamak istiyorum;

Amca Mehmet Alican Ç. ile görüşen A.: “Adam demiş ben senin çocuğunla yatıyorum. Şerefini böyle yaparım dediği zaman yani ağır tahrik zaten ortada. Ben dayanamadım oğlumu o anda korkutmaya çalışırken oldu zaten. Aynı şekilde olmuş yani.”

Baba Metin Ç. ile görüşen E.: “Bizim dilimiz varmıyor hanginiz üzerinize alın diye. Yani ne gerekiyorsa kendinize yapın. Hep beraber yanacağınıza bir kişi yansın.”

Amca Mehmet Alican Ç. ile görüşen anne G.Ç.: “Annem komada, bugün yarın gidicidir. Hepsi gitseydi ve çocuğum gitmeseydi.” Amca Ç.: “Yo yo, ya onun kaderi tamamlanmış”

Baba Metin Ç. ile görüşen anne G.Ç.: “Babama diyor ki ne yaparsanız yapın Metin bunu üstlenecek”, “Senin abinle Şeyhmus bana ev teklifinde bulundular. Yeter ki Metin’in üstünde ifade ver biz sana ömür boyu bakarız. Metin bak sen babasın, üstüne alırsın yapmadığın şeyi...”

Dikkat ederseniz bir canı, kendi evlatlarını, öz evlatlarını düşünen yok. Kasıtlı olarak öldürüyorlar, sonra da "Nasıl kendimizi kurtarabiliriz?"in derdine düşüyorlar. Anne, baba, amca denilen akrabalığın ne anlama geldiğini çok güzel anlatıyor bu telefon görüşmemeleri. Sonra da mahkemeye çıkıp yalan söylüyorlar "kaza sonucu öldü" diye. 

Eşcinseller yıllardır katlediliyorlar ve nefret cinayetine kurban gittiklerini haykırıyorlar ama hiç kimse duymuyordu, duymak istemiyordu. Roşin'in nefret cinayetine kurban gittiği Devletin mahkemelerinin bir başarısı değildir. Eşcinsellerin 20 yıldır hak için mücadele etmelerinin bir getirisidir. Eşcinseller dernekleştikten, örgütlendikten sonra daha bir görünür oldular, uğradıkları haksızlıkları dile getirdikleri için de kulaklarını kapayamayacak noktaya geldi devlet ve kurumları. Batı ile kıyasladığımızda daha yolun başında bile değiliz ama artık yasalarda henüz yer almasa da eşcinsellerin de sırf cinsel yönelimlerinden dolayı nefret cinayetine kurban gittiklerinin resmi onayıdır bu mahkeme kararı. Mahkemesi eşcinsel cinayetlerine nefret cinayeti diyip de, devlet ve yasası bakalım ne zaman kadar "eşcinseller yok!" dercesine eşcinsel cinayetlerini nefret cinayetleri kapsamına almayacak. 

Bu eşcinsellerin değil, devletin utancıdır insanlar arasında ayrımcılık yaptığı için. Bana "Sen erkeksin, eşcinsel olamazsın" diyor, sonra da eşcinsel olduğum için öldürülmeme seyirci kalıyor devlet. Artık duysun devlet. Bu ülkede eşcinseller sırf cinsel yönelimlerinden dolayı ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyorlar, hunharca katlediliyorlar, katilleri de daha son olaya kadar ağırlaştırmış hapis cezasıyla cezalandırılmıyor, daha eşcinseller katilleri cinsel yönelimleriyle tahrik ediyorlar diye katillerin suçları hafifletiliyordu. Bakalım bundan sonra bu karar emsal teşkil edebilecek mi yasalarda eşcinsel cinayetleri nefret suçları kapsamında yer almadığı halde. Herhalde mahkemesi ayrı karar alacak, yasalar başka şey söyleyecek değildir.  

Bu cinayet eşinseller için bir çok ilki de beraberinde getirdi. En önemlileri, ilk defa bir eşcinsel cinayetinde resmi olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadesi kullanıldı, ilk defa haksız tahrik gerekçesiyle cezalarda indirim uygulanmadı, bir eşcinsel derneği de eşcinsel cinayetine müdahil olabildi.

Burada eşcinsellerin unutmaması gereken bir şey var. Devlet ve kurumları bizi düşündükleri için bu kararlar alınmadı. Eşcinsellerin davalarının peşini bırakmayacağı anlaşıldığı için alındı. Eğer eşcinseller görünür hale gelip davalarının takipçisi olmasalardı, eşcinsel cinayetlerinin üzeri kaza gerekçesiyle kapatılacak, gazetelerin tabiriyle de sır cinayeti olarak tarihe karışacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder