19 Ocak 2014 Pazar

Rahip, rahibe ve Fatih Ürek


Kiliselerde gün geçmiyor ki seks skandalı patlak vermesin. Rahipler çocukları cinsel olarak istismar ediyor, rahibeler hamile kalıyor. Niye? Tanrı böyle istediği içinmiş. Akıl var, mantık var. Tanrı yarattığı metabolizmayı niye kısıtlasın ki? Bu kural erkek egemen dünyanın icadından başka bir şey değil. Tamam inanalım, saygı da duyuyorum herkesin inanç biçimine, hatta ne yaparlarsa yapsınlar ama insanların yaşamak için geldikleri bu dünyaya, kendi kendilerine hayatlarını zehir, zindan etmeleri çok anlamsız.

Zaten doğalarına aykırı davranamıyorlar. Tanrı'nın isteklerine ters düşerek kendileriyle çelişiyorlar. Evlilik geleneksel bir ritüeldir ama cinsellik olmazsa olmazlarındandır hayatın. Ama evlilik demek de erkek egemen dünyada cinsellik demek olduğu için, aslında evlilik yasağı bir anlamda da cinsellik yasağı oluyor.

Rahiplerin evlenmesi yasak. Böyle olunca da hangi heteroseksüel rahip olmak ister ki. Doğal olarak eşcinseller rahip oluyorlar. Onlar da tutamıyorlar kendilerini ve en yakınlarındaki fırsatlardan istifade etmeye çalışıyorlar. O yüzden kimse de kilisede yaşanılanlardan dolayı rahipleri suçlamasın. Tanrı'ya mal ettikleri sistemlerini değiştirsinler.

Rahipler neden eşcinsel dedim, istismarlarını göz önünde bulundurarak. Bakınız, altını çizerek tekrar söylüyorum. İnsanların yapısı belirler cinsel yöenlimlerini. İçte olmayan bir şey, eyleme dönüşmez. Ben dünyada tek erkek eşcinsel kalsam dahi, karşı cinsle yani kadınlarla beraber olmam söz konusu bile olamaz. Aklım, fikrim, beynim bunu kaldıramaz. Saygımdan dolayı da ne kendime ihanet edebilirim, ne de karşı tarafa rol yapabilirim. Bir eşcinsel olarak karşı cinsle beraber olmaktansa, mastürbasyon yöntemiyle hayallerimde sevişerek gerçekleştiririm kendimi.

Rahipler cinsel istismarları inkar ediyorlar, rahibe nasıl hamile kaldığını hatırlamıyor, çocuğu doğuruyor vatandaştan çok kendisi şaşırıyor... Ne yapsınlar? Mesela çocuk doğuran rahibe aforoz edilmek için mi, "Evet bile isteye yaptım, seks benim de hakkım, kendimi daha fazla tutamadım" mı desin? Halkın şaşırması da iki yüzlülükten başka bir şey değil.

Fatih Ürek'imiz ne demiş; Normal olmak için cinsel zaafımı bastırdım. Cinsellik bir zaaf mıdır, yoksa temel bir ihtiyaç mıdır? Normal olan insanın yapısına uygun olan mıdır, çoğunluğun dayattığı tek tip cinsellik midir? Peki cinselliğini yaşamayınca normal mi olunuyor? Yani insanın cinsel yöneliminin ne olduğunu cinselliğini hayata geçirip geçirmemesi mi belirliyor? Bu kadar belirleyici bir özelliği varsa cinsel eylemin, onu bedenlere hapsetmenin kime ne faydası var? Fiziksel veya cinsel saldırganlıkların sebebi bu kendini tutmalar değil midir? Nereye kadar, ne zamana kadar tutacaksın kendini? Hem kim için, ne için? Ayrıca Fatih Ürek "Normal olmak için cinsel zaafımı bastırdım" derken, eşcinselliğinden mi bahsetmektedir, bu bir itiraf mıdır?

Verdiğim örnekler üzerinden bir genelleme yaparsak, heteroseksizm insanları cinsellikleri üzerinden kontrolü altında tutmaktadır. Yani doğal olan temel ihtiyacımızı ahlaksızlık olarak tanımlamaktadır. Eğer öyle değilse cinsellik neden mahremdir, neden ayıptır, neden günahtır? Cinsellik kötü bir şeyse hiç kimse yaşamasın, hiçbir şekilde yaşanmasın. Hem kötü diyeceksin, hem de cinselliği yaşamaktan kendini alıkoyamayacaksın. Herkesi biraz mantıklı olmaya davet ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder