17 Ocak 2014 Cuma

Onlarınki özel hayat, diğerlerinki ahlaksızlık!

Gündem yolsuzluk. Herkes olayları kendi politik çerçevesinden değerlendiriyor. Oysa ben bilindik anlamdaki politikayı ikiyüzlülük olarak gördüğüm için, olayları psikolojik açıdan değerlendirmeyi daha sağlıklı bulurum. Çünkü gelişmemiş toplumlarda insanlar egolarına esir olup, kişisel psikolojilerine yenilecekleri için objektif olamayacaklardır. Böyle bir durumda da adaletin terazisinin ayarı çıkar dünyasına göre yapılacaktır. Yaşadığımız sosyal sürecin, herkesi düşünen eşit bir düzenin değil de, kişilerin kendi çıkarlarına göre uygulandığını kim inkar edebilir? İnsan psikolojisi bazı karar ve uygulamalarının yanlışlığını bilir ama "kim olsa böyle yapar" vesaire bahanelerle çıkarına uygun davranmaktan alıkoyamaz kendini. Ne dünü düşünür, ne de yarını ve dün-bugün-yarın sürecinin çelişkilerine rağmen, yanlışların olasılıklar dahilinde olduğunu iddia edip bir hata izahatıyla kendini haklı çıkarmaya çalışır. Vicdanlar askıya alınmıştır. Eşitlik, özgürlük, adalet sadece kendi çıkarlarını koruyacak şekilde vardır. Haksızlığa uğrayan mağdurlar da böyle düşünür, şu anda çıkarlarına ters düşen muhalefet de. Düzenin böyle olması gerektiği içselleştirilmiştir. İktidarken uygulanır, muhalefetteyken eleştirilir ama herkes kendi çıkarının fırsatını kollar. En büyük gerekçe de; Daha öncekiler bizden daha mı iyiydi? Hep yanlışlar referans gösterilir haklılık için. Oysa doğru biliniyor ve uygulanmaması için hiçbir sebep yoktur. Sadece çıkara ters düşmektedir.

RTÜK, bazı televizyonlara yolsuzluk haberlerini ayakkabı kutusu ve para göstererek verdikleri için özel hayatın ihlali gerekçesiyle ceza vermiş. Kutu veya para bu yolsuzluğa dahil değil miydi? Tabi ayakkabı kutusu ve para bahane. Kendi taraflarının deşifre olmasından rahatsız oluyorlar. Büyük ihtimal emir de en üst mevkiden gelmiştir. Kim kamu kurumlarının iktidardan bağımsız olduğunu iddia edebilir? RTÜK'ün başındakiler iktidardan değil mi? Muhalefettekilerin, "Daha önceki özel hayat ihlallerine karşı neredeydiniz?" sorusuna, iktidar tarafının her insan yanlış yapabilir gerekçesi ne kadar inandırıcı? Muhafazakar iktidar ve uzantılarının net bir dayatması var. Ahlak gerekçesiyle veya çıkarlara ters düştüğü için, bütün kurallar, uygulamalar kendi ideolojilerini muhafaza edecek şekilde olmalıdır. Yani, "İktidar biziz, şu anda bizim borumuz öter, koltuğu siz kapın, siz de borunuzu öttürebilirsiniz" demek istiyorlar. O yüzden herkes iktidar, koltuk sevdalısı ya. Oraya insanların eşitliği, özgürlüğü, hakkı, hukuğu, adaleti için oturan yok. Kararların insanların kendi çıkarlarına göre olmasını da, çıkarcı politikaya kumanda edilmiş kişisel psikolojiden başka bir şekilde açıklayamayız. Yani psikolojiler çıkarcı politikanın emrinde. Bir de dediklerine bizim inanmamızı bekliyorlar ya... İnananlar da zaten aynı kafadandır. Aslında çene yormak da lüzumsuz. Yönetenler yönetilenlerin içinden çıkmıyor mu, yönetilenler tarafından desteklenmiyor mu? Birbirinin aynası her iki taraf da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder