23 Ocak 2014 Perşembe

Eşcinsellik annenin çocuğuna sevgisini niye değiştirir ki?

Annelik nedir? Tabiki de anneliği sorgulamak haddime değil. Sonuçta doğurma özelliğim yok. Tartışmasız farklı bir duygusu vardır.

Eleştireceğim annelikten önce şahit olduğum doğal bir annelikten bahsedeceğim. Bu sene anne kedi benim evde yavruladı. Her biri farklı renkteydi. Yavrularını eşit derece de sevdi. Cinsiyet ayrımı yapmadı. Cinsel yönelimin hiç anlamı olmazdı anne kedi için tabiki de. Sonuçta o yavruları kendisi doğurmuştu ve ayrımcılık doğasına tersti. Onları sütten kesinceye kadar Altı ay boyunca korudu ve sonra doğası gereği yeni bir sürece başladı. Tabi bu insanlara göre hayvanlığın bir sorumsuzluğu olarak görülebilir ama bana göre normal olan budur. Çünkü yavru, anne-babanın istediği şekilde kumanda edeceği ve onu kendi çıkarları için kullanacağı bir araç değildir. Yavruların da kendi doğrultusunda hayatları olmalıdır. Zaten hayat boyu onlara bağımlı yaşasa ve onları yanında yaşatsa neye ve kime faydası olacak ki?

Gelelim insan annelere. "Sağlıklı olsun da cinsiyeti önemli değil" derler ama hep erkek olsun isterler. Çünkü kocaları öyle ister, erkek egemen toplumda makbule geçen erkekliktir. Kaşı-gözü, boyu-posu, endamı güzel olsun ister. Çünkü talibi öyle olursa çok olur. Adlarını kendi kafalarına göre koyarlar. Şöyle erkekçe bir isim olsun, Boğaçhan, Hakan, Aslan, Bora vesaire misali. Fiziksel olarak güçlü olmalı, vurdu mu yumruğunu oturtmalı. Öyle kız gibi olmamalı. İşi-gücü sağlam olsun ki sözü geçsin. Ama yanı başlarında olsun. Fazla uzaklara gitmesin. Namuslu bir kızla evlensin. Başlarını hiç eğmesin. Özellikle eşcinsel olmasın ki hayatlarının en büyük dramını yaşamasınlar.

Aradaki farkı gördünüz mü? İnsanlara sorsan hep çocuklarının iyiliği için isterler bütün bunları ama "hiç çocuklarımıza bu isteklerimiz uyar mı, onlar ne istiyor?" diye sormazlar. Çünkü o şekilde koşullandıkları için, en doğrusunu kendilerinin bildiklerine inanırlar. Aslında koşullanmanın yani heteroseksizmi içselleştirmenin yanında bencillikleri daha ağır basar. Erkek egemen çevrelerine çocuklarının hesabını vermek istemezler. Eğer gerçekten çocuklarını düşünüyor olsalar, çocuklarının da ne istediğini sorarlar ve onları oldukları gibi kabul ederler. Sorsan çocuklarının mutluluğu, kendi mutluluklarıdır ama işin gerçek yüzü hiç de öyle değildir. Kendi mutlulukları için çocuklarının hayatlarını bir kalemde silerler, onları oracıkta gözden çıkarırlar. Çünkü onlar birer kopyalarını doğurmuşlardır heteroseksizmin emrettiği şekilde ve kendilerine benzemiyorsa bir arıza vardır mutlaka düzeltilmesi gereken. Oysa bozuk olan sadece ve sedece kendi kafalarıdır. Çünkü eşcinsellik, eşcinsellere ve de kimseye zarar vermemektedir ama onların heteroseksist dayatmacılığı eşcinsellerin başını yemektedir. Olsun, yesin, ölsünler... Sonuçta erkek değillermiş. Nasıl olsa işe yaramayacak, onları tatmin etmeyecektir eşcinsel çocuklar. Torun veremeyecek onlara, aile formülüyle onları kendilerine bağlayamacaklardır. Yoksa yaşlanınca falan kim bakar onlara değil mi? Oysa heteroseksüel çocuklar değil, eşcinsel çocuklar bakıyor ailelerine en çok (Bunun deneyimlerini kendi üzerimden daha sonraki yıllarda nedenleri ve niçinleriyle hikayelendireceğim). Çocuklarının eşcinsel olduklarını öğrenince araba tamiri gibi hemen psikoloğa götürüler. Tabi öncesinde ve sonrasında şiddet ve yola gelmezlerse cinayet! Abartı değil bu cinayet olayı. Örneklerini ülkemizde yaşıyoruz. Öldüremezlerse reddederler. Gözlerinin görmeyeceği uzaklara defederler. Heteroseksizmin kurbanı olunca da cenazesine bile sahip çıkmazlar. Çünkü onlar, onu evlatlıktan silmişlerdir. Görmezlikten, duymazlıktan, bilmezlikten gelirler ve yaşar giderler. Bir kaza gelmiştir başlarına ve kurtulmuşlardır. Öyle midir gerçekten? Bilmiyorum ama davranışsal olarak öyle görüntü arzetmiyorlar mı? En son annesi reddettiği için Azeri bir eşcinsel intihar etti.

Çocuklarının farklılıklarını kabul eden anneler, babalar yok mu? Tabiki de var. Bursa'da "Çocuğumu koskoca ülkeye sığdıramadılar" diyen anne de var, trans kızını bağrına basan ve ona gelecek hazırlayan anne, baba da. Hatta LGBT çocukları için mücadele eden örgütlenmiş anne-babalar da var LİSTAG gibi ülkemizde ama yetmiyor işte eşcinsel, transseksüel ölümlerinin önüne geçmeye. Gerçek annelik-babalık gerekiyor çocuklarını koşulsuz seven, kuralsız kabul eden. Eğer çocuklarını her koşulda seven anne-babalar olsaydı, homofobi, transfobi olmaz ve eşcinseller, transseksüeller ölmezdi. Çünkü toplumu oluşturan anne-babalar ve onların yetiştirdiği çocuklardır. Bu sayede herkesi eşit şekilde korumayan devlet denilen güç de, nefretsiz bir şekilde şekillenir, yasaları da eşcinselleri de koruyacak şekilde oluştururdu. Hep devleti suçluyoruz, tamam devlet de bu ülkeyi eşit şekilde yönetmeyi öğrenmesi gerekiyor ama devletin nasıl olacağına biz karar vermiyor muyuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder