31 Ocak 2014 Cuma

Cinsiyet ayrımcılığının tek sorumlusu erkekler değildir

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, TRT programlarında meslekleri cinsiyetleştirecek şekilde konuk ağırlandığını söylemesinin, cinsiyet ayrımcılığını pekiştirmesinden dolayı kabul edilecek bir tarafı olamaz. Tamam herkes kapasitesine, yapısına uygun iş yaparsa daha başarılı olur ama burada bir art niyet söz konusudur. Erkeğin iktidarını koruyacak şekilde toplum içindeki mesleklerin erkeklere, kadınları eve kapatacak şekildeki görevlerinse kadınlara atfedilmesi, buram buram cinsiyetçilik kokmaktadır. Yemek, aile ve çocuk konularında çağrılıyormuş kadın konuklar. Direkt mesaj veriliyor aslında topluma kitle iletişim araçlarıyla; Kadının yeri evidir, yemek yapmaktır, çocuğa bakmaktır. Elinin hamuruyla kadının inşaatlarda ne işi var denmektedir erkek mühendis konuk ısrarıyla. Zaten muhafazakar iktidar kadın ve erkek konusundaki görüşlerini inkar etmiyor. Herkes de biliyor zaten ama kadınlar namus cinayetlerine kurban giderken, ayrımcılığa kadınlar maruz kalırken, nasıl "kadının yeri erkekten sonradır, erkek daha güçlüdür-kadın haddini bilmelidir" tarzında açıklama yapabilir ki bir Başbakan Yardımcısı. Bu açıklamanın, bir türkücünün erkeğin kadına tokat atmasını normal karşılamasından, bir caninin evli bir kadını kaçırıp kendi malıymış gibi kurşun yağdırarak öldürmesinden ne farkı var? Kadın ayrımcılığının en uç noktası, kadına eşit gözle bakmamanın bir neticesidir. Kadına söz hakkı vermeyip kadının rolünü erkek çizerken, zaten nasıl bir eşitlik beklenebilir ki? Burada Bülent Arınç tek suçlu değil tabi ama bulunduğu konum itibarıyla dengeleri sağlamak yerine bozuk dengeyi daha da bozacak şekilde bir açıklama yapması, vatandaşın ayrımcılığına cesaret verecektir mutlaka. Evet, önce boy aynasında bir kendimize bakmamız gerekiyor. Biz ne düşünüyoruz kadınlık ve erkeklik hakkında? Kadınla erkek eşit mi değil mi? Kadınlar da her işi yapabilir mi, yoksa sadece erkeğe hizmet mi olmalıdır görevi? Evet, bana göre yemek yapmak, çocuk bakmak kadının görevi değil, erkeğe bir hizmettir. Vatandaş olarak kaç kişi kadınla erkeğin eşit olmasını istiyor? Velhasıl Bülent Arınç erkek egemen toplumdan aldığı cesaretle pekiştiriyor cinsiyet ayrımcılığını. Toplum böyle düşünmese TRT'nin böyle bir uygulaması olabilir mi? İktidarda bulunanların ayrımcılığı giderecek şekilde politikalarının olması gerekir ama onların iktidara gelmeden önce ne düşündükleri ve kimin temsilcisi olduğu bilinmiyor muydu? Ben bu tür ayrımcılıklara hiç şaşırmıyorum, sadece sinirleniyorum. Çünkü ayrımcılığa maruz kalan kadınlar bile toplumsal cinsiyete göre rolleri benimsemiyorlar mı? Kadınlar cinsiyet eşitliğini sağlayacak politikaları hayata geçirmedikleri sürece söz hakkı hep erkeklerde olacaktır ve kararları onlar alacaktır. Tamam, yasalarla ayrımcı düzen değiştirilebilir ama insiyatif, egemen olan erkeklerin insafına kalır. Ama hayata geçirilmiş bir eşitlik, hem yasaları değiştirecek, hem de ayrımcılığı pekiştiren erkek düşüncesine dur diyecektir. Eşitlik istiyorsak, her şeye rağmen o eşitliği yaşamaya çalışmalıyız önce ki, hem toplumsal yaşam değişsin, hem de ayrımcılara maruz kalanları koruyacak olan yasalar değişsin. Tek başına yasaların değişmesi yeterli olmayabilir. Çünkü yasaları uygulayanlar da erkekler değil mi şu aşamada? Değişimi öce hayatta başlatmalıyız ki yasalar ve kafalar ona göre şekillensin. Kadınlar ne düşünüyor erkeklerin cinsiyet ayrımcılığı konusunda? Genellikle onaylamıyorlar mı? Türkücünün karısı ne diyor kocasının kendisine tokat atması konusunda: İyi bir koca değildir ama iyi bir babadır. Evli kadını öldüren erkek ne diyor: Aşkımdan öldürdüm. Bülent Arınç'ın televizyonda mesleklere göre kadın veya erkek konuk ağırlanmasını savunmasından doğal ne olabilir ki. Bakınız, kadınlar toplumsal cinsiyete uyacak şekilde kadınlığı pekiştirdiği sürece, erkeklerin algısında bir şey değişmeyecektir. Çünkü insanın kendisine nasıl davranılacağını kendisi belirler. Birisi bana bir şeyi bir kere dikte edebilir, iki kere dikte edebilir, kabul etmeyince vazgeçecektir. Ayrımcılıklarda suçu biraz da kendimizde arayalım. Sadece kadın-erkek eşitliği konusunda değil, tüm konularda. Kusura bakmayın ama kadının bariz feminenliğini bile cinsiyetçiliği pekiştirecek bir unsur olarak görüyorum ben. Hele işleri görsellik olan kadınların falan kadınlıklarının altını çizmeleri yok mu tavırlarıyla, giyim-kuşamlarıyla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder