15 Ocak 2014 Çarşamba

Bülent Ersoy transfobiye mi maruz kalmış?!


Pardon, Bülent Ersoy transfobiye mi maruz kalmış? Hiç gazetelere falan da yansımadı ama. Sokakta yürürken toplum huzurunu bozduğu gerekçesiyle kabahat işlediği için polisler para cezası mı kesmiş, nefret saldırısına falan mı maruz kalmış? Yoksa Bülent hanım yerine Bülent bey mi demişler?!

Bu ülkede transfobiden şikayetçi olacak biri varsa, en son Bülent Ersoy'dur. Zaten tepki yazısında transfobiden bahsetmiyor, "Dekolte giyerken rahatsız değildiniz, türbanımdan niye rahatsız oluyorsunuz?" diyor. Bir de pembe nüfus cüzdanı olduğundan bahsediyor. Sanırım partililerenden biri, "Erkek adam türban mı?" takar demiş Kaos GL'den Esmaray'ın yazısından okuduğuma göre. "Bu mudur transfobi?" diyeceğim ama transseksüellere göre en büyük transfobi kadınlıklarına söylenen laftır. Cinsiyetçilikten şikayet ederiz ama cinsiyetimizin altını çizeriz. Ne olacak yani erkek denilsen, eşcinsel denilsen... LGBT'lerin tek sorunu bu mudur? "Bunun ucu da çok büyük yerlere dokunabilir" diyebilirsiniz ama o zaman transseksüel hakları konusunda bir şeyler söyleyeceksin, bir şeyler yapacaksın. Öyle oturduğun yerden erkek egemen bir toplumda transseksüelliği çok normal karşılamazlar da, senin kadınlığını dillerine dolarlar da.

"Her LGBT, hakları için mücadele etmek zorunda değil" diye bir şey olmaz. Mücadele etmezsen, nefrete, kine, öfkeye, şiddete maruz kalır, hatta cinayete bile kurban gidersin. Çünkü heteroseksist bir sistemde yaşıyoruz. Heteroseksizme boyun eğersen, o da sana istediği şekilde muamele eder. LGBT'lerin üzerinde durmadığı şey, hakların için mücadele etmediğin sürece nefretin, kinin, şiddetin beslenip büyüyeceği, LGBT karşıtlığının pekişeceği. Bülent Ersoy örneğinde görüldüğü üzere, sırtını ne kadar yaslarsan yasla pembe kimlik de yeterli olmayabiliyor nefretin önüne geçmek için. Eğer kadın olmak eşit yaşamak için yeterli olsaydı, kadınlar haklarını şimdiye kadar çoktan kazanmış olurdu. Erkek egemen bir toplumda cinsel yönelim ve cinsiyet ayrımcılığının bitmesi için, hak mücadelesinin olmasının şart olduğunu bilincimize yerleştirmemiz gerekiyor. Yoksa Bülent Ersoy'a dokunan küçük bir lafı transfobi zannedip, gerçek transfobi ve homofobi görmezlikten geliriz.

Din konusu herkesin özel maneviyat alanıdır ama din beni lanetliyorsa oturup bir düşünmek, ona göre davranmak gerekmez mi? Bu ülkede LGBT'lerin en büyük sıkıntısı, din ile doğal yapıları olan cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri arasında sıkışıp kalmalarıdır. Ya kendileri olup dışlanacaklar, ya da toplumsal değerlere göre yaşayıp kendilerini inkar edecekler. İkincisini yapıyorlar ve kendilerini gerçekleştiremiyorlar. Sonra da heteroseksist sistemin mağduru oluyorlar, kurbanı oluyorlar haklarını savunmadıkları için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder