14 Ocak 2014 Salı

Ben başbakan olsam, o koltukta bir saniye bile durmam


Ben Başbakan olsaydım, o koltukta bir saniye bile durmazdım. Neden mi? Çünkü bugün bir kadının daha öldürüldüğünün haberini okuduk. Kocası veya başkası, kim öldürdüyse öldürdü ama kadınlar bu ülkede savunmasız bırakıldıkları için öldürülüyorlar. Bu ülkede kadınların ikinci sınıf veya değersiz oldukları öğretiliyor çocukluktan itibaren ve uygulamalarla yaşamları boyunca da pekiştiriliyor kadına bu bakış açısı. Böyle olunca da erkek kendini bir şey zannediyor, üstün görüyor, dünyanın hakimi görüyor. Az şey mi insanların % 50'sini oluşturan kadın cinsinden kendini üstün görmek? Ve kadını korumak adına yasal düzenlemeler yapılıyor ama o, orada kalıyor. Kadına bakış açısı, zihinlere yer ettiği şekilde vücut buluyor hayatta. Heteroseksist bakış açısı yasaların önüne geçiyor, yasaları dinlemiyor, hiç sayıyor. Çünkü yasaları çıkaranlar erkekler olduğu gibi uygulayanlar da erkekler veya erkek bakış açısına göre uygulanıyor. Kadınlar da içselleştiriyorlar kendilerine erkek bakış açısını. İnsanca yaşamak adına önlerinde erkek engelleri olduğu kadar, kendi kendilerine de set çekiyorlar. Haliyle cesaret buluyor erkeklik ve bu erkeklik kadınlara karşı istediği şekilde davranıyor; Sevmesi gerekiyorsa seviyor, öldürmesi gerekiyorsa öldürüyor. Öyle değil mi? Bu yazıyı okuyanlara, özellikle erkeklere soruyorum; Kadınlara hangi gözle bakıyorsunuz? Kendinizi eşit görüyor musunuz kadınlarla. Başbakan bile kadınla erkeğin eşit olamayacağını söylüyorsa, sokaktaki vatandaş karısını öldürmez mi? Kadınlarla erkekler eşit değildir demek, kadınlar haddini bilsin, erkeklerle kendilerini bir tutmasınlar demektir. Erkekler de bu düşünceyi onaylıyor ve uyguluyorlar. İşte o yüzden ben başbakan olsam ve kadınlarla erkekler eşit olamaz desem, istifa ederim. Zaten insanlara cinsiyeti ve cinsel yönelimi yüzünden eşit bakamayan bir zihniyete sahip olsam, başbakan olmaya vicdanım izin vermez. O kadar öldürülen kadının, transseksüelin, eşcinselin hesabını nasıl verebilirim ki? Bu ülkede en öncelikli halledilmesi gereken sorun budur; İnsanlar cinsiyet kimliklerinden ve cinsel yönelimlerinden dolayı nefret suçlarına hedef gösteriliyorlar ve öldürülüyorlar. Kadınlar için yasal yaptırımları uygulamaya müsait bir zihniyet yok, transseksüel ve eşcinseller için yasa bile çıkartılmıyor. Ve başbakan hala o koltukta. Orada neyin hesabını-kitabını yapıyor-lar bilmiyorum ki. En çok neye üzülüyorum biliyor musunuz? Kadınların heteroseksizme inanmalarına, kendilerini öldürenlere hak vermelerine. Bakalım kaç kadın milletvekili çıkıp da kadınca bir söylemde bulunabilecek bu cinayetten sonra. Erkek bakış açısıyla kadın cinayetlerinin önüne geçilmez. Bunu kafamıza iyice kazıyalım artık. Kadını din gerekçesiyle türbana sokup, üzerine de namus ve ahlak etiketi yapıştıran bir zihniyetten kadınlara eşitlik ve özgürlük bekleyemeyeceğimize göre, iş kadınların kendilerine düşüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder