29 Ocak 2014 Çarşamba

Artık doğaya inancımı da yitirdim

Çünkü çok sevdiğim kedilerim daha yaşına girmeden tek tek kayboluyorlar. Eğer doğa en güçlüyse, zararlı taraflarını budamalı, şamarını yerleştirmeli kendini bir şey zannedenlere. Artık zaman kavramı da anlamını yitirdi. Ne için sabredeceğiz, enayi gibi ne kadar iyimser olacağız, ne kadar alttan alacağız? Derviş mi olacağız, ermiş mi olacağız sabrede sabrede? Saçmalamak istiyorum artık. Tut, tut, tut nereye kadar. Nemrut, sevgisiz, nefret dolu bakışlara tükürmek istiyorum. Kötülük kol geziyor etrafta masum canlara kıyan. İnsanlık bende kalmasın artık, herkes yaptıklarının bedelini ödesin. Herkes çıkarına göre bir sistem oturtmuş, hiçbir şey umurlarında bile değil. Ben de saçmalamak istiyorum derken ben de kendi kanunlarımı hayata geçirmek istiyorum. Daha çok sevgi, daha çok sevişmek istiyor, sevgiyi foşur foşur köpürtmek istiyorum. Şımarık şımarık sevgileri sokağa dökmek istiyorum. Nefrete karşı, duyarsızlığa karşı, vicdansızlığa karşıda daha sert cephe almak istiyorum. İnsanlıktan bahsediyorlar, sevgiden bahsediyorlar, saygıdan bahsediyorlar, hakta-hukuktan bahsediyorlar, eşitlikten-adaletten bahsediyorlar (özgürlükten bahsetmiyorlar yalnız) ama bol bol nefret kusuyorlar. Her yer lapa lapa kusmuk dolu. Ayak basacak yer yok nefret kusmuğundan. Vıcık vıcık tiksindirici boyutta nefret, zır cahil boyutunda nefret, bela boyutunda nefret, kabus boyutunda nefret. Karabasan gibi dünya. Nefes aldırmıyor sevgiye. Evet insanlar hayvanlara sevgi ve saygı duymuyorlar. Yaşama hakkına sevginin ve saygının kalmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Psikopatlar diyarında yaşıyoruz, sevginin, saygının dilde olduğu, göstermelik olduğu bir ikiyüzlüler dünyasında yaşıyoruz. Çünkü prim yapıyor sahtekarlık. Göremiyor musunuz yapış yapış akan bu iki yüzlülükleri, sahtekarlıkları. Soyutladım ruhumu bu kirletilmiş dünyadan ama fiziksel olarak da ayrışmak istiyorum. Sevgisizliği, eşitsizliği, nefreti, haksızlığı kaldıramadığım dönemlerde yaşıyorum şu sıralar. Varım ama sadece fiziksel olarak. Yaşıyorum ama kendim için değil. Çünkü böyle bir hayata yaşamak bana ağır geliyor. Evet masum kedilerin yok oluşu beni bu noktalara getirdi. Öncesinde Kanada'daki foklar, Uzak Doğu'daki balina, fok katliamları, sırtlarında cinayet kanıtları taşıyan kendini kaybetmişler, deri moda haftası düzenleyen-canlı üzerinden sömürgecilik yapan ruhunu kapitalizme teslim etmiş ruhsuzlar vesaire. Psikopat olmak için illa ki cinayet işlemek falan gerekmiyor, bunlara aracı olmak, cesaret vermek, talepte bulunmak bile yeterli. Hatta ben duyarsız talepkarlıkları daha psikopatça buluyorum cahil beyinleri psikopatlığa teşvik ettiği için. Öfkeli miyim? Güldürmeyin. Önce insanlar kendi ruhsuzluklarına, duyarsızlıklarına ve psikopatlıklarına bir baksınlar. Aşk için cinayetmiş, pöh! Hayatın düzeni böyle olduğu için hayvanlar kesiliyormuş, insanlar için yaratılmışmış... Her şey heteroseksizme göre ayarlanıyor, hala farkında değil misiniz? Heteroseksizmin karşısında olanlar bile heteroseksizme hizmet ediyor ama işlerine öyle geliyor sanırım. Bakıyorum da insanlık nelerle uğraşıyor. Oysa yaşamak için bir lokma yiyecekle sevgiden başka bir şeye ihtiyacı var mı? Sanki her şey, herkesin yaşama hakkını zapturapt altına almak için yapılıyor gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder