20 Aralık 2013 Cuma

Eşcinsellere ceza vermek heteroseksüellere mi kaldı!

Uganda devleti eşcinsellere ömür boyu hapis cezasını onaylamış. Aslında eşcinselleri idam etmekmiş hedef ama bu olmamış. Sadece eşcinseller değil, eşcinselleri ihbar etmeyenler de hapis cezasıyla cezalandırılacakmış. Eşcinsellikle ilgili bilgi vermek de yasaklanmış. Tabi eşcinsellik anlatılıp kimseye zarar vermeyen bir şey olduğu öğrenilirse, kimi idam edecekler değil mi? Bir şeye baştakiler tarafından "kötü" deniyorsa kötüdür, "yanlış" deniyorsa yanlıştır. Kurcalayıp da insanları kafasını karıştırmaya hiç gerek yok! Tek gerekçeleri de din ve Tanrı. Çünkü eşcinsel karşıtlığının akıl ve mantık çerçevesinde hiçbir açıklaması olamaz. Sen karşı cinsi seviyorsun, ben kendi cinsimi. Bu kadar. Bunda anlaşılmayacak bir şey de yok. Eğer sevmek yanlış bir şeyse, o zaman karşı cinsi sevmek de yanlış olmalıdır. Tabi onlara göre Tanrı böyle istemiştir. Pardon bir de insanların yaşama gerekçesi soylarını devam ettirmektir. Ahlakın güvencesi de heteroseksüel aile. Tabi bütün bu gerekçelerin yolu heteroseksizme, erkek egemenliğine, ataerkilliğe, erkek cinsiyetçiliğine çıkıyor. Siz hiç erkeklik dışındakileri koruyan maddi-manevi bir dayanak gördünüz mü? Erkeklik dışındaki korunanlar da erkekliği pekiştirecek kadar korunuyor en fazla.

Arkadaşlarımdan biri haber verdi Uganda'da eşcinsellere hapis cezasını. Ne diyebilirdim ki... "Aslında homofobiye üzüldüğüm kadar, ilkel kararlar alan insanlığın seviyesine de üzülüyorum. Bunlar sadece eşcinsellere değil, herkese, hatta kendilerine de zarar veriyorlar. İsterdim ki insanların zihinsel kapasitelerini genişletebileyim, bilgi çakralarını açabileyim... Derdim eşcinselleri kurtarmaktan çok, aslında bütün insanların insanca yaşayabilmeleri. Eşcinselleri kurtarsak, bu kişiler ötekileştirecek, egolarını tatmin edecek başka bir kesim gene bulacaktır mutlaka. Homofobi de aslında içgüdüsel bir tatmin. Yoksa aklı olan bir insan kimseye zararı olmayan bir cinsel yönelimden niye nefret etsin ki..." dedim ve ekledim bu derece, yobazlığın insan yaşamını tehdit edecek boyuttaki nefretine karşı tavsiye olarak, "Sanırım mücadele ederken, yobazlığa karşı öncelikli olarak kendimizi muhafaza etmeyi öğrenmeliyiz. Yoksa gümbürtüye gideriz alimallah!"

Gerçekten ben bu derecedeki yobazlıkla mücadele etmenin en doğru yolunun onlara gerçekleri, doğruları anlatmak değil de, onlara karşı insanın kendisini korumak olduğuna inanıyorum. Tamam açık eşcinsel olalım, mücadele edelim de, yaşayamayacak olduktan sonra kim için mücadele edeceğiz, ne için mücadele edeceğiz. Çünkü bazı coğrafyalarda yasalar hiçbir şekilde insanları korumuyorsa, korumasının önü kapatılmışsa, koruyacak şeyleri  ve kişileri de yok ediyor ve cezalandırıyorsa, iyilik-güzellikle anlatılabilecek hiçbir şey kalmamış demektir. Düşünün en yakınınızdakine, ailenize ve arkadaşlarınıza bile güvenemiyorsunuz. Çünkü onlar seni ihbar etmezlerse, onlar cezalandırılacak. Kaç kişi kendinden önce seni düşünür ki böyle bir durumda.

Tabi bunlar ilkel, geri kalmış, yobaz kültürlerde olan mevcut durumlar ama medeni veya medeniye yakın kültürlerde de aynı zihniyette insanlar yaşıyor ve eşcinsellere nefretini cinayet boyutunda gerçekleştirmek için mücadele ediyorlar, gerçekleştiriyorlar da. Amaçları nefret cinayetlerini daha rahat gerçekleştirebilmek. Eşcinseller hapse atılsın, idam edilsin... Bunlar nefretten başka bir şey olabilir mi? Tabi kendilerine göre Tanrı'nın emirlerini yerine getiriyorlar, sapıklığı önlüyorlar, ahlakı koruyorlar, vesaire, vesaire...

Homofobiklere diyebileceğim tek şey. Hadi Tanrı eşcinselleri lanetledi diyelim. İnsanlara ceza vermek senin haddine mi? İnsanlıkla bağdaşır mı bu?

Yazılarımı okuyanlar "Ne bu hiddet, bu celal?" diyorlar. Tabi sırf sevgi yüzünden, sevmek yüzünden öldürülenler onlar değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder