7 Nisan 2013 Pazar

Eşcinselliğin Sorun Olarak Bile Görülmemesi

Herkesin derdi, sorunu kendine en büyük ve de en önemli sorun gibi geliyor. Bu sorun halledilirse, bütün sorunların biteceğini sanıyorlar. Bir sorunun en önemli sorun olması için, nasıl bir sorun olması gerekir ki? İnsanın dininin, dilinin, milliyetinin, v.s. nin elinden alınması mı gerekir?

Şimdi... İnsanların kendi kapasitelerine ve yetiştirilme tarzlarına göre bir varoluş şekilleri vardır ve bu varoluş şekilleri onları hayata bağlayan önemli unsurlardır. Mesela bazı kültürlerde seks doğal bir ihtiyaç olarak görülür, bazı toplumlarda namus meselesidir ve ölüm-kalım meselesi olabilir. Olaya akıl ve mantık dahilinde bakmazsan, herkes kendi varoluş meselesini en önemli görmekte haklı olabilir. Ama bir de yaşam kültürünü bir tarafa bırakarak olaya insanın temel yaşam ihtiyaçları açısından bakarsak, kültürler dayatma bir varoluş şekli gibi geliyor bana. Başkalarını örnek vererek kimseyi rencide etmek istemediğim için, olayı kendi açımdan örneklendirmek istiyorum.

Ben yapım gereği olsa gerek, kültürlerden hiç etkilenmem ve kültürler benim için bir yaşam fantezisidir. Olmazsa olmazlardan değildir benim için. Mesela benim bu yaşıma kadarki  tüm kültürel öğrenmişliklerimi yasaklayabilirler ve hiç dilini, dinini bilmediğim ve ırksal olarak, milliyet olarak, renk olarak tamamen zıttım olan bir coğrafyaya yerleştirebilirler. Bundan ne korkarım, ne de rahatsız olurum. Hatta bir macera olarak bile bakarım duruma. Ama... benim uykumu elimden alamazlar. Yememi-içmemi engelleyemezler. Aşkımı-sevgimi elimden alamazlar. En önemlisi de seksimi, seks şeklimi elimden alamazlar. Çünkü bunlar olmayınca ben olmam, yaşayamam ki.

Şimdi ne saçmalıyorsun diyebilirsiniz? Hani herkes kültürel olarak bir varoluş mücadelesindeler ya. Aslında ben kültürleri, heteroseksizmin varoluşunun geleneksel yolla varoluşu olarak görüyorum. Birbiriyle çatışıyorlar ama yok aslında birbirlerinden farkı. Bu ırkçılık, milliyetçilik de aslında heteroseksist sistemin gelenekçi varoluş şekilllerinden başka bir şey değil. Gelenek diyince sadece oturup-kalkma gibi davranış biçimleri akla gelmesin. Nasıl ve ne ile varolduğuın da geleneksel bir yapıdır. Bu ırk ve milliyetçilik de gelenekçiliğin aidiyet yoluyla varoluş şekillerinden biri. Yani toplumsallığa dair. Özgürlük, bireysellik kendini gösterebilse, birbirinin altı veya üstü olan ve birbiriyle bağlantılı bu heteroseksist geleneksel unsurlar anlamını yitirecek ve insanların nefret ve ötekileştirme yoluyla varoluşu diye de bir şey kalmayacak. İnsanlar dinleri, dilleri, milliyetleri farklı olmasına rağmen birbirlerine sevseler, sınıfsal varoluş şekilleri sorun olur mu? Olmaz. Dedim ya, öğretilmiş veya dayatılmış yaşam biçimlerine göre yarattıkları bu sorunları önemli görmeleri konusunda haklı olabilirler ama biraz akıl ve mantık dahilinde düşünürlerse, bana boş şeylerle uğraşıyorlar gibime geliyor.

Şimdi... Kendi sorunlarını önemli gören ve bu sorunlar halledilince bütün sorunların hallolacağına inanları, acaba başka insanların geleneksel değil, sırf temel ihtiyaçlarından dolayı dışlandıklarını, ayrımcılığa maruz kaldıklarını, öldürüldükleirni biliyorlar mı? Erkekler veya kadınlar kültürel yaşam biçimlerine göre cinsel edimlerini gerçekleştirdikleri için, yani geleneksel kurallara göre heteroseksüel ilişkilerinden dolayı öldürülüyorlar mı? Hayır. Çünkü onlara göre doğanın, daha doğrusu erkek egemen anlayışın kanunun bu. Peki bu edimleri ellerinden alınsa ne düşünürler acaba? Kurallara göre bile cinsel ilişki yaşayamadıklarını düşünün. Gene en önemli sorunun din, dil, ırk, milliyet şeklinde varoluş olduğunu mu düşünürler? Cinsellik ayrı, bu ulusal unsurlar ayrı diyebilirsiniz. Ben de öyle diyorum zaten ama bir tanesi, yani cinsellik insanın nefes alması gibi olmazsa olmazlarından olduğu için, insanların kültürel sorunlarından daha önemli diyorum. Bir süre idare edebilirsin beden veya beyin bu ihtiyacını gerçekleştirmeyince. Nefessiz kalınca geberir gidersin ama cinselliğini yaşayamayınca kudura-kudura geberirsin.

Bana şöyle geliyor insanların sorun olarak gördükleri şeyler; Gerçekten keyifleri yerinde de, geleneksel-toplumsal varoluş şekilleriyle fantezi yapıyorlar. Sakın gene alınmasınlar diye altını çizmek istiyorum. Onlara göre önemli olabilir. O şekilde içselleştirmişler bu kültürel durumları. Sadece bana göre ve benim düşüncelerim söylediklerim. Kendi sorunlarının en önemli olduğunu ve hallolunca bütün sorunların hallolacağına inananlar, benim eşcinsellik sorunumun da, daha doğrusu sorun olarak bile görmediği heteroseksizmin eşcinsellik sorununun da hallolacağına inanıyor mu? İşte zurnanın zort dediği nokta burası. Ne kendileri, ne de karşı taraftakiler eşcinselliği sorun olarak bile görmüyorlar. Bütün birbirine karşı olanların bile buluştukları ortak nokta homofobi. Çünkü eşcinsellik diye bir şey doğaya ait değil ki, sorun olsun veya halledilmesi düşünülsün! Ben de diyorum ki, insanlar kendilerine oyalanacak sorun yaratıyorlar, sonra da marifetmiş gibi halletmeye çalışıyorlar. Asıl sorun doğaya ters davranmaktır, doğa kurallarına karşı gelmektir, doğal yaşam biçimini özümseyememektir, dayatılsa da, öğretilse de heteroseksist yaşam biçiminden kendini kurtaramamaktır. İnsanların gerçek ve de halletmesi gereken sorunu, kendi, yani doğal olamama sorunudur, doğal olanları da yok sayma sorunudur.

Eşcinselliğin bir sorun olarak bile görülmemesinin sebebi, eşcinselliğin bir varoluş biçimi olarak görülmemesidir. İnsanlar, hangi taraftan yaratılırsa yaratılsın, kendi yarattıkları sorunları sorun olarak görebiliyorlar da, eşcinseller gibi bazı kesimlerin tamamen yok sayılmasını kaale bile almıyorlar. Çünkü insanın bireysel olarak varolması, daha geleneksel toplumlarda hiç önemli değil. Onlara kendi olma hakları-şanları verilse bile gene kabul etmezler. Çünkü öğrendikleri üzere, onlar toplumsal şekilde varolmayı içselleştirmişler. İnsanın doğal ve biricik yapısı mahrem! Önemli olan göründükleri üzere kendilerini gösterebilmeleri. Kendileri olarak varolamamaları ne kadar acı verse de, buna katlanabilirler ama geleneksel biçimde varolamazlarsa yaşayamazlar. Çünkü dışlanmak, topluluğa kabul edilmemek onlar için ölmek demektir. Ne kadar doğalarına ters olsa da, benliklerini öldürüp başkaları olarak, başkaları adına yaşamak onların varoluş şekli ne yazık ki.

Ben demiyorum ki insanlar öğrendikleri ve bildikleri şekilde varolmasınlar. Ama benim de doğama uygun olarak, eşcinsel olarak varolmama karışmasınlar. Onlar yarattıkları kültürel olarak varolma sorunlarını en önemli olarak görüp halletmeye çalışıyorlar, ben de diyorum ki; En büyük doğa, başka büyük yok! Yok saydığınız eşcinselliğe dair, içinizdeki nefret sorununa da bir el atsanız. Çünkü herkes sizin varolduğunuz şekilde varolamayabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder