2 Nisan 2013 Salı

Devlet ve aile eşcinsellere karşı işbirliği içinde

Eşcinsel olduğu için 14 kurşun sıkılarak öldürülen eşcinsel gencin annesi, salondaki eşcinselleri istemediğini, çocuğunun da eşcinsel olmadığını söylemiş. Bazı sanık yakınları da izleyicilerin üzerine yürümüş.

Bazı durumlardan, gerçekten şüphe götürdüğü için "iddia" olarak bahsedilebilir. Ben eşcinsellere karşı işlenen nefret cinayetlerinin iddia bazında dile getirilmesini, homofobiyi onaylayan bir tutum olarak değerlendiriyorum. Yasalar gereği de olsa, formalitenin de, formalite takılmanın da, insanlık adına bir sınırı olmalı bence. Burada ölen eşcinselin hakkı mı aranıyor, yoksa katillerin eşcinsellere karşı savunuculuğu mu yapılıyor bilemiyorum. O yüzden iddia kelimesini kullanırken basını da, yargıyı da biraz olsun insafa davet ediyorum. Gerçi eşcinsellerin, eşcinsel oldukları için öldürülmesi, bu cinayetler nefret kapsamında değerlendirilmediği için iddia mahiyetinde kalıyor ayrı mesele. O zaman bir eşcinsel direkt "eşcinsel olduğu için öldürüldü" denilerek niye zahmete girilsin veya boş yere bir aile lekelensin değil mi?

17 yaşındaki bir çocuk 14 kurşunla ne için öldürülebilir? Kaza desen, 14 kurşunla kaza mı olur? Bu çocuğun eşcinsel olmadığını söyleyenler, çocukları toprağın altından çıkıp gelse kabul edecekler mi, yoksa gene 14 kurşunluk bir kaza mı olacak?

Benim hiç anlayamadığım şeyse, ailenin çocuklarını öldürme derecesinde gözden çıkarması. Nasıl bir vicdandır, nasıl bir insanlıktır ki, çocuklarını öldürebiliyorlar. Ve nasıl oluyor da kendilerini savunabiliyorlar. Siz yapmadıysanız, kim yaptı? Siz yapmadıysanız, çocuğunuzu öldürenlerin peşine neden düşmüyor, çocuğunuzun arkasından neden ağlamıyorsunuz? Nasıl bir evlat sevgisidir bu? Evlat denilen şey, karşı geldiğinde gözden çıkarılabilen, heteroseksizmin istediği şekilde kurban yetiştirmek mi oluyor? Çocuklar sevgiyle, aşkla peydahlanmıyor mu? Heteroseksistçe bir görev mi çocuk sahibi olmak?

Ölenlerin arkasından üzülünecek olsa zaten öldürülmez değil mi? Ölen eşcinsellerin de hakkı aranacak olsa, Devlet eşcinselliği tanır, tanımlar ve nefret cinayetleri kapsamında değerlendirir. Devlet de, en küçük birimi aile de eşcinsellik karşıtı. Bir cinayet var ama aile de, Devlet de bunu eşcinsellik üzerinden değerlendirmek istemiyor. Sadece gözden çıkarılmışın-eşcinselin üzeri en küçük hasarla kapatılmak isteniyor.

Her ikisinin de (Devlet ve aile) heteroseksizme karşı boynu kıldan ince. Sanki birbirlerinin homofobisinden cesaret alarak, birbirlerini destekliyorlar. Böyle olunca da eşcinsel hakları için mahkemeye gelen eşcinselleri aile niye istesin, Devlet niye istesin? Heteroseksizm ve taraftarları olarak, uzatmalardan sonra formaliteden maçın galibinin belli olmasının-kendileri olmalarının rahatlığı da suçluyken güçlü olmalarını sağlıyor haliyle.

Ama eşcinseller olarak davamıza sahip çıkarsak, ne öyle herkes elini kolunu sallayarak eşcinsel katili olabilir, ne de eşcinsel katillerine tahrik gibi indirimler uygulanabilir. O yüzden eşcinselleri istemiyorlar ya böyle davalarda. Sessiz sedasız, usullerince kendi aralarında karar alacaklar.

Artık eşcinsel cinayetlerinin, nefret suçları kapsamında değerlendirilmesinin zamanı gelmedi mi? Çünkü eşcinseller, cinsel yönelimlerinden dolayı nefretle öldürülüyor, keyfi olarak öldürülüyor. Eşcinsel karşıtı zihniyet yüzünden, yasalar ve yargı, eşcinsellerin haklarını karşılamak için hiç yeterli değil. Çünkü ben eşcinselim ve heteroseksüel olmak zorunda da değilim. Ben değişmeyeceğim, değişemem de ama bu toplum ve yasalar değişecek, değişmeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder