7 Mart 2013 Perşembe

Kendi Eşcinsel Nefretinde Boğulmak!

Ben heteroseksüel olsaydım evlenmeme sebebim, doğama uygun olarak çok eşliliği sevmem veya seks beraberliği dışında yalnızlığı sevmem olurdu. Peki heteroseksist bir dünyada heteroseksüellerin evlenmemek için başka ne gibi sebepleri olabilir? Ya cinsel güç yetersizliği, yada eşcinsellik olabilir.

Heteroseksizme inanan birisinin, heteroseksist değerlere uyması bir gerekliliktir. Çünkü bir erkeğin erkekliğinin en büyük göstergesidir evlilik. Toplumsal bazda varoluşun da en temel kurumudur aile. Ayrıca heteroseksist ahlakın en güzel ambalajıdır evlilik. Bütün heteroseksist avantajlara rağmen evlilik yapılmıyorsa, ekonomik imkansızlıklar, aradığın kişiyi bulamamak ve saire bahanedir.

Kadınların evlenmemesinin gerekçesi oluyor da, erkeklerin olmuyor. Çünkü erkek dünyada erkeklerin erkekliklerini ispatlamak gibi bir vazifeleri var. Erkekler izin verdiği ölçüde kadınların erkekleri beğenmeyip "evde kalma" lüksü olabilir ama evlenmeyen erkeğin yaşayabilmesi için, yaşadığı çevreyi terk etmesi şarttır. Evlenmemiş kadın namus timsali olabilir ama evlenmemiş erkek erkekten sayılmaz. Bazıları bir defa evlenip boşanarak kendilerini aklayabilirler ama sisteme dolaylı veya direkt dayanabilme gücü olmayanların rol gereği de olsa evlilik oyununu oynamaktan başka çareleri yoktur.

Bazı dinlerde din adamlarının evlenmesine hiçbir engel yok ama bazı dinlerde din adamları evlenemiyor. Yasak olan bir anlamda cinsellik. Çünkü mastürbasyon bile yapmaları bile yasak din yüzünden. Temel bir ihtiyaç olan cinsellik engellenemiyor ki, öyle veya böyle cinsellik gerçekleştiriliyor. Hem de nefret edilen eşcinsellik yoluyla.

Rahipler ya eşcinsel oldukları için rahip oluyorlar, ya da herkes eşcinsel ki, heteroseksüel ilişkilerin yaşanamadığı ortamlarda, durumlarda, eşcinsellik kendini otomatikmen gösteriyor. Homofobinin sebebinin bastırılmış eşcinsellik olduğunun en güzel örneği bazı dini konumlarda yaşanılanlar. Çünkü homofobinin en büyük dayanağı din olduğu gibi, skandal tabir edilen beklenmedik olaylar da böyle yasakçı ortamlarda oluyor. Bir de kendilerini, karşı oldukları şeyi yaşadıkları halde karşıymış gibi göstermeleri, toplumların da bu durumu görmezlikten gelmesi, hepten herkesin bastırılmış olduğu hissi yaratıyor bende. Çünkü yarası olan gocunduğu gibi, başka yaralara da toleranslı olur görmezlikten gelerek.

Kendimden çok emin olup, kendimle çok barışık olduğum için, bir eşcinsel olarak kendimi gerçekleştirme konusunda ne bir tereddütüm oldu, ne de bir pişmanlığım. Kendimle barışık olmama da hiç bir şey engel olamaz. Engeli olanların da heteroseksist toplum sadece bahanesidir. O heteroseksist engeller bana niye işlemiyor peki de eşcinsel olarak varolabiliyorum. O engel çünkü kendisiyle barışamayanların kafasında. Heteroseksizm de bu tereddütlü zemini çok güzel bir fırsat olarak değerlendirip, maddi-manevi engeller koyuyor eşcinselliğe karşı. Hadi kolaysa, kendinden emin olan bir eşcinselin eşcinselliğini gerçekleştirmesini engellesin heteroseksizm.

Benim kendimden-eşcinselliğimden bu kadar emin olmamın ve eşcinselliğin heteroseksüellik gibi kaygan olmayan bir yapıya sahip olmasının sebebiyse, dünyada bir tane kendi cinsim kalmasa dahi, heteroseksüel ilşkiye girmeyecek olmam. Oysa erkek geçinenlerin o kadar çok "kadın zannetmiştim", "boş bulunmuştım" ve saire macerası veya erkeklikle hiç alakası olmayan meceraları var ki. Sadece heteroseksizmin kurgusundan ibaretler ki, kendileri bile kendilerinin farkında değiller, farkında olanlar da kendileri olamıyorlar kendileri yüzünden. Tabi böyle olunca da doğaya ne zaman, nerede teslim olacakları hiç belli olmuyor. Kendi nefretlerinde yüzmeye çalışırlarken boğulabiliyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder