Pazarlardan balık toplamak bir görev haline gelmişti benim için. Bazen gittiğimde atık balığa denk gelemiyordum. Atık balık çıkmıyor zannediyordum. Ama bazen bol miktarda bulunca çok mutlu oluyordum kedilerim adına. Kediler de alışmışlardı artık balığa. Aslında bazen üzülüyordum onları böyle kolaycılığa alıştırdığım için. Ya ben bir gün olmazsam ne yapacaklardı? Mutlaka başlarının çaresine bakacaklardı ama zorlanacaklardı işte.
Bugün de gittim balık pazarına. Kalabalıktı balıkçılar. Sıradan atık balık kasalarını taradım. Bir tanesininkinde bayağı vardı. Ama kadın balıkçı sesini yükselterek olmaz dedi. Akşam gel dedi. Zaten akşamdı. Bir saat sonra gittiğimde tabiki de atık balık kasaları boşalmıştı. Bir tanesininkinde biraz kalmıştı. İstedim. Başkasına verecektim ama hadi al dedi.
Kim alıyordu acaba bu balıkları? Yoksul insanlar mı? Soramadım da. Poşete koyup eve dönerken yanımda yürüyen bir kadın kaç tane kedin var dedi. O da kedi sevenlerdenmiş. Onun elinde de balık poşeti vardı. Demek hayvanseverler alıyormuş atık balıkları diye düşündüm. Biraz sohbet ettik kediler hakkında. O benden daha hassastı. Kedilerden bahsederken gözleri dolup, sesi titremeye başladı. Mahallede ona deli gözüyle bakıyorlarmış. Anlayabiliyordum. Heteroseksist bir toplumda sevgini gösteremezsin. Kalıpsal sevgi dışındaki sevgiler deliliktir çünkü! Hayvanlar insanlar için yaratılmıştır! Onları sevmek, korumak, onların haklarına inanıp savunmak da neyin nesi oluyormuş! Bana balıkları kedilere nasıl vermem konusunda tavsiyelerde bulundu. Tekrar balık pazarında karşılaşmak dileğiyle yollarımıza devam ettik.
Gerçekten hayvan sevmek çok samimi duygulara ait bir durum olsa gerek. Yapıda daha fazla duyarlılık gerektiriyor sanırım. Yoksa kaç kişi evindeki kediler için pazar-pazar dolaşıp balık toplar ki? Bazıları evin içine bile sokmuyor kedileri. Kediler onlar için farelerden bir korunma aracı. Olsa da olurlar, olmasa da. Hükümetin politikası da kedileri ve diğer evcil hayvanları doğalarına kavuşturmak bahanesiyle insanlardan uzaklaştırmak değil miydi? Oysa kedi sevmek, hayvan sevmek sadece eşitliğe ve sevgiye dairdir. Bunun başka bir açıklaması yok.
Hayvanlar insanların empatisini geliştiryor, duyarlılığını artırıyor, sevgisini çoğaltıyor. Ben hayvan sevmeyen insanların muamelesinden korkarım hep. Hassas yapımı algılayamayacak bir yapıdadır onlar. O yüzden insanlara karşı hep temkinli yaklaşırım. Çünkü ne zaman harlayacakları-gürleyecekleri belli olmuyor. Tıpkı bu akşamki balıkçı kadının yaptığı gibi. "Bir insan niye atık balık isteyebilir"in altını dolduramıyorlar çünkü. Kırk küsur yaşında bir insan pazar-pazar niye balıkçıda dolaşır ki? Yemek istese alır yarım kilo balık, ihtiyacını giderir.
Kaba davranışlara karşı alınıyorum ama bu hayata sadece bilgi öğrenmeye gelmiyoruz demek ki.. Alınganlığımızı, kırılganlığımızı azaltmak için de geliyoruz. Yaşam koşularına karşı kendimizi geliştiriyoruz belki. Tabi yaşam koşullarına karşı dirençli olmayı öğrenirken, insanlığımızı, sevgiye dair duygularımızı unutmuyoruz. Hayatta kalmak, birilerinin hayatta kalmalarına yardımcı olmak için, dik durmayı öğrenmek bu belkide.
Nasıl bir sevgidir bu hayvan sevgisi onu da çok çözebilmiş değilim. İnsanlarda bulamadığımı onlarda mı arıyorum acaba? Kendim için, insanlar için yapamayacağım fedakarlıkları, onlar için yapıyorum. Bu onları çok sevmekten çok, onların korunmaya daha çok ihtiyacı olduğunu bildiğimden ve de bu hayatta her canlının eşit haklara sahip olduğuna inanmamdan. İnsanların hayvanlara karşı acımasızlığı beni insanlardan daha da soğuttu, onlara karşı güvenmemem gerektiğini öğretti. Bırakın hayvanlara yaptıklarını, birbirlerini bile gereksiz yere öldüren canlı türüne karşı nasıl güven ve sevgi duyabilirim ki?
İnsanlar arası her türlü ilişkide artık bir çıkar arıyorum ve düşüncelerimde de hiç yanılmıyorum. Sevginin arkasında bile çıkar olabilir mi? İnsanlarınkinde mutlaka var. Adam kendi sevgisine, kendi zevkine, kendi maddi-manevi çıkarlarına alet etmek için seviyor. Yani sıfır beklentiyle seven kimse yok. Etinden, sütünden faydalanacak illa ki.
Balıklar da bir hayvan ama onlar insanlar tarafından öldürülmüş ve ölmüş ziyan olacak balıklarla etçil olan hayvanlar adına doğanın dengesine katkı sağlamak da denilebilir bir anlamda benimkine. Ama daha çok evcilleştirdiğimiz hayvanlara karşı sorumluluk duygusu benim ki Yoksa sevgim için hayvanları doğalarından kopartıp sevgime alet etmek ve onları bağımlı hale getirmek değil. İnsanların hayvanlardan fayda sağlamak amacıyla başlattıkları sistemin uzantısını bir anda değiştiremeyceğime göre, üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum insanlık adına.
Travesti bir arkadaşım benim bütün herkese, her şeye karşı iyi olmaya çalışmamı samimi bulmadığını söylemişti. Olamazmış böyle bir şey. Şimdi inanıyor ama samimiyetime. Oysa ben bunu iyilik olsun diye yapmıyorum ki. Öyle olması gerektiğine inandığım için yapıyorum. Çünkü yapıma uygun bir şekilde duyarlı olursam öyle kendimi gerçekleştirebiliyorum. Yoksa kendimi kötü hissedip, ne kendime, ne çevreme bir faydam olmuyor duyarsız olursam. Ben iyilik yapmıyorum, insanlığa uygun davranarak insan olmaya çalışıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder