26 Kasım 2012 Pazartesi

Benim Cinsel Kimliğimi Kategorize Etmeyin!

O kadar sinirleniyorum ki zaman-zaman eşcinsellik hakkında konuşulanlara, konuşanlara. Cahil-cahil herkes kendi maddi-manevi çıkarına uygun zevzekleniyor. Sen kim oluyorsun, siz kim oluyorsunuz da eşcinseller üzerinde fikir yürütüyorsunuz, kararlar alıyorsunuz idamlara kadar varan? Eşcinsellik hastalıkmış, eşcinseller sapıkmış falan, filan. Bunu söyleyenler de kim? Heteroseksistler diyeceğim ama herkesin anlayacağı dilde erkekliğin üstünlüğüne inanmış beyinsizler. Hakaret mi oluyor şimdi bu? Hayır. İnsanlar arasında eşitliğe inanmayan, insanları cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine göre kategorize edip ayrımcılık yapanlar beyinsizdirler. Birazcık aklı olan nasıl kendi kimliğini diğerlerinkinden üstün görür. Elinde delili mi var, ispatı mı var üstünlüğünün? Bana hiç kimse de manevi değerlere, geleneklere sığınarak, arkasını dayayarak ahkam kesmesin. Ben o geleneklerin, manevi değerlerin hiçbirine inanmıyorum çünkü. Beni reddeden maneviyat ve geleneksel değerlere inanmam için aptal olmam gerekir ki, yalakalık mahiyetinde rol gereği bile olsa, sistemin istediği gibi iki yüzlü sahtekar aptallardan olamam.

Anlayacak veya anlamak isteyecek kimse olmayınca da, söylenecek çok şey olup, insan nereden gireceğini, hangi konudan bahsedeceği konusunda karar veremiyor. Çünkü eşcinselliğe dair olumlu yaklaşılan ve bu konuda halledilmiş bir şey ve taraf yok ki. Heteroseksizm tarafı zaten sorunlu da, eşcinsel tatrafı da sorunlu olmak için çaba sarf ediyor. Eşcinsellerin bütün hakları gasp edilmiş ama eşcinseller hala daha sus-pus oldukları yetmiyormuş gibi, eşcinsellik konusunda heteroseksizmi baz alan yaklaşımlar içersindeler.

En çok da eşcinselliğin feminenlik olmadığını savunan eşcinsellere illet oluyorum. Eşcinselliği feminenlik veya maskülenlikle bağdaştırılmasını veya bu noktaya indirgenmesini, sanki gerçek sorun eşcinselliğe yapılan ayrımcılık değil de buymuş gibi, bu noktadan-feminenlik, maskülenlik üzerinden çözüm yolu bulmaya çalışılmasını saçma-sapan buluyorum. Peki eşcinselleri cinsel yönelimleri dışında erkeklik ve kadınlığa uyarlamaya, hapsetmeye, tektipleştirmeye çalışan içselleşmiş homofobiden muzdarip eşcinsellere ne demeli! Belki feminen eşcinseller de toplumsal cinsiyete özeniyor olabilir ama eşcinsellerin biyolojik-bedensel cinsiyetlerine öğretildiği üzere toplumsal cinsiyet kimliğini giydirmeleri asıl sorun. Evet, eşcinsellerin egemen cinsiyetin belirlediği kalıplara göre bedenlerine uygun toplumsal cinsiyet kimliğini benimsemeleri de eşcinsellerin kendileriyle barışamamalarının sebep olduğu mecburi bir seçimdir. Eşcinseller cinsel kimlikleriyle barışamadıkları gibi toplumsal cinsiyetin baskınlığından dolayı, cinsiyet kimliklerinin de ayırdına varamıyorlar. Görüntü erkek mi erkek, kadın mı kadın! E bu erkeklik ve kadınlık diye düşünülüyor, eşcinseller de buna inanıyorlar. Acaba kendilerini gerçekten ne hissediyorlar? Heteroseksizmin baskısından dolayı dış görünümün öneminin içe doğru bir yansıması olabilir mi bu erkeklik veya kadınlık denilen şey? Çünkü heteroseksist toplumlarda içten dışa doğru değil, dıştan içe doğru bir kimlik oluşturma durumu söz konusu.

Ben de inanıyorum cinsel yönelimin cinsiyet kimliğinden bağımsız olduğuna ve cinsiyet kimliği erkek veya kadın olan eşcinseller de vardır, özellikle toplumsal yargının belirlediği gibi her eşcinsel feminen değildir ve kendini kadın gibi hissetmeyebilir. Zaten kadın gibi hisseden erkekler veya erkek gibi hisseden kadın cinsiyet bedenliler transseksüel sınıfına girmiyor mu? Konuyu erkek eşcinselliği üzerinden ele alıyorum erkek bir eşcinsel olarak ama kadın eşcinseller için de aynı durum geçerli. Ammaa... Acaba erkek veya kadın olduğunu iddia eden geylerimiz, lezbiyenlerimiz ne kadar erkek veya kadınlar? Hiç mi içlerinde karşı cinsin cinsiyet kimliğini hissetmiyorlar? Ben inanıyorum ki, eşcinselliği transseksüellikten tam anlamıyla bağımsız düşünemeyiz. Çünkü seviyeleri farklı olmak üzere her eşcinsel içinde her iki cinsiyet kimliğini de barındırabilir. Uç boyutlarda bedensel cinsiyetlerine ters cinsiyet kimliği barındıranlar transseksüel oluyor ama bir de arada kalanlar var, cinsiyet kimliklerini eşit seviyede veya farklı seviyede barındıranlar var. Bunlar kendilerini nasıl hissediyorlar acaba cinsiyet kimliği olarak? Bence bunların cinsiyet kimliklerini heteroseksist sistem ve baskısı belirliyor, erkek veya kadın oluyorlar, olmaya çalışıyorlar, olduklarını zannediyorlar. Bu duruma paralel olarak da cinsel yönelimleri geri planda kalıyor, gizli olmak zorunda kalıyor, hatta önemli olmaktan çıkıyor. Kendilerini temsil eden kimlikleri, toplumsal cinsiyet kimliği ve bu kimliğin baskısıyla oluşan şaibeli cinsiyet kimlikleri oluyor. Toplumsal cinsiyet anlamında eşcinselliklerinin de cinsiyet kimliklerini etkilediklerine kesinlikle inanmıyor bu tarz eşcinseller. Eşcinselliğiyle barışan eşcinseller feminen eşcinselliğe karşı çıkıyorlar, barışamayanlar da zaten eşcinsel olmadıklarını iddia ediyorlar. Çünkü yarım-yamalak aktif olarak tatmin ettikleri eş-cinsellikleri onlar için bir değişiklik, bir fantezi den ibaret. Feminen olanlarsa gene toplumsal cinsiyetin etkisinde kalıp transseksüelliği benimsiyorlar. Ben bariz cinsiyet kimliğine de inanmıyorum ama LGBT'ler heteroseksizmin dışında kalmamak için kendi kendilerini kategorileşitiryorlar gibime de geliyor.

Kendimden örnekle bu durumu açmak istiyorum. Ben cinsel yönelim olarak eşcinselim. Toplumsal anlamda kadın olmak istiyor muyum? Hayır. Feminen olmak istiyor muyım? Hayır ama ben istesem de, istemesem de bariz olmasa da içimden gelen ve anlaşılan bir feminenlik var. Bunun altını çizme çabasına ihtiyaç duymuyorum yalnız. Çünkü bir yere ait olma gibi bir gayem ve kaygım yok. Açık eşcinsel olduğum için de erkekleşmeye, erkek görünmeye de ihtiyaç hissetmediğim gibi, öyle bir çabaya girince kendimden çok utanıyorum. Yakıştıramıyorum kendime bana çok yapay gelen toplumsal erkekliği veya kadınlığı. Kendini erkek hissedenlerin bile erkeklik konusunda rol yaptığına inanıyorum. Çünkü maçoluk bana göre doğanın yapısına da aykırı. Kendilerini erkek olarak tanımlayanların sokakta yürüyüşü değişiyor, asker gibi oluyorsa, kalçalar kasılıp kanatlar kabarıyorsa, burada bir erkeklik rolü söz konusudur. Dışarıda kabaran erkekle, evdeki yumuşak erkek arasında çok fark var. Hangisi gerçektir sizce? Kimsenin görmediği evdeki doğal haldeki erkek mi, erkek egemen bir toplumda erkeklikten ödün verilmemesine inanıldığı için dışarıdaki, toplum içindeki erkek mi? Bütün bunları göz önünde bulundurduğumda ben kendimi ne erkek, ne de kadın hissediyorum. Cinsel yönelimim bedensel olan erkeklere karşı olduğu için tam anlamıyla eşcinselim ama kendimi ne erkek, ne de kadın gibi hissediyorum cinsiyet kimliği olarak. Her ikisini de hissediyorum desem erkeklik ne demek, kadınlık ne demek onu da tam tarif edemiyorum ki. Bütün bu tanımsızlığa rağmen üçüncü cinsliği de asla kabul etmiyorum. Bende sorun yok, kendilerini bir sınıfa dahil etme çabası içersinde olanlarda var. Ben bir insanım ve belli bir sınıfa ait olmadan, içimden geldiği gibi yaşamak istiyorum. Yani erkeklik ve kadınlıkla ilgili bir derdim yok. Kimsenin de beni kategorize edip yargılama hakkı yok. Eğer ben eşcinselliğimin altını çiziyorsam, haklarım için mücadele ediyorsam, heteroseksizmin benim eşcinselliğimin altını çizmesi ve beni hedef göstermesi, bana ayrımcılık yapmasından dolayı. Eşcinsellere ayrımcılık yapılmadığını söyleyenlerse çenelerini kapatsınlar!

Gelelim en önemli konuya. Bizim hakkımızda konuşma hakkını bulanlar, bizim kendimiz hakkımızda konuşmamamızdan veya konuşmak istemeyişimizden cesaret bulabilirler ama asıl cesareti, eşcinsellerin yalan-yanlış beyanlara sessiz kalmalarından, hatta heteroseksizmin istediği gibi olarak, olmaya çalışarak, mesela toplumsal cinsiyete inanarak, toplumsal cinsiyete uygun davranarak, heteroseksizimin önyargılarını pekiştirmemizden cesaret buluyorlar. Tabi bu pekiştirmeyi sadece bedensel cinsiyetini toplumsal cinsiyete uygun cinsiyet kimliğine dönüştürenler değil, cinsel edimlerine göre toplumsal cinsiyet rollerini benimseyenlerde dahil. Daha anlaşılır söylemek gerekirse, eşcinselliğin feminenlik olmadığını savunanlar ve feminenliğiyle eşcinselliğinin altını çizenler. Bana ikisi de rol geliyor bunların.

Heteroseksizmi def etmediğimiz sürece de, kendimizi doğru tanımlayamayız ve kategorize olmaktan, dolayısıyla yanlış anlaşılmaktan kurtulamayız.

Bastırılan kimlik pörtlermiş. Şu anda eşcinsel olarak haklarım gasp edildiği ve ayrımcılığa maruz kaldığım için, tek kategorim cinsel yönelimim, eşcinselliğim. Eşcinsellik kabul edilip özgürlüğüme kavuşunca, onun kategorisinden de çıkacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder