16 Kasım 2012 Cuma

"Bir çay içebilir miyiz?"

Eşcinsel Olmadığını Söyleyen Birisi Bir Eşcinselle Neden Temas Kuarar ki?

Eşcinsel olmadığını iddia eden birisi, bir eşcinselle neden kontak kurar ki? Eşcinsellik bir sorunsa, bu sorunun baş ve tek sebebi eşcinsellikle barışamamaktır. Buna eşcinsellerin kendisi de dahil, eşcinselliği kabul etmeyenler de. Ben eşcinselliğin cinsel ihtiyaçtan ve boşta bulunmaktan kaynaklanan bir deneme olduğunu çocukça bir bahane olarak görüyorum, öyle de ama. İnsan yapısında olmayan bir şeyle iyi veya kötü bir şekilde neden alakadar olsun ki? Bir de eşcinsellik denilen yönelim kimseye zararlı olmadığı gibi insanların kendilerini gerçekleştirmesini sağlayan temel yapısıysa.

Kendisiyle, cinsel yönelimiyle barışamamış, kendisini eşcinsel olarak kabul etmeyenlere bir örnek vermek istiyorum. Herhangi bir şekilde bana ulaşıyor telefonla. Numaramı bir arkadaştan aldığını söylüyor. Açık bir eşcinsel olarak bana ulaşmak çok kolay zaten.Ya internetten alacaklar numaramı, ya da beni tanıdıklardan.

(Burada paragraflık bir parantez açmak istiyorum. Gizli eşcinseller hep eşcinselliklerinin öğrenileceğinden ve rahatsız edileceğinden korkarlar. Haklıdırlar da. Çünkü onlar kendi kimliklerinden utandıkları ve kimliklerini kendileri de kabul etmedikleri için şantaja zemin hazırlarlar, açık kart çıkartırlar. Yani korkan korkutulur kısaca. Ama deneyimlerim sonucu şunu öğrendim. Açık bir eşcinsele bakıyorlar, gülüyorlar, arkasından konuşuyorlar ama yaklaşamıyorlar. Çünkü açık bir eşcinsele bulaşırlarsa neyle karşılaşacakları belli olmaz ve adları çıkabilir. Erkek bir toplumda da adın çıkacağına canın çıksın! Açık eşcinsellere zarar verenler genellikle onlarla temas kurup, tanıyarak yüz bulanlar. Gizli olup öğrenileceğim korkusunun baskısı belki her türlü saldırıdan daha ağır ve kaldırılamayacak bir yük, eziyet ayrı mesele ama kapalı olmanın getirdiği saldırı açık eşcinsellerinkinden daha fazla oluyor. Çünkü korkanın her türlü muameleye maruz kalma durumu söz konusu. Çünkü tepki verememenin saldırıya verdiği cesaret söz konusu. Tepki verse deşifre olacak. Deşifre olmaktan korkmasa zaten açık eşcinsel olur ve baskılara, saldırılara ve ayrımcılıklara hiç maruz kalmaz.)

Her neyse nasıl yardımcı olabileceğimi soruyorum. Erkek geçinenlerin erkeklikleri de miklerinin ucundadır ya. Hemen kaç posta atacağından başlıyor diyaloğa. Oysa o postaların mesafeleri o kadar kısa ki, 3 saniyelik, 5 saniyelik ve devamı yani dedikleri gibi 2.si, 3.sü asla yok. Zaten üstüste orgazm canlı doğasına aykırı bir durum veya anormallik olarak düşünüyorum. Erkeklik denemesi de heteroseksizmin güç gösterisinden başka bir şey değil. N'oluyo' yani çok boşalınca? Ödül mü veriyorlar? Saatte beş kere boşalsan ve rekorlar kitabına girsen ne olacak? Para mı verecekler, madalya mı takacaklar? Erkeklik gururun okşanacak değil mi? E sen de haklısın. Çünkü cinsel olarak ne kadar güçlüysen, o kadar götünü kaldıran bir ortam var.

Bugün görüşemeyeceğini söylüyor. Yarın olunca  da bana homofobiklik taslıyor. "Ben seni öylesine aramıştım. Bırak sen bu işleri. Adam olan adam dötünü mü miktirir?" diyor. "Peki adamlık mı önemli, insanlık mı?" diyorum. "İnsan olan insan demek istiyorum zaten" diyor. Yani insanlık bile erkeklik demek oluyor. Erkeklik değerleriyle ölçülüyor insanlık. "Ben ama memnunum eşcinselliğimden" diyorum. Ben onun homofobisine tepki vermeyince amacı konusunda tekrar yumuşuyor. Amacı kendi cinsiyle beraber olmak tabi.

Daha sonra tekrar arıyor. "Seninle bir çay içebilir miyiz?" diyor. Kendimi birden Kesra Terol'un programında gibi hissediyorum . Gerçi o programda çay teklifi alanlar talepte bulunanlar oluyor ama... Ben de "Benim çay içmeye vaktim yok. Ayrıca bence sen bu işleri bırak!" diyorum. "Neden?" diyor. Çünkü sen ne olduğun ve ne yapmak istediğin konusunda kendinden emin değilsin. Kendini keşfet, kendinle barış, ondan sonra yakın temasta bulun. Sonra pişman olabilirsin. Sonrasında da bu hem sana, hem de karşındakine zarar olarak yansır" diyorum. "Haklısın" diyip telefonu kapatıyor.

Güya bunlar cinsel yönelim olarak erkek yani heteroseksüel. Eşcinseller bile kendileriyle aktif olarak beraber olanları eşcinsel olarak görmeyip erkek sınıfına sokuyorlarsa, eşcinselliği sadece pasif ilişki olarak tanımlıyorlarsa, bu konuda daha fazla söylenecek bir şey de yok aslında. İnsan kendini yanlış tanımlamak konusunda ısrar ediyorsa, doğru tanımlama konusundaki çaba da yersiz ve anlamsız olabiliyor.

Denizli Gay LBT blog sayfamı açalı neredeyse 4 yıl oldu. Zaman zaman geriye dönüşler alıyorum. Açıklığımdan ve mücadelemden dolayı tebrik edenler de oluyor, sadece arkadaş edinmek amacıyla ne yapacağını soranlar da oluyor. Bazı siteler beni örgüt statüsünde görüyor. "Denizli de eşcinsel örgüt var mı?" diye soranlar da oluyor. Beni tanıyan bilinçsiz eşcinsellere göre de sanki ben başka bir dünyanın insanıymışım ve de yaptıklarım sadece bana mahsus bir şeymiş gibi "Halil'in LGBT'si" diyorlar daha LGBT'nin ne demek olduğunu bilmedikleri için telaffuz bile edemeyerek. Okumak, yazmak ve paylaşmak dışında bir faaliyetim olamıyor ama öyle veya böyle bir farkındalık yarattığıma inanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder