Bugün gazetelerin birinde Arabesk müzike ilgili bir bir yazı okudum. Orada arabeskin kötü olmadıığından da bahsediliyordu. Ben de alttaki paragrafı yorum olarak gönderdim.
Arabesk insanı karamsarlığa iter ama içinde yaşanılan kültürde bu karamsar hava en derininden içselleştirldiği için herkes bu karamsarlığı normal karşılar. Arabesk kötüdür. Çünkü insanların nasıl hüzünleneceğini bilmediği, karamsarlığın en alasından dip yaptığı bir ortamda, insanlarda hayata karşı umut ışığını kısmaktadır. Bu durum sadece müzikte değil, tüm Doğu kültürlerinin unsurlarında mevcuttur.
İnsanı düze çıkaran da psikolojisidir, dibe batırıp içinden çıkılamaz hale getiren de. Arabeski savunanlar kendileri de arabeskliştikleri için neyi savunduklarının farkında mı değiller, yoksa laf fantezisi mi yapıyorlar? Keşke alaturka müziğe kısıtlama hala devam etseydi de müziğimiz ve insanlarımız bir nebze olsun bozuk psikolojiden kurtulabilme imkanına sahip olsalardı. Karamsarlık bozuk psikolojidir çünkü.
Sonra da kendi bloğumda biraz açtım durumu;
Arabesk bence kötüdür, hem de yasaklanması gerekecek kadar kötüdür. Çünkü benim psikolojimi bozmaktadır, gereksiz derece de karamsarlığa itmektedir ve hayata karşı umut ışığımı gölgelemektedir eğer dinlersem. Zaten dinleyemiyorum. Çünkü beni sarıp-sarmalayıp çukuruna çekmek yerine bende iticilik yaratıyor, çünkü benim hayata umut dolu bakış açıma çok ters geliyor.
Gerçekten hüzünlenmek, isyan etmek en derininden karamsar bir şekilde ve insanın kendine zarar verecek şekilde mi olmalıdır? Tabi sosyokültürel açısından da bakmak gerekir olaya. İçinde yaşadığımız kültür Doğu kültürünün unsurlarını barındırıyorsa, sanatına, müziğine, her türlü kendini gerçekleştirme aracına da karamsar bir şekilde yansıyacaktır.
Hüzün bence insana zarar verecek şekilde yansımamalıdır, isyan kendimize ve çevremize zarar verecek şekilde olmamalıdır. Acıya da, haksızlıklara da tepki verirken daha makul ve mantıklı olunması gerektiğine inanıyorum. Tabi içinde yaşadığımız ortamda olaylara yüzeysel bakılınca, ifade şekillerinin kolaycılığı doğrultusunda melankolik, karamsar ve dramatik haller daha etkileyici olabiliyor. Aslında burada insanlar kendilerinden vazgeçip bir anlamda rol yapıyor diyebilir miyiz bu ağır melankolik ve arabesk hallerle? Doğu kültürleri gerçekten doğallığını yitirmiş yaşamların dramatize edilerek rağbet gördüğü birer tiyatro oyunu gibi.
Zamanında alaturkalık yasaklandıysa bunun arkasında art niyet aranmamalıdır. Hep seviyeyi biraz yukarıya çekerek çağdaşlaşma hedeflenmiştir bu müdahaleyle. Ama ne yazık ki gericiliğin kuvvetli bulaşıcı virütüklüğünden müziğimiz de payını almıştır. Günümüzde 70'lerde ve 80'lerin ortalarına kadar yapılan müziğe ilginin sebebini sadece nostaljiye bağlamak doğru değildir. O dönem müziğin alt yapısında Batı tarzında olduğu için yıllara yenilmemektedir. Arabesk tarzındaki şarkılar niye hiç nostalji olmuyor düşündünüz mü? Çünkü müzikalite olarak fazla bir şey barındırmamaktadır yapısında. Sözler ve ağdalı kemanlar daha ön plandadır. Sakın bazılarının yaptığı melodisi güçlü şarkılarla eleştirdiklerim karıştırılmasın ama o dönem iyi iş yapan ve arabeskçi olarak anılan isimlerin müzikal alt yapısı da berbat ne yazık ki. Günümüz Pop ve Rock'çıları da gizli arabesk yapıyor olabilirler ama en azından ağdalı bir şekilde bayağılaştırmıyorlar işi.
Arabesk müziğe sadece müzikal açıdan bakıp, bunalıma girmeyenler de olabilir ama zamanla dibe çekildiğinin farkına varılamayabilir. Çünkü kültürümüzin en temel unsurlarıdır melankoli, yas ve isyan. Buna bir de takıntıyı eklediniz mi işin içinden hiç çıkılmaz.
Ben şuna inanıyorum. İnsanların düşünce özgürlüğü vardır ama olayın sosyolojik boyutundan önce psikolojik boyutu gözönünde bulundurulmadan kesin tespitler yapılarak, olumsuz bakış açısı beslenmemelidir. Sen arabeskten keyif alabilirsin, hatta ben de keyif alarak gizli bir arabeskçi olabilirim ama bir şeyin iyi halleri ispat edilmeden doğru veya yanlış açıklaması yapılmamalıdır. Şimdi "Arabesk kötü değildir" diyen bir müzik yazarını ben müzikal açıdan kısır bulurum.
Bir arkadaşım da Opera'yı, Klasik Müziği, Rock'ı, Blues'u, Caz'ı dinleyenleri hep özenti buluyor. Bir insan ne kadar özenti bir şekilde Batı müziğini dinleyebilir ki? Hiç mi yakalanmaz gerçek dinlediği müziği dinlerken özenti olsa. Öyle yapanlar çok olabilir ama yapmayanlar da vardır. Bu durumu ben, melankoliye saplanıp kalıp içinden çıkmak istememek ve o çamurun içinde olmayanlara bir hazımsızlık halidir diye düşünüyorum.
Batı tarzlarının da melankolisi, hüznü, karamsarlığı, isyanı vardır ve insanlar bu tarzlarla kendilerini tatmin etmektedir ama dibe inmek için değil yukarıya çıkak için. En azından Batı'nın melankolisi, karamsarlığı bana mantıklı ve asilce geliyor. Özenti olsa bile güzel bir özenti. Özenti bulanlar biraz Operanın, Klasik Müziğin, Rock'ın, Blues'un, Cazın karamsarlığını çözmeye çalışırsa, kendilerine daha objektif bakabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder