11 Nisan 2012 Çarşamba

Eşcinselleri Çaresiz Bırakan En Büyük İki Toplumsal Engel; İşsizlik ve Din

Bazı eşcinseller hiç değişmiyorlar ve eşcinsellerin çoğunluğunu da o bazı eşcinseller oluşturuyor ülkemizde. Gizli eşcinsellerden bahsediyorum. Ne kadar eşcinselliklerinin bilincinde olsalar da, ne kadar eşcinselliklerinin bilinmeleri çok umurlarında değilmiş gibi görünse de, dışarıya karşı tedirginlikleri gözlerinden okunuyor, davranışlarından belli oluyor. "Belli olmuyor değil mi eşcinselliğim" diye sormaları bileri yaşadıkları korkuların bir göstergesi.

Bir eşcinsel olarak işsiz kalmanın ne demek  olduğunu çok iyi bildiğim için, eşcinsellerin çalışma hayatlarında cinsel yönelimlerini saklamalarını normal karşılıyorum. Çünkü ekonomik özgürlük eşcinsellerin hayattaki en büyük kurtarıcıları. Bu sayede aileden bağımsızlıklarını kazanabildikleri gibi, ekonomik özgürlüğünü kazanmış bir çocuğa ailenin baskısı da bir noktaya kadar oluyor.

Eşcinselliğini direkt, hiçbir sebep olmadan açıklayan eşcinsel genellikle fazla olmadığı için, cinsel ilişki anında basılarak veya dedikodusu yapıldığı için veya toplumsal erkeklik görevlerini yerine getirmediği veya feminen davranışlarından dolayı eşcinselliğini öğrenen aileler, önce döverek vaz geçirmeye çalışıyorlar çocuklarını, olmadı doktora götürüyorlar, olmadı hacıya-hocaya götürüyorlar. Eğer eşcinsel eşcinselliğinin bilincindeyse psikoloğun gözü korkuyor. Çünkü eşcinselliğin hastalık olmadığını bilen psikologlarımız-psikiyatrlarımız, bilinçsiz eşcinsellerden maddi olarak fırsattan istifade edebilecekleri zaman hastalık diyorlar eşcinselliğe. Ailenin eşcinselliği topluma karşı halledilmesi gereken bir sorun olarak görmesine rağmen, eşcinselin eşcinsellikle ilgili bir sorununun olmadığını gören uzmanlar, "Benim yapabileceğim bir şey yok" demek zorunda kaldıkları için, aile de pes etmek zorunda kalıyor doktor "yapabileceğim bir şey yok" diyince.

Ne çıkarcı bir dünyada yaşıyoruz değil mi? Para için insanların, mesela eşcinsellerin hayatlarıyla bile oynanabiliyor. Ama çıkar zincirinin halkalarından biri bile koptuğu zaman, eşcinsellik kabul edilmese bile en azında müdahalenin şiddeti azalıyor. Oysa heteroseksist sistem, özellikler Devlet ve birimleri eşcinselliği nefrete hedef gösterip ayrımcılığa sebep olmasa, toplumun en küçük birimi aileye kadar kimse eşcinsellikle uğraşamayacak, kimse eşcinselliğe karşı fırsatçılık yapamayacak. Ama bu homofobik zincirin halkasını ilk koparacak olan eşcinsellerden başkası değil.

Eşcinsellerin ailelerine, çevrelerine ve toplumun neredeyse geneline karşı eşcinselliklerini direkt açıklamadıkları sürece o kadar da çok baskı altında hissetmeyebiliyorlar kendilerini, en azından bir şekilde gerçekleştiriyorlar kendilerini gizli-saklı da olsa. Hiç olmadı çekip gidebiliyorlar içinde bulundukları çevreden ama bir konuda hep kaygıları oluyor. Eşcinsellerin topluma karşı ellerini-ayaklarını bağlayan, onları çaresiz bırakan en büyük engel çalışma hayatında işsiz kalmak. Heteroseksist bir toplumda kimse açık eşcinsele iş vermeyeceği için, eşcinseller her yerde herkese eşcinselliklerini açıklasalar bile, çalışma hayatlarında gizlemek zorunda kalıyorlar. Çünkü çalışmadan hayatlarını idame ettiremeyecekleri için, aile başta olmak üzere bağlı kalacakları birimler daha da fazlalaşacaktır işisizlik yüzünden. Evliliklerini bile bahanelerle erteleyebiliyorlar veya herkese herşeyi anlatıp bulundukları çevreden uzaklaşabiliyorlar ama işsiz ve parasız kalınca hiçbir şey yapamıyorlar. En fazla seks işçisi oluyorlar, o da onların daha fazla ahlaksız olarak görülmesine, daha fazla ayrımcılığa sebep oluyor.

Eşcinsellerin işsiz kalma korkusundan başka en büyük problemleri din ne yazık ki. Çünkü dinler eşcinselliği kabul etmiyor. Eşcinsellikle din arasında çelişki, çatışma, tereddüt ve kendini gerçekleştirmelerden dolayı pişmanlık yaşamayan, din sebebiyle içselleştirilmiş homofobinin etkisine maruz kalmayan eşcinseller de var ama pişmanlık yaşayanlar da(ha) çok. Eşcinselliklerini yaşamadan yapamayacaklarını biliyorlar ama yaşadıktan sonra pişman olmadan da edemiyorlar. En kötüsü de bu durumu çözmek istemiyorlar. Çözemiyorlar çünkü. Çözümün tek yolu birinden birine vaz geçilmesi. Çünkü ikisi bira arada olmuyor: Dine göre eşcinsellik günah, eşcinsellik de insan yapısının vazgeçilmez bir gerçeği. Ya günahkar olacaksın, ya da kendini yaşamayacaksın. Tercih yapamadıkları için de hem eşcinselliklerini yaşıyorlar, hem günaha giriyorlar. Sonra da pişmanlık yaşayıp çıkmazın içinde debeleniyorlar.

Eşcinsellerin ekonomik özgürlüklerine karşı yasal güvenceleri olsa, din de eşcinselliği günah saymasa eşcinsellerin kendilerine-eşcinselliklerine olan inanç ve güvenlerinin daha kolay yerine geleceğine inanıyorum ben. Heteroseksist sistemin en önemli halkasını oluşturan eşcinsellerin homofobik zincirden çıkmaları, eşcinseliğe karşı nefreti ve ayrımcılığı domino etkisiyle yerle bir edecektir.

Devletin, heteroseksist sistemi özellikle eş-cinselliğe karşı korumak için din gibi, ahlak gibi, toplumsal veya geleneksel yaşam gibi gerekçelerle baskıya dayalı ayrımcılık yapması, eşcinselleri içinden çıkamayacakları bir çıkmaza sokuyor ve bağımsızlıklarını kendilerine karşı bile kazanmalarına engel oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder