Geçen gün 50'li yaşlardaki evli bir eşcinsel arkadaşım dedi ki, "Bu yaşıma kadar karımdan başka bir kadınla beraber olmadıysam, başka bir kadına ilgi duymadıysam, eşcinselliğimin bundan daha büyük göstergesi olamaz" dedi.
Bu durum eşcinseller için geçerli olabilir ve erkeklerin karılarına olan bağlılıklarının göstergesi sadakat olarak adlandırılabilir ama erkek milliyetçiliğinin tavan yaptığı, evlenmeden önce karşı cinsle milli olmanın bir gelenek haline geldiği, erkekliğin gücünün her türlü skorla ölçüldüğü ve fırsatların değerlendirilmemesinin iktidarsızlığa, erkeğin kaçamağının erkekliğin doğasına verildiği ve aşk olmadıkça seksin affedildiği bir kültürde sadakate kim inanır, kim sadıktır sevdiğine, eşine acaba?
Adam heteroseksüeldir ve de karısını aldatmıyor da olabilir. Bir şey demiyorum. Kendisiyle barışamayan eşcinsellerin dediği gibi herkesi eşcinsel yapma gibi bir derdim de yok ama karısını kendi cinsiyle aldatan eşcinsellerimiz, karılarına ve çevrelerine yemin-billah ederler ya karılarını aldatmadıklarına dair, güler misin-ağlar mısın bu duruma? Bu yalan tabi ki onların çaresizliğinin kendini kandırma ve karşısındakini ikna etme çabasından başka bir şey değildir. Toplumun baskısı yüzünden evlilik mecburiyeti ve kaçamaklarını saklamaya çalışmalarına söyleyecek lafımız olmayabilir ama karılarına yetebildiklerini iddia etmeleri ve buna kendilerini de inandırmaya çalışmaları çok gülünç ve çok zavallıca, hatta çok acımasızca. Çünkü yetmek kelimesinin içini ne kadar doldurabiliyorlar acaba? İlişki demek, sevmek demek, aşk demek sadece cinsel anlamda yetmek demek midir?
Gerçekten erkek gibi olduğun ve karşı cinsle evlendiğin sürece her şeyden yırtabiliyorsun, idareten de olsa yaşayabiliyorsun ama erkek egemen dünyada erkek gibi olmaya ve davranmaya tahammül edemeyenlere oluyor ne oluyorsa; Kadınlara ve karşı cinsle evlenmeyen açık LGBT'lere yani.
Kadınlar ancak cinselliğini tutabildikleri ölçüde var olabiliyorlar. Açık eşcinseller de öyle. Düzeni bozmamak için topluma karışmadıkları ve görünmez oldukları sürece hayatlarını yaşayamadan var olabiliyorlar en fazla.
Eş-cinselliğini her şeyi göze alarak açık bir şekilde yaşayabildikleri ölçüde yaşayanlar ahlaksız oluyor, gizli yaşayan eşcinseller sadık oluyor. Aradaki fark bu. Kimisi suya-sabuna dokunmadan yaşayıp gidiyor, kimisi de kendisi olarak kimliklerinin mücadelesini vererek yaşıyor.
Bir de hiçbir şey yapmadıkları halde eşcinsel mücadeleye inanmıyorlar, yapanları da küçümsüyorlar ya, insanı iyice umutsuzluğa düşürüyorlar. Çünkü kazanmaktan önce kazanılacak, kurtarılmayı bekleyen bir kesimin olması gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder