Erkekliğin yüceltildiği ve erkekliğin penise indirgendiği toplumlarda, eşcinsellerin ereksiyon olamadığı-penislerinin kalkmadığı gibi eşcinselliğe dair önyargılar vardır. Bunun altında erkekliği en kolay, en basit yoldan kurtarma kaygısı yattığı veya erkekliği eşcinsellerden ayırt etme veya bedensel olarak aynı oldukları için onlardan üstün olma veya eşcinsel olarak tanımlanmama veya bastırılmış eşcinsellikten dolayı eşcinsellikten yırtma gibi sebepleri olduğu gibi, eşcinsellerde de heteroseksist yapıyı içselleştirmelerinden dolayı yapıya aykırı olmamak, tepki görmemek veya yapıya yapının istediği şekilde olsa da kendilerini kabul ettirmeye dair kaygı ve amaç vardır.
Ne erkek geçinenlerin eşcinsellerde kalkmış bir penise tahammülü vardır, ne de eşcinsellerde genel olarak doğal yapılarıyla barışma gibi bir durum, kendilerinden utanmama gibi bir durum vardır. Eşcinseller cinsel yönelim gerçekliğiyle yüzleşemedikleri gibi, genetiksel bedensel yapılarıyla da yüzleşmek istemezler. Penislerinden nefret ederler, görmek, hatta dokunmak bile istemezler. Üçleme denilen tabirle penislerini, testislerini bacaklarının arasına sıkıştırarak kendi parçalarına işkence ederler, hadım olmaya çalışırlar kendi kendilerine. Tabi kafada erkekliğe teslimiyet olunca erkekliğe dair bir taraflarının olması, hele bir de bu taraflarının, cinsel yönelimlerini gerçekleştirmesine dair uyaran bir özelliğinin olması, daha da tahammül edilemez hale getiriyor kendilerini.
Ben LGBT'ler kadar biyolojik cinsiyetleriyle barışık olmayan bir kesim görmedim. Kendileriyle barışık olunca erkek egemen toplumun kendilerini hiç kabul etmeyeceğini sanıyorlar. Onların istediği şekilde olurlarsa ortamın daha süt-liman olacağına inanıyorlar. Sonra da toplum için değil, kendileri için toplumsal cinsiyet mahiyetindeki cinsiyet kimliğini tercih ettiklerini savunuyorlar. Çünkü yapılarına uygun olan buymuş. Yani bir anlamda savundukları cinsiyet kimliklerinin, toplumsal cinsiyetle bütünleştirilen biyolojik cinsiyetle aynı olduğunu itiraf ediyorlar.
Başkasını bilemem ama benim toplumsal cinsiyetle, cinsiyet kimliğim ve biyolojik cinsiyetim birbirinden bağımsız çalışıyor. Toplumsal cinsiyet tarafım zaten hiç olmadı. Benim toplumsal cinsiyetim, kendimi nasıl hissediyorsam odur. Biyolojik cinsiyetim de kendimi gerçekleştirdiğim bir araç. Zaten bedensel-biyolojik cinsiyetimi toplumsal cinsiyet algısına göre düzenlersem kendimi sağlıklı bir şekilde gerçekleştiremem ki.
Bedeninin cinsiyet kimliğine uymadığını savunan LGBT'lerin toplumsal olamamak, toplumu kendi orjinal yapılarıyla şekillendirememek gibi bir özürlerinin olduğuna inanıyorum. Toplumsal yaşam kültürü tek doğru olarak var olan bir gerçek değil, egemen güçlerin şekillendirdiği bir geleneksellik, bir tabu, çıkarlara hizmet eden bir sığınma noktasıdır. Egemen yapı bununla da herkesi kendine benzetmeye çalışır. Bu yapıda ben de olacaksam, neden ben de doğal, orjinal yapımla bu yapıyı şekillendirmeyeyim.
"Teslimiyetçilik, kontrol altına alınıp hırpalanmak sadistçe bir zevk mi veriyor acaba bazılarına?" diye de düşünmeden edemiyorum. LGBT'lerin anlayamadığı bir şey var. Egemen yapıya bezemeye çalışarak hak mücadelesi olmaz. Eğer bu heteroseksizme benzemek değil kendin olmaksa, çoğunluğa uymanın queer'likle bir alakası olamaz. Queer'in politikası kendisi gibi olmak isteyen ötekileştirilmişlerin, toplumsal egemen yapıya boyun eğmemek için bir direnme bir politikası değil mi?
Transseksüeller hiç üzerlerine alınmasın. Çünkü toplumsal cinsiyet algısının queer politikasıyla uzaktan yakında alakası olamaz. İster eşcinsel olsun, ister transseksüel olsun, toplumsal cinsiyet politikasını dolaylı da olsa onaylar nitelikteki egemen yapıya benzeme çabaları, kendi olamama hallerinin heteroseksist yapı aracılığıyla kişisel olarak gerçekleştirme çabasıdır. Bunun da, kısa vadeli heteroseksistçe kendini tatmin etmekten başka hiç kimseye hiçbir şekilde faydası olmayacağı gibi, farklı olanlar bile kendilerini reddediyor düşüncesiyle heteroseksist yapıyı cesaretlendireceği için, haklı davaları için mücadele edenlerin de önünde en büyük engel olacaktır.
Herkesin ister düşünsel, ister bedensel yapılarında küçük de olsa farklılıklar vardır ve çevrenin bu yapılar üzerindeki etkileri de kişiden kişiye değişir. Ben kendimi çevrenin etkisinden nasibini en az alanlardan olarak görüyorum. Çünkü elimden geldiğince cinsel yönelimimi, cinsiyet kimliğimi ve bedensel yapımı çevrenin etkilemesine izin vermediğim gibi en zor koşullarda bile doğal yapımdan, toplumsal kimliklere hiçbir zaman prim vermedim vermedim ve olduğum gibi görünerek gerçeğimi hiç saklamadım, saklama ihtiyacı da hissetmedim.
Belki heteroseksistçe algılar yüzünden faydasını bile görmüşümdür bu doğallığımın. Neden mi? Çünkü ben toplumun algıladığı ve tanımladığı şekilde bir eşcinsel olsaydım, aşağılık bir ibne olacaktım. Çünkü toplumu rahatsız etmeyecek şekilde toplumsal bir öteki olursan tamamen zavallı hissediliyorsun. Ama kendim gibi olduğum ölçü de özgüvenimden dolayı her anlamda kendimi koruyabildiğim gibi, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğimin de arkasında durmuş oldum. Toplumsal kimliği reddetmem LGBT'ler de dahil her kesim tarafından belki ayrımcılığa uğramama sebep oluyor ama bu sayede kendim olmamdan-eşcinselliğimden ödün vermeyeceğimi, teslim olmayacağımı da biliyorlar.
Gene nereden mi geldim bu konuya? Bir sağlık haberi ve kendi cinsel sağlığımla ilgili bir durum yüzünden. Belki bedensel bir rahatsızlık, belki de yaşın verdiği bir gerileme yüzünden eskisi gibi güçlü bir ereksiyon ve boşalma yaşayamıyorum. Ha bundan çok mu rahatsızım? Hayır. Bundan sonra cinsel hayatımın bedensel bölümü hiçbir şekilde mümkün olmayacaksa kabullenirim de. Ama tıbbın iyileşmeme bir katkısı olacaksa, kendimi beyinsel olduğu kadar bedensel olarak gerçekleştirme imkanlarından neden faydalanmayayım. Konuyu yazmama sebep olan sadece cinsel işlev aksaklığım olamaz tabii. Bu bir kişisel sorundur ve çözümü de kimseye ilgilendirmez ama bu kişisel problemlerin toplumsal uzantıları var ne yazık ki.
Şimdi toplumun bakış açısına göre eşcinsellik demek arkadan pasif ilişkiye girmek demek oluyor ya, işin yani eşcinselliğin duygusal tarafını hiç hesaba katmıyorum daha, ereksiyon olamıyorsam bir eşcinsel olarak "Cinsel hayatın niye aksamış olsun" veya "Hatta daha iyi olmadı mı?" gibi düşünceler oluşmuştur. Eşcinsellik sadece pasiflik ya! Hatta şimdi daha çok rağbet bile görebilirim! Benimle beraber olacakların "arka" korkusu da kalmaz artık. Çünkü kendi cinsiyle beraber olmak isteyen bazı bastırılmış erkek eşcinsellerin bu "arka" korkusu yüzünden "Senin ki kalkmıyor değil mi?" sorusuyla çok muhatap olmuşluğum vardır. "Kalkıyor" dediğim zaman da "Sen erkeksin o zaman, seninle beraber olmam" diyenler de olmuştur. Konumuz dışı ama tabiki de bu soruyu soranların çoğu erkekliklerinden ödün vermemek için formaliteden sormuşlardır ve arkalarını koruma ihtiyacı hissetmemişlerdir sonrasında genellikle. Bir transseksüel arkadaşım da ailemin eşcinselliğimi kabul etmesini, görüntü olarak kadınsı olmaya çalışmamama bağlar. Çünkü beni sadece aktif olarak biliyormuş ailem ve o yüzden içleri rahatmış. Haklı olabilir.
Konuyu bağlamak gerekirse, bir eşcinsel olarak ben kendimi hiçbir zaman toplumsal cinsiyet algısıyla gerçekleştirmedim ve gerçekleştiremem de. Cinsel yönelimimi biyolojik yapımla örtüşecek veya tatmin edecek şekilde gerçekleştiremediğim nokta da, toplumsal algılara göre cinselliğimi yaşamamın hiçbir anlamı yok. Kendimi cinsel olarak gerçekleştirmemem de cinsel yönelimimin heteroseksizme teslimi anlamına gelmemeli kesinlikle. Çünkü cinsel yönelimimi-eşcinselliğimi gerçekleştirmem ne bedenimin anüsü ve penis bölgesiyle sınırlı, ne de sadece bedenimle sınırlı. Zaten bedenimiz de beynimize göre yönetmemiz gerekmiyor mu? Ama kendi beynimize göre, başka beyinlerden öğrendiğimize göre değil!
Bir eşcinselin penisinin kalkmaması düşünce özgürlüğü hadım edilmiş heteroseksist yapıya uygun olsa da, doğanın çok yönlü yapısına uymayan bir bir cinsel işlev bozukluğudur.
Eşcinsel bir arkadaşım demişti ki, "Senin olduğun gibi eşcinselliği bu toplum kabul etmez." Ona göre de eşcinsellik pasiflik ve kadınsılıktı. Hatta bu arkadaşımın, bir arkadaşının arkadaşına aktif olmaya kalkınca o çocuğun dalga geçilmesine sebep olmuştu. Aktif bir cinselliği ne yazık ki eşcinsellerimiz de kabul edemiyorlar. Erkek geçinen bir başka arkadaşım da beni, "eşcinselim" diye başkalarını kandırmakla suçlamıştı. Çünkü penisin kalkıyorsa erkek-heteroseksüelsindir!
Oysa ben biyolojik erkekliğimi hiç inkar etmedim ki. Sorun gene sanırım biyolojik cinsiyet, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet ve cinsiyet kimliği gibi kimlikleri, tanımları bilmemekten ve birbirinden ayırt edememekten kaynaklanıyor.
Şu anda ereksiyon olamıyorum ve toplumun istediği gibi bir eşcinsel konumunda olabilirim ama beynim-eşcinselliğim hala heteroseksist yapıya karşı dimdik ayakta.
Artık Penisim Kalkmıyor Ama Eşcinselliğim Hala Dimdik!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder