...Ve İçselleşmiş Transfobi
Yönelimlerimiz kadar bedenlerimizle de barışmalıyız artık. Kadının ve erkeğin ister eşcinsel olsun, ister transseksüel penisleri de olabilmeli, vajinaları da. Sorun bedenlerimizde değil, doğru yönlendiremediğimiz ve heteroseksizme teslim ettiğimiz kafalarımızda. Doğanın yapısında her renk ve şekil var çünkü.
İçselleşmiş homofobi gibi, içselleşmiş transfobi sorununun da üzerinde durmalıyız. Çünkü bizim ne olduğumuzun, kim olduğumuzun belirleyicisi organlarımız değil, kendimizi ne hissettiğimizdir ve heteroseksizme ters diye kendimizden nefret etmek yerine, doğanın bize bahşettiklerinden dolayı mutlu olmalıyız.
Buck Angel ailesi tarafından erkek gibi yetiştirilen, cinsiyet kimliğinden dolayı ailesinin dışlamayıp onu biyolojik olarak kadın olmasına rağmen doğal yapısına uygun yani kendini nasıl hissediyorsa öyle yetiştirdiği, ergenlikten sonra vücut değişimi sonucu kimliğiyle barışması 20'li yaşların sonunu bulan film yapımcısı trans bir erkek. Kimliğiyle barışması çok zor olmuş ama yaşadığı bu zorlu süreç onun bedeniyle tam anlamıyla barışmasını da sağlamış ama vajinalı trans bir erkek olmak diğer LGBT bireyler tarafından dışlanmasına sebep olmuş.
İnsanın kendisiyle tam anlamıyla barışabilmesi, kendisine psikolojik ve dışarıya yansımaları açısından heteroseksist bir toplumun ferdi olmaktan daha faydalıdır ama barışamayıp, ayrımcılığına maruz kaldıkları heteroseksist yapıyı derinden içselleştirerek, kendi gurubunda LGBT'lerin bedensel ve ruhsal olarak toplumsal cinsiyete dayalı birbirlerine yaptıkları ayrımcılık kabul edilebilir bir şey. Tamam anlıyoruz, o şekilde öğrenmişler ve öyle olunması gerektiğine şartlanmışlar ama insan birazcık olsun dışlanmışlığın acısıyla toplumsal cinsiyete bu kadar kolay teslim olmaktansa kendi doğal yapısıyla barışması ve en azından birbirine karşı anlayışlı olması daha mantıklı değil midir?
Ne yani şimdi erkeklik organı vajina, kadınlık cinsel organı penis olsaydı bütün trans kadınlar vajina, trans erkekler de penis mi taktırmaya çalışacaklardı? İnsanın kendini tatmin amaçlı tamamlaması bedensel olarak zaten doğal yapısıyla mümkün değil midir? Doğanın yapısında kadınların vajinası olsa da, ben şimdi trans tarafımı sonradan taktırdığım bir vajinayla değil, gene doğuştan olan cinsel organım penisimle tatmin ederim. Biyolojik kadınlıkla ancak heteroseksizmin egemenliğine hizmet eder, toplumsal cinsiyete koşullandırdıklarına malzeme olurum kendimi heteroseksist sisteme yamamaya çalışarak.
Bana da kendi bedenimden vazgeçmek, istediğim bedensel yapıya ve de istediğim kimliğime kavuşmak değil de, heteroseksizm için kendimden vazgeçmek gibi geliyor. Transseksüellerin bedensel değişim çabalarını da, kendilerini heteroseksizme kabul ettirme çabası olarak görüyorum. Eğer bu bir trans kimliğini tamamlama mücadelesiyse, insan doğal yapısından vazgeçerek kendini tamamlayamaz ki? Bedensel yapıya doğal yapı diyorum, çünkü insanın kendini gerçekleştirmesine, içinden geldiği gibi yaşamasına engel değil ki doğuştan bedenlerimiz. Ancak heteroseksizme uymadığı için kendimizden kaçış olabilir bu bedensel transferlik. Haa, "Benim heteroseksist toplumsal çoğunluğa karşı kendim olabilme, içimden geldiği gibi yaşayabilme kapasitem ve cesaretim yok" diyorsanız, ne diyebilirim ki? Kendiniz olmak için mücadele etmeyip, gönüllü bir teslimiyetçilikten dolayı siz de ayrımcılığa maruz kalınca şikayette bulunmayacaksınız bu durumdan o zaman. Keşke heteroseksüel yapının bir parçası olmak için harcadığınız arzunun binde birini kendi yapınızla barışabilmek için harcasaydınız-harcasaydık.
Heteroseksist bir sistemde toplumsal cinsiyet kalıpları içersinde yetiştirilmenin erkek egemen yapıyı içselleştirme gibi dezavantajlarının farkındayım ama onca ayrımcılık ve beraberinde yaşanılan acılar bu dezavantajları avantaja dönüştürme fırsatı olarak değerlendirilemez mi? Acı çektikçe daha bir heteroseksist mi olmamız gerekiyor heteroseksizmin istediği şekilde?
Sahi heteroseksüel yapıya geçiş yapan translar, geçiş yapmayıp doğdukları bedenleriyle trans yaşayanlardan daha mı mutlular? Bugüne kadar tanıdığım translardan duyduğum söz "Siz bizi anlayamazsınız!". Benim onlara söyleyeceğim söz de, "Siz kendiniz anlayabiliyor musunuz, yoksa heteroseksizme yamanmak için kendinizi onların anlayacağı dilden anlatma derdinde misiniz?"
Eğer heteroseksüel çoğunluk sistem translara "Bedensel değişiminizi gerçekleştirirseniz sizleri kabul etmeyiz ama olduğunuz gibi kalırsanız samimiyetiniz ve doğallığınız sayesinde kabul edebiliriz" deme seviyesinde olsaydı, yetiştirilirken de toplumsal anlamda bedensel erkeklik ve kadınlık pompalanmasaydı, gene de doğdukları bedenlerinden kurtulmak isterler miydi?
Bazı translar, "Evet gene bedensel geçiş isterdim" diyecek, bazıları "Böyle bir şey hiçbir zaman olamaz" diyecek, bazıları da "Dediğin gibi olursa bunu o zaman düşünürüz, şu anda şartlar bunu gerektiriyor" diyecek, bazıları da heteroseksizm dışında hiçbir ihtimal üzerinde düşünmeyecek bile.
E yani, hayatı bize nasıl dayatırlarsa öyle yaşarsak, başka olasılıklar üzerinde hiç kafa patlatmazsak, tek doğruyu öğrettikleri ve öğrendiğimiz şekilde sanırız, kendimizle barışamayıp doğal yapımızdan hiç memnun olmayız, başkalarından önce kendimiz kendimizden nefret ederiz, sonra da bize hasta derler, ahlaksız derler, biz de kendimizden kurtulmak için önce dua ederiz, olmayınca da sisteme uymak için ne gerekiyorsa onu yaparız, yani kendimizden vazgeçeriz kısaca, ama "Kendimize kavuştuk" diye kendimizi kandırırız.
Buck Angel Türkiye'deki LGBT'lere ne söylemek istersiniz sorusuna da, "Eğer Türkiye’deki insanlar da yeterli eğitim imkânına sahip olsalardı LGBT bireylere daha anlayışlı yaklaşabilirlerdi." Bu insanlara LGBT'leri de dahil edersek, yani herkes daha eğitimli olsaydı, kabul etmek kadar kabul ettirme çabası da olur, bedenlerimize de işkence yapmamış olurduk belki.
Yönelimlerimiz kadar bedenlerimizle de barışmalıyız artık. Kadının ve erkeğin ister eşcinsel olsun, ister transseksüel penisleri de olabilmeli, vajinaları da. Sorun bedenlerimizde değil, doğru yönlendiremediğimiz ve heteroseksizme teslim ettiğimiz kafalarımızda. Doğanın yapısında her renk ve şekil var çünkü.
İçselleşmiş homofobi gibi, içselleşmiş transfobi sorununun da üzerinde durmalıyız. Çünkü bizim ne olduğumuzun, kim olduğumuzun belirleyicisi organlarımız değil, kendimizi ne hissettiğimizdir ve heteroseksizme ters diye kendimizden nefret etmek yerine, doğanın bize bahşettiklerinden dolayı mutlu olmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder