26 Mart 2012 Pazartesi

Penisli Eşcinseller! (Çüklü İbneler!)

Bu bir kendi içimdeki transfobinin dışa yansıması olmadığı gibi LGBT grubu içindeki ötekinin ötekisi olma politikasına tepki zannedilebilir ama hiçbir değil. Sadece heteroseksizmi içselleştirmiş LGBT'lerin birbirlerini anlayamamalarının deneyimsel paylaşımı.

Görünürde ve yaşam pratiğinde kadın transseksüel ve travestilerin daha ön planda olmasından dolayı erkek transsesküeller de kendilerine yok sayılmak gibi olumsuz bir pay çıkarmasınlar hemen.

Transseksüellik diyince ne yazık ki transseksüellerin de aklına hemen heteroseksist kadınlık ve erkeklik geliyor ve bunu ister zorda kalınca olsun, isterse kendilerini tatmin için günbegün olsun yansıtmakta bir behis görmüyorlar.

Dün yaşadığım bir örneği vermem gerekirse, bir transsesküelin diğer travesti-transseksüeli, bir eşcinsel olarak bana karşı savunurken, "Bir kere ikinizi yanyana koysak, sana erkek derler, ona kadın derler." dedi. Oysa benim bedensel veya toplumsal cinsiyetle ilgili bir kaygım yok ki. Benim türlerle ilgili kaygım bile yok.

Gerçekten transseksüellik bu mudur? Transseksüellik heteroseksist erkeklik ve kadınlık rollerine sahip çıkmak mıdır? Erkek egemen bir kültürde ikinci sınıflığa razı olup, heteroseksizme boyun eğmek midir?

Heteroseksizmin erkeklerini veya kadınlarını cezbetmek için mi transseksüel olunur? Hep bir  karşı tarafa kendini beğendirmek, ona sahip olmak veya sahip olunmak için mi vardır cinsiyet rolleri? Sorsan hepsi kendisi için, cinsiyet kimlikleri için mücadele ederler ama altında hep bir içselleşmiş heteroseksizm yatar? Heteroseksizm başka türlü bir erkeklik ve kadınlık tarif etse, yeni tarif edilen cinsiyet kimlikleri doğru olarak kabul edilip benimsenmeye çalışılmayacak mı? "Doğrusu bu, başka cinsiyet kimlikleri zaten olamaz." diyebilirsiniz. Diyelim ki oldu, yeni kimlik tanımlarının dışında kalmaya, olduğunuz gibi görünmeye cesaretiniz var mı? Bu sefer de yeni tanımlara uymaya çalışacaksınız. Bunun adı kendin olamamak, egemen sisteme doğru veya yanlış olduğuna bakmadan teslim olmaktır.

Kimi transseksüeller toplumsal cinsiyet kalıplarının doğal, normal olduğuna inanıp kendini onunla tamamlamaya çalışırken, kimi transseksüeller de, "Toplum bizi olduğu gibi kabul etse niye değişim zahmetine girelim" diyor. Hangi transseksüellik doğru, hangi kadınlık-erkeklik doğru. Toplumsal cinsiyetle, doğanın cinsiyet kimliklerini ayırt edemiyoruz işte. Çünkü doğanın yapısında biyolojik farklılıkların dışında cinsiyet kalıpları yok. İnsanların içinden nasıl geliyorsa öyle davranma ayrıntıları mevcut ve bu küçücük ayrıntılardır da insanların kimliklerinin belirliyicileri olabilir.

Siz hiç transseksüellerin eşcinselleri "çüklü ibneler" diye tanımladığına, onları toplumsal cinsiyet kalıplarına uymadıkları için aşağıladıklarına, dışladıklarına şahit olmadınız mı? Onlar da toplumsal cinsiyet kalıplarına bedensel ve ruhsal olarak uymayı doğru buluyorlar, onun dışında kalanlar hakkında aynı heteroseksizmin düşündüğü gibi düşünüyorlar. Yoksa insan doğayı, doğal yapıyı niye dışlasın ki?

İnsanların istediği gibi yaşama hakları vardır ama ayrımcılığa maruz kalırken heteroseksizme benzemeyenlere, benzemek istemeyenlere ayrımcılık yapmaları bilinçsizlikten ve samimiyetsizlikten başka ne olabilir?
Bu dünyada erkek veya kadın olmak gibi kaygıları olmayan eşcinsellerin de olduğu bilinmeli artık. İnsan kendini erkek gibi de hissedebilir, kadın gibi de hissedebilir veya her ikisini de hissedebilir veya hiçbirini de hissetmeyebilir ama bunların hiçbirisi insanların kendilerini bir cinsiyete hapsetmesi için geçerli sebep olamaz. Cinsiyete inanmamak ayrımcılık değildir. Olsa olsa olması gereken en eşit noktaya gelmeden de idealize edilmiş sistemlere ait olunmayabileceğini ifade edilebilmesidir. Art niyet aramanın da hiç lüzumu yok.

Kendini egemen sisteme onların istediği şekilde kabul ettirmek bir varoluş şekli değil, boyun eğmektir. Heteroseksizmin ve LGBT'lerin çoğunun doğru bulmamasına rağmen ben de şu anda kendime inanmış biri olarak sadece çüklü bir ibne olarak var olabilirim ancak. Çünkü biyolojik cinsiyetim şahsıma münhasır kimliğimi ne yaşamama ne de ifade etmeme bir engel teşkil ediyor. Herkesin resmettiği gibi bir eşcinsel olmak zorunda değilim.

Sadece transseksüeller arasında değil, toplumsal cinsiyete karşı olan eşcinseller arasında bile heteroseksizm hakim. Herkes birbirinin kocası, herkes birbirinin karısı. Herkes arasında bir teslimiyetçilik ve bir sahiplenme var. Tıpkı heteroseksizmde olduğu gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder