16 Eylül 2011 Cuma

"Direnmeyeceksin, Vereceksin!"

En son boğazı kesilen transseksüelin saldırganları yakalanmış. Bu ne büyük cesaret ki suç işledikten sonra bile hiçbir şey olmamış gibi rahat bir şekilde dolaşabiliyorlar. Saldırganların bu kadar kolay yakalanması güvenliğin başarısı mıdır, bir transseksüele saldırmanın cezasının ağır olmayacağından emin olan saldırganların rahatlığından mıdır? Adamlar bir transseksüel bıçaklıyorlar tabi, bir insan değil!

Transseksüeli bıçaklama gerekçeleri de gasp ettikleri kredi kartı, para ve cep telefonunu transseksüelin vermek istememesi değilmiş de, transseksüelin hemşehrileri çıkmasıymış. Bak şu Allah'ın işine! Eşcinsellere saldırı bahanesinin "ilişki teklifi" olduğunu biliyorduk da, hemşehriliğin tahrik bahanesi olduğunu bilmiyorduk. Karılarının, kardeşlerinin, ailelerinin, mahallenin namusunu ve ahlakını korumak bitti de şehirlerin ahlakını korumaya mı sıra geldi? Şimdi o zaman namus bekçisinin biri çıkacak, şehrinin namusunu, ahlakını korumak için bütün hemşehrilerini doğrayacak öyle mi? Peki bu temizleme işi memlekette mi geçerli, yoksa gurbette daha mı bir depreşiyor hemşehrilikten dolayı namus ve ahlak bekçiliği? Sanırım memlekette veya her yerde olunca "ilişki teklif etti" bahanesi kullanılabiliyor da, gurbette "hemşehrilik" saldırı bahanesi ve kurtarıcı oluyor.

Peki ilişki teklifi ve hemşehrilik tahrik unsuruysa, transseksüellerin, eşcinsellerin parasını-pulunu-değerli eşyalarını gasp etmenin bahanesi ne acaba? Bu konuya hiç değinilmiyor nedense. Belki saldırıya maruz kalan translar saldırganların heteroseksizme katkılarından dolayı kampanya dahilinde ve teşekkür mahiyetinde hediye olarak veriyorlardır bıçaklandıktan sonra paralarını, değerli eşyalarını. Neden olmasın. Bütün eşcinsel ve transseksüeller ilişki teklif ettikleri için bıçaklanıyorsa, bıçaklandıktan sonra üste bir de para veriyorlardır, "gasp edildik" diye yalan söylüyorlardır!

Olayı gazetelerde okuyan bir transseksüel diyor ki, "Vereceksin! Tecavüz kaçınılmazsa da vereceksin, gasp söz konusuysa da. Canından daha mı kıymetli!" Tabi ya! Şimdi hastane masraflarıymış, sağlık problemleriymiş derken, işe de çıkamayacak, para da kazanamayacak. Veriverseydi, kaybettikleri sadece verdiklerinden ibaret olacaktı. Vermeyerek kazanacaklarını da kaybettiği için, kaybettikleri katlandı!

Peki nereye kadar verecek eşcinseller, ne zamana kadar verecekler. "Hayır" demeyince, direnmeyince bunun sonu gelir mi? Böyle düşünürsek, kendi başımıza aynı şey gelince, haklılığımızı dillendirmeye yüzümüz olur mu? Bir gün veremeyecek duruma gelince gene ümüğümüzü sıkmayacaklar mı? Ne gereği var bunlara vere-vere, eşcinselleri sağımlık inek gibi alıştırmaya?

Cinsel yönelimi veya cinsiyet kimliğinden dolayı bir insanın saldırıya maruz kalmasının haklı hiç bir gerekçesi ve savunulacak tarafı olamayacağı için, acilen eşcinselleri koruyacak ve saldırganları caydıracak önlemlerin yasalaştırılması, ondan da önce artık eşcinsellerimizin, transseksüellerimizin özellikle mağduriyetlerinden dolayı akıllarını başlarına toplayıp cinsiyetçi yapıya karşı teslimiyetçilikten vaz geçmeleri gerekiyor. "Ailem duyarsa üzülür, bu toplum bizi kabul etmez, polisler ilgilenmezler, yargı daha bizi suçlu bile çıkarabilir" düşüncesiyle eşcinselliğimize, transseksüelliğimize yapılan haksızlıklara ve saldırılara karşı hiçbir şey yapmayıp zorda kalınca bir şeyleri vererek canımızı günlük olarak kurtarırsak değişen bir şey olmaz tabi. Bari direnenleri, hakkını arayan eşcinselleri yanlış bularak, toplumsal yapı ve birimlerinin bizlere karşı olan önyargılarını besleyip kendi kuyumuzu kendimiz derinleştirmeyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder