26 Kasım 2009 Perşembe

Her Mücadele Başarıyla Sonuçlanır mı?

“Annesine “Hepgül’ün bir transeksüel değil de erkek görünümlü bir eşcinsel olmasını ister miydiniz?” diye sordum. “İsterdim ama feminen olmamak koşuluyla” diyor. Ona göre de erkek erkek gibi, kadın da kadın gibi olmalıymış. Ayrıca Hepgül bir transeksüelmiş. Onun bir koca bulup mutlu ailesinin olmasını hayal ediyor.”

Telefonla aradığımda İstanbul’daymış Hepgül. Denizli’ye döner dönmez beni arayacak ve görüşecektik. Hepgül’le görüşme sebebim sadece transeksüel olma yolunda bir travesti olması değil, bütün eşcinsellerin görmek isteyebileceği düzeydeki aile desteğiydi.

Bir yıla yakındır görüşmüyor, transeksüel olma yolundaki çabalarının hangi aşamada olduğunu bilmiyordum. Bildiğim en son düzenli olarak ayda bir psiko-terapi için İstanbul’a gidip geldiği, ailesinin olumsuz tepkilerinin geride kaldığı, tüm maddi giderlerini karşıladıkları, hatta ameliyat masraflarını bile kabul edecek olmalarıydı.

Hepgül 24 yaşında ve resim öğretmenliği bölümü mezunu. Transeksüel olma mücadelesi nedeniyle resim çalışmalarına ara vermiş. Eli resim yapmaya gitmiyormuş artık kafayı taktığı için transeksüelliğe. Zamanının çoğunu internet karşısında genellikle chat yaparak geçiriyormuş.

Denizli’ye döndükten sonra bana geldi. Görsel olarak kadın olma yolunda bayağı yol kat etmiş görüşmeyeli, hatta bir eksiği bile kalmamış ama o çene, burun… revizyondan geçmeye kararlı.

En son terapiye annesiyle gitmiş ve kadın olabilmek için gerekli raporu almış. İşin mahkeme ve operasyon bölümü kalmış sadece. Son terapiye babası da gelecekmiş ama işlerinden dolayı gelememiş.

Bana başka bir misafir geldiği için o gün Hepgül’le fazla konuşamadık. Ertesi gün görüşmeye Hepgüllerin evine gittim. Hepgül’ün ailesi bayağı muhafazakar olmasına rağmen Hepgül’ün sevgilileri de dahil olmak üzere tüm arkadaşlarını evlerine misafir etmesine izin veriyorlar çocuklarının zarar görmemesi için, gözlerinin önünde bulunsun diye.

Hepgül kapıyı modern giyimli bir kadından öte mini etek, göbeğini açıkta bırakan askılı bir bluzla açmıştı ve babası da yanındaydı, sakallı ve tüm hacı haliye, merhabama ‘aleyküm selam’ diyecek muhafazakarlıkla. Hepgül’ün odasına geçtik her zamanki rahatlıkla. Annesi de hoş geldin demek için odaya geldi. Annesiyle daha önceden oturup kalkmışlığımız olduğu için daha rahattık. Annesi de hemşire emeklisi olmasına rağmen başı örtülü namazında niyazında bir kadındı. Konuşmamız boyunca (3–4 saat) annesi bizi baş başa bırakmak istemesine rağmen, benim ısrarımla bizimle kaldı.

Hepgül’ün ailesi de farkındaymış çocuklarının küçüklüğünden beri diğer erkek çocuklarından farklı olduğunu. Ama geçici bir durum diye düşünmüşler hep. Ergenlik çağında da kız gibi davranışlarının değişmediğini görünce bevliyeye kadar gidip “normal” onayını alıp rahatlamışlar. Ama gene değişen bir şey olmayınca Hepgül’le ailesi arasında çatışma dönemi başlamış. Ailesinin durumunu kabullenmesini Hepgül kendi başarısı olarak görüyor. (Her mücadele başarıyla sonuçlanır mı? Kaybedenler mücadele etmeyenler mi?)

Annesi, fedakarlıklarının Hepgül tarafından hafife alınıyormuş gibi, sitemkar bir yüz ifadesiyle, Hepgül’ün babası ve kardeşlerini bu konuda ikna etmek için çok uğraştığını söyleyerek asıl mücadele edenin kendisi olduğunu anlatmak istiyor gibiydi. Annesine “Hepgül’ün bir transeksüel değil de erkek görünümlü bir eşcinsel olmasını ister miydiniz?” diye sordum. “İsterdim ama feminen olmamak koşuluyla” diyor. Ona göre de erkek erkek gibi, kadın da kadın gibi olmalıymış. Ayrıca Hepgül bir transeksüelmiş. Onun bir koca bulup mutlu ailesinin olmasını hayal ediyor. Hepgül’ün iki aylık evlilik gibi nişanlılık dönemi olmuş çocuklu dul bir adamla. Babasının bile ağladığı, gözyaşları içinde uğurlanmış ailesi tarafından koca evine ama geçinemeyip geri dönmüş.

Annesi Hepgül’ün kimseyi beğenmemesinden şikayetçi. Hepgül chat yaparken annesi de bilgisayarın karşısında onun chat’ini takip ederek erkeklere karşı toleranssızlığını eleştiriyor. Yıllardır evli bir kadın olarak erkeklerden mükemmellik beklenemeyeceğini söylüyor. Bir an evvel Hepgül’ü baş göz etmek istiyor. Hepgül’se sevgi ve saygının olduğu bir beraberlik hayal ediyor. Annesine “ Peki, Hepgül evlenip mutlu bir yuvası olunca huzura erebilecek misin?” diyorum. “Tabii ki ama gözüm açık gidecek gene de” diyor.

Hepgül’ün ablası hiç şikayetçi olmamış onun durumundan. Elbiselerini bile ortak kullandıkları dönem olmuş. Abisi baştan çok tepkiliymiş. Transeksüel olmaması için hayat boyu ona bakmaya razı olmuş. Ama Hepgül’deki kararlılığı görünce pes etmek zorunda kalmış. Gelecekte onun iş bulamamasından kaygılanıyor. O yüzden şimdiden emeklilik için sigorta primlerini ödüyor. İş bulamazsa ailesi ona iş bile kurmayı düşünüyormuş. “baban sana nasıl hitap ediyor, kızı gibi görüyor mu?” dedim. Bir örnekle açıkladı. İstanbul’a terapiye giderken mahallede bir tanıdıklarıyla karşılaşmışlar. Tanıdıkları “Nereye gidiyorsunuz hacı amca?” demiş. Babası da “Kızı terminale götürüyorum, İstanbul’a gidecek de” demiş. İstanbul’a annesiyle terapiye gidince kaldıkları arkadaşının evine hırsız girince yaşadığı şoku telefonla ilk babasıyla paylaşacak kadar yakınlar birbirlerine.

Ailenin diğer bireyleriyle de arası çok iyiymiş Hepgül’ün; Yengesiyle, kız yeğeniyle, erkek yeğenleriyle… Küçük olan erkek yeğeni (İlkokul 2. Sınıf) önce “amca” sonra “pardon hala” diyecek kadar işin ayırdında ve muzipliğindeymiş. Aile, küçük çocukların, Hepgül’ün travestiliğinden etkilenip yanlış yönlenecek homofobisinden uzaklaşmış yani. Yıllardır yaşadıkları travestiliğini bilen mahalle ve akraba çevresine karşı da bir çekinceleri kalmamış.

Hepgül okul yaşamından transeksüel yolculuğuna kadar hayatın her biriminde dışlanmalara, aşağılanmalara, tacizlere maruz kalmış ama transeksüel olunca her şeyin biteceğini sanıyor(mu acaba?).
21 Haziran 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder