“Eşcinsellikle ilgili yapılan mücadelede yapılan işin büyüğü küçüğü olmaz. Eşcinsel hakların kazanılabilmesi için önce eşcinsellere cesaret verilip, onların kazanılıp çoğunluk oluşturmak gerekiyor.”
“İçinde bulunduğumuz zaman diliminde de internet eşcinsellerin en kolay iletişim kurabildikleri bir araç ve bu toplumda eşcinseller için de daha rahat açılabilecekleri bir ortam sanal âlem.”
“Kötü niyetli kullanan, eşcinselleri potansiyel kurban olarak görüp tuzak kuran heteroseksüellere karşı dikkatli olmak gerekiyor. Yani eşcinseller değil heterolar kullanıyor kötü amaçlı interneti.”
Blog yazarı Denizli’den Halil Kandok ile “Gayyor” konuştu.
Yazarımız Halil Kandok’un söyleşisini kaosgl.org okurları için yayınlıyoruz.
Gayyor: Halil Kandok, ilk olarak şu soruyla başlamak istiyorum keyifli olacağına inandığım sohbetimize… Blog yazma fikri ilk ne zaman doğdu içinde?
Halil Kandok: Amacım düşüncelerimi yazacağım bir blog değil de eşcinsellikle ilgili paylaşım yapabileceğim, iletişim kurabileceğim bir mecra bulmaktı ve site kurmayı düşünürken ve bunun mücadelesini verirken blogları keşfettim ve bloğu araç ettim buna, bu yılın Şubat ayıydı.
Gayyor: Bu sesini duyurman için iyi bir başlangıç oldu diyebilir miyiz öyleyse?
HK: Sesimi duyurmaktan çok kendisiyle barışamamış eşcinsellerle paylaşım yaşayarak onlara cesaret vermekti amacım, umarım faydalı olabiliyorumdur.
Gayyor: Amacını sunmuşsun ve değerlendirenler de kendi içlerinde bu paylaşımların onlara destek olduğunu anlayabiliyorlardır zaten…
HK: İyi niyetle yapılan her emek manevi olarak uzun vadede de olsa karşılığını bulur ama bilgi toplumu olamamış bizim gibi toplumlarda eşcinsellik eşcinsellerimiz tarafından bile tam anlamıyla bilinmeyince yaptıkların yanlış anlaşılıp ukalalık olarak adlandırılabiliyor.
Gayyor: Bırak ülkemizi dünyada bu böyleyken uzun vadeli anlaşılmak bile bazen hayal olabiliyor. Henüz yeni bir blogger yazarı diyebiliriz senin için… Şu zamana kadar blogun hakkında eleştiriler aldın mı?
HK: Eleştiri almadım ama beğenilerini söyleyip faydalandıklarına dair mailler alınca çok tatmin oluyorum. Aslında blog yazarı diyemeyiz, daha çok ulusal medyadan alıntı yapıyorum ve herkesin anlayabileceği ve faydalanabileceği yazıları seçip, haber atlamamaya çalışıyorum. Bir de görsellikle harmanlayıp samimiyeti güçlendirmeye çalışıyorum.
Gayyor: Bu mutluluk verici oluyordur senin için… Peki şöyle blogger konusundan sıyrılıp, eşcinsel konusunun içine biraz daha dalarsak sence eşcinsel yaşamlara yardım için bir blogger yazarı olmak yeterli olur mu ya da neler yapılmalı?
HK: Eşcinsellikle ilgili yapılan mücadelede yapılan işin büyüğü küçüğü olmaz. Eşcinsel hakların kazanılabilmesi için önce eşcinsellere cesaret verilip, onların kazanılıp çoğunluk oluşturmak gerekiyor. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde de internet eşcinsellerin en kolay iletişim kurabildikleri bir araç ve bu toplumda eşcinseller için de daha rahat açılabilecekleri bir ortam sanal âlem.
Gayyor: Bilişimle beraber eşcinsel özgürlüğünün kapıları da açılmış oluyor. İnternet ortamının çoğu olanağının (doğru kullanıldığı taktirde) eşcinsellere faydalı olabileceğini düşünüyorsun diyebiliriz o zaman buna… Yoksa bu harekete mi demeliydim… Blogların sayesinde onlara ses olabilmen bile internetin nimetlerinden biri aslında…
HK: Doğru veya yanlış kullanmak da göreceli bir kavram aslında. Eşcinsellik konusunda bilgilenmek, bilinçlenmek ve mücadele etmek dışında arkadaşlık anlamında paylaşım yaşamaların da gerekli ve doğru bir kullanım olduğuna inanıyorum. Eşcinseller sanal âlem dışında iletişim kurmakta zorluk çekiyorlarsa, toplumun olumsuzluklarına maruz kaldıkları için başka seçenekleri kalmıyor sanal âlem dışında doğal olarak ama bunun kötü niyetli kullanan, eşcinselleri potansiyel kurban olarak görüp tuzak kuran heteroseksüellere karşı dikkatli olmak gerekiyor. Yani eşcinseller değil heterolar kullanıyor kötü amaçlı interneti.
Gayyor: Homofobi internette de eşcinselleri vurmak için pusuda bekliyor…
HK: Homofobi kötülükle beslendiği için egosunu tatmin edeceği bir yol buluyor her halükarda tabii eşcinseller de sevgiye, aşka zaafları olduğu için kolay düşebiliyor tuzaklara.
Gayyor: Avcı ve avlanan durumu… Avcıdan kaçıp avlanmamak maksat. Fakat sizin gibi eşcinsel temalı bloglar sayesinde gençlerimiz artık homofobi hastalığı taşıyan insanların, tuzaklarına takılmıyorlar... En azından bu aza indirgenebiliyor…
HK: Tabii zafiyetler verile-verile birilerine ders oluyordur yaşanılanlardan haberdar olmak ama hâlâ gözünü-kulağını kapatıp ikiyüzlü bir şekilde yaşamaya devam eden eşcinsellerimiz çoğunlukta, ne zaman başları derde düşerse o zaman işin ciddiyetini anlayabiliyorlar ancak. Çünkü çoğu kısa vadeli cinsellik peşindeler, bedensel tatminlerini sağladıkları sürece umurlarında değil eşcinsellik hakları falan ki kendileri de inanmıyorlar ki eşcinselliğin doğallığına. Toplum için de bu bilgisizlik ve bilinçsizlik, korkaklık güzel bir baskı unsuru oluyor kullanabilecekleri eşcinsellere karşı.
Gayyor: Halil şöyle diyebilir miyiz… Aslında eşcinselliğe düşman olanlar ve eşcinsellikte seksi ön planda tutanlar diye ikiye ayrılan bir topluluk var içimizde… Fakat asıl şaşırtıcı olan bu iki topluluğun da eşcinseller arasında olması?
HK: Eşcinsellerin aşk yaşamak için şansları yok erkek egemen toplumda heteroseksizmin çıkarına ters düştüğü için. İşin kötü tarafı eşcinsellerin kendileri mücadele etmediği sürece heteroseksizm tarafından onlara aşk hakkının hiç verilmeyeceği. Eşcinsellerimiz kurtarılmayı bekliyorlar ama bizi bizden başka kimse kurtaramaz ve kurtarıcı eşcinsel timi de yok ne yazık ki biziz o kurtarıcı. Hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Keşke gey aktivistlerimiz çok olsaydı. Ama azız diye de mücadele bırakılmamalı. Bunun çok güzel örneğini Kaos GL Derneği gösterdi. Fanzinle başlayan mücadele dernek ile gündem oluşturuyor şu anda. Şu anki mücadele edenler de diğer eşcinselleri kazanmak için de mücadele ediyor, çoğalıp sesimizi daha gür duyurabilmek için. Eşcinseller azınlık değil çünkü. Eşcinsellik doğanın bir parçası.
Gayyor: Dilersen eşcinsellik konusuna noktayı koyarak, müziğe doğru yürüyelim… Ne dersin?
HK: Sanat ruhların doyurulmasında ve de insan olabilmek için ehlileştirilmesi adına en önemli unsur. Ben de tüm sanatlar içinde en çok müzikle tatmin oluyorum. Ama tamamlayıcısı olarak vücudumu devinim ettirebilmek için dansı da çok seviyorum. Yapım gereği de sanatın her türünü çok seviyorum hepsine eşit zaman ayıramasam da. Yalnız müzik dinleyicisi olmakla, icracısı olmak çok farklı alanlar. İyi bir müzik dinleyicisi olmak iyi bir müzisyen olmaktan daha çok emek isteyebilir ve de zordur ama iyi bir müzisyen olmak da doğal bir yetenek gerektiriyor tabii. Ne yaparsan yap çabalayacaksın ve de vazgeçmeyeceksin. Benim gibi uygulamaya geçmeyenler beyinde yaşayıp tatmin olup hevesini alabilirler. İyi bir müzik dinleyicisinin kategorisinin olmaması gerektiğine inanıyorum. Çünkü yapılan iş yani alt yapı-aranje sağlam olduktan sonra farklı tarzlar çok daha doyurucu oluyor. Ben en çok İngiliz popunu ve modern rock'ı çok sevsem de duruma göre pop opera ve klasik müzik sevdiklerimin arasında yer alıyor. Etnik kültürlerin çok sesli günümüz düzenlemeleri de tatmin edici oluyor. Türkülerimiz şarkılarımız da bundan yani modernlikten payını almalı diye düşünüyorum.
Gayyor: İleride müzik adına yapmayı planladıkların neler...
HK: Müzikte icracı olarak bir hedefim olamaz diye düşünüyorum ama sevdiğim müzikleri çalarak geniş kitlelerle paylaşmayı çok istiyorum.
Gayyor: Bu proje için ne kadar zaman dilimine ihtiyacın var? Sen bunun için kendine bir zaman dilimi koyabiliyor musun?
HK: Aslında hedeflerim için çok geç kaldım. Belki hiçbiri gerçekleşmeyecek. Bunun sebebi yapımın maymun iştahlılığı da olabilir, içinde bulunduğum ortamın cesaret vermemesi yani uygun olmaması da olabilir. Çünkü sanat toplumu değiliz hâlâ.
Gayyor: Sanat toplumu olmadığımız sanata ahlaksızlık olarak bakan bir kesimin oluşumundan kaynaklanıyor. Sanatın bazı bölümlerinden bir ahlaksızlık çıkarabilen bir topluluğa sahip olduğumuz için bu eksi bir kazanç bizim için... Neden geç kaldığını düşünüyorsun? Sence her şey için müsait bir yaşın olması mı ön planda olan ya da toplum bu kadar cesaretsizleştiriyor mu insanı?
HK: İçinde bulunduğum ortam tarafından anlaşılamamak kırıyor cesaretimi. Bunu itici güç olarak kullanmak istiyorum. Mücadeleme, sanatı araç ederek veya sanata amaçlarımı malzeme ederek. Sanatın yaşı olmaz tabii, deneyimli bireylerde daha güzel şekilleneceğine ve dışarıya yansıyacağına inanıyorum.
Gayyor: O zaman hiç bir şey için geç değil diyebiliriz… Sence tüm söylediklerin bunun için geç olmadığını göstermiyor mu?
HK: Hiç bir şey için geç sayılmaz, yapılabildiği kadarı bile kar sayılır. Yapılanın üzerine devam edecek birilerinin olması gerekiyor. Bizim kültürde hep temel veya kaldırım yapa yapa ne duvar örülebiliyor ne de çatı yapılabiliyor. Oysa batıda geçmişin üstüne devam edildiği için hep ilerleme var sanat adına veya başka bir şey adına.
Gayyor: Peki ya "kitaplar" ne ifade eder sana? Kitap okumanın insana kazandıracağı en temel değerler nelerdir?
HK: Okumak kadar öğretici bir kavram olamaz galiba. Çünkü her kitapta bir araştırma, bir düşünce, bir bakış açısı, yaşamlar vardır. Bir insanın kendini geliştirebileceği bu kadar kolay bir araç varken, bunun içinde bulunduğumuz coğrafyada değerlendirilememesi geri kalmamızın en büyük sebebi. Okuma kültürümüz olsaydı mücadele edebilecek eşcinselliği bilen ve eşcinselliğiyle barışmış aktivistlerimiz de çok olurdu, homofobi de olmazdı veya en aza indirgenebilirdi.
Gayyor: Belki çok negatif ve sabit bir düşünce ama en azından çok az bir kesim okuyarak eşcinselliği anlayabiliyor. Peki ya müzik konusunun içinde yalın bir şekilde geçiştirdiğin "Dans" bu ne zaman doğdu içinde ne zaman gerçek anlamda dans eğitimi almalıyım dedin?
HK: Sanatın her dalıyla herkes uğraşmak ister diye düşünüyorum ama erkek egemen kültür de erkekliğe zarar gelmemesi için bireylerini de sanata mesafeli yetiştiriyor. Eşcinsellerin zaten kaybedeceği bir erkekliği olmadığı için kendilerini bu alanda daha rahat ifade edebiliyorlar. Benim de en rahat edebildiğim alan sanat ve dans isteğim de bilinçsizce her müzik duyduğumda kendimi alamadığım bir şeydi. Bulunduğum şehirde de böyle fırsat olunca işin tekniğini, temelini öğrendim. Ama heteroseksizm yaşamın her biriminde olduğu gibi sanatta da kendini gösterdiği için bir eşcinsel olarak erkek erkeğe dans fırsatı bulamadım daha.
Gayyor: Dans edecek bir partner bulmakta zorlandığını söyledin ama ben hayatını paylaşan biri var mı, aşk senin için neyi ifade eder diye sormak isterim...
HK: Ben hayatımı karşılıklı olarak geç de olsa ilk defa bu yıl paylaştım duygusal anlamda. Sanki ben onun için bunca yıl aşksız kalmışım. Kendimi aynada gördüm hissi verdiği için de geçmişteki aşksız dönemlerimden hiç pişman değilim artık. Sevgilimle erkek erkeğe dansı da gerçekleştireceğim için çok heyecanlıyım ayrıca.
Gayyor: Aşk bir ömür hep yanınızda olsun, bana da mutluluk dilemek düşüyor o zaman...
HK: Aşk değil, aşkım yanımda olsun, aşk zaten içimde hep vardı. Aşk benim için uzakta benim için atan bir yürektir. Aşk bedenlerin değil beyinlerin uyumu ve hayatı paylaşmaktan dolayı alınan hazdır. Bedensel paylaşımlar sekse girer ki ne kadar hayatın olmazsa olmazlarından olan temel bir ihtiyaç olsa da aşkla çok ilgisi yoktur. Aşk konusunda da şartlanmanın olduğu bir kültürde yaşıyoruz. Yaş ve de şekilciliğe saplanıp kalmışız ne yazık ki.
Gayyor: Eşcinsellikte aşkı sadece cinsellik olarak algılayan homofobiklere ve böyle yaşayan eşcinsellere yanıt olmuş olsun...
HK: Belki onlar da duygusal anlamda karşılık verecek kahramanlar olmadığı için seks olarak fırsattan istifade ediyorlardır. Önemli olan suçlunun heteroseksizm olduğunu bilmek.
Gayyor: Ben eşcinsel arkadaşlarımı sadece seks için birliktelikler yaşıyorlar adı altında rencide etmek için kullanmadım o cümleyi... Bunu zevk için yapan ve toplumdaki yerimizi çarpıtılmış bir şekilde ortaya döken arkadaşlarımdan bahsettim...
HK: Bireysel anlamda yapısal aşırılıklar olabilir. Onları da kazanmanın yollarını bulmalıyız.
Gayyor: Halil, değerli zamanını benimle paylaştığın için çok teşekkür ediyorum. Size; aşk dolu, "aşkınız"la mutlu bir ömür diliyorum…
HK: Hayatta mutluluk yolunda çevresel olumsuzluklara rağmen kendini bulmak ve ehlileşebilmek için çaba sarf etmeli. Vicdanın rahat olması çok önemli. Yoksa insan kendini rahatlatabilmek için çevresine verdiği zararlar bir alışkanlık ve tatmin aracına dönüşüp savaş arenasına dönüyor içinde bulunduğumuz gezegen. Herkesin kendini keşif yolculuğuna çıkmasını diliyorum.
25 Kasım 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder