18 Kasım 2009 Çarşamba

Erkekliğin Potansiyel Şiddetine Karşı Önlem

Britanya'da, “Polis Komiserliği Birliği'nin hazırladığı plana göre aile içi şiddet uygulamış erkekler bir kadınla birlikte olduklarında polise bilgi verecek. Kadınlar da eş veya sevgilileriyle ilgili polisten bu bilgiyi alabilecek. Şiddet uygulamış erkekler taşınırken de polise haber vermek zorunda. Şimdilik pilot bölgelerde uygulanan bu sistemin bazı erkeklerin haksız yere listeye alınmasına sebep olabileceği de düşünülüyor. Eşlerine şiddet uygulayıp intihara sebep olan erkekler de eşlerini öldürmekle yargılanacaklar"mış.

Habere bakarak içinde bulunduğumuz kültürün yasalarıyla batıdaki yasalar arasındaki uçurumu görebildiğimiz gibi böyle bir yasaya erkek egemen sistemimizin tahammül edemeyeceğini bilmekse insanca yaşayabilme konusunda umudumuzu yerle-bir edecek cinsten. Daha şiddetin hak edilebileceğine inanan bir zihniyet çok yaygınken, potansiyel şiddet eğilimlilere karşı önlem alınabileceğini aklına getirebilen bile yoktur belki. Daha önce batıda bile şiddetin genetikselliğine inanan kesimle suç işlenmedikten sonra kişilere karşı alınacak önlemlerin insan hakları ihlali olabileceği düşüncesiyle bir ikilem yaşanmıştı zaten. Hatta insan hakları tarafı suç işleyenin genetiksel şiddete eğilimliliğini kişinin yapısından kaynaklandığı için kontrolü dışı davranışının hafifletici sebep olabileceğini bile savunmuştu. Konuya çevresel faktörlerin etkinliği açısından bakarsak potansiyel suçlulara karşı önlem alınması insan hakları ihlali olabilir, yapıda var olan suçu tetikleyen çevresel faktörler olabileceği için. Ama içinde bulunulan egemen sistemin tarafsız olmaması ve sistemin çıkarları için kendi figürlerini destekleyip potansiyel suçlulara cesaret veriyorsa, potansiyel suçlulara karşı önlem alınması şart, en azından kayıtlara geçmiş veya geçmemiş bilinen suçları olanlara karşı ihmalkâr olunmaması gerekir.

Şiddetin erkekliğin gerekliliği olarak algılandığı ülkemizde toplumun her biriminde şiddet o kadar içselleştirilmiş ki erkek egemen yapıya ters düşen her davranışın kadınlar, eşcinseller, güvenlik güçleri ve de yargı tarafından hak edilmiş, en azından tolere edilebilir bir davranış olarak kabul edilip "dayak!" atanın yanına kar kaldığı gibi, şiddet uygulamayan erkekliğe korkak gözüyle bakılmaktadır. Oysa şiddet kendini medenice ifade edemeyenlerin fiziksel gücüne güvenip veya "arkadan vurma" fırsatlarını değerlendiren korkaklığın ta kendisi değil midir? Erkeklik içgüdüselliğin iktidar kavgası değil midir? Şiddetin bu kadar destek bulduğu, şiddetin erkekliğe katkı sağladığı düşünülüp hatta ödüllendirildiği bir toplumda potansiyel suçlulara karşı önlem alınması abes kaçabilir tabii ama aradaki geri kalmışlığı atlayıp da kişisel haklarımız için mücadele etmemize engel olmamalı sistem biçimi.

Bilimsel yaklaşımların desteklenmediği durumlarda kişinin ancak temel ihtiyaçlarından vazgeçmesi gerekiyor suçlulardan uzak durabilmesi için. Bu da suçlulara karşı potansiyel kurban olma durumunu daha da destekliyor sindirilme durumundan. Suçlular için her anlamda önlem alınmadığı (Yasal veya rehabilite anlamında), toplumsal yapıyı destekler nitelikteki suçlar onore edildiği sürece, mağdurlar çıkmaza sürüklenip yaşam onlar için ölüm-kalım macerası olmaya devam edecek ve yaşamı bir hak değil şans olarak görecekler bu gidişle. Tıpkı LGBT bireylerin kökünün kazınmaya çalışılması gibi. Tıpkı LGBT bireylerin cinsel yönelimleriyle barışmaya cesaret edememeleri gibi.Düşünsenize ülkemizde her saldırganın polis kontrolünde olduğunu, beraberlik yaşamak için polisten izin almak zorunda kaldığını, eşcinsellerin şüpheli şahıslara karşı bilgi alabileceği güvenlik birimlerinin olduğunu. Bunlar olması gerekenler ki Britanya'da şimdilik pilot bölgelerde de olsa, sadece aile içi şiddet suçlularını ve kadınları kapsasa da uygulanmaya geçildiğine göre, uzun vadede eşcinseller dahil herkes için uygulanabilirliği olabilecek bir korunma yöntemi insanın güvenli yaşayabilme hakkı için.

Ülkemizde neden olmasın eşcinsellerin güvenlik hakları? Olması gerekenlerin olabilmesi için önce istemek gerekiyor. Eşcinseliz ve korunmak istiyoruz ama yerimizde oturup bekleyerek değil... Eşcinselliğin aldığı yol hep mücadeleyle oldu ama hâlâ varoluşumuzun somut unsuru güvenliğimiz sağlanabilmiş değil ve sistemin buna niyeti yok, olmaz da. Öldürülen LGBT bireylerin uzun listesi de sistemin bizi koruması için bir neden teşkil etmiyor. Hatta hepimiz öldürülüp bu listeye eklensek sistem için gene bir anlam ifade etmez. Sistemin zihniyetinin değişmesini beklemek de aptallık. Yasal varlığımızın ifadesi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği hakkımızı yasal dayanak olarak anayasaya geçirtmediğimiz sürece bırakın güvenliğimizi potansiyel bir kurban olarak sıramızı bekleyeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder