25 Nisan 2023 Salı

23-26 Nisan 2023 facebook notlarım

 23

Hayatımın çalınmış 22 yılından dolayı, muhafazakarları asla affetmeyeceğim... İnsan ömrünün 3-4/1'ıne tekabül eder bu zaman dilimi. Oy verenlere de, yönetenlere de kızgınım. Ben hayalleri ve umutları olan bir çocuktum. Özgürlüklerimizi çaldılar, demokrasimizi çaldılar; ülkeyi 200 yıl geriye götürdüler. Ama umudumuzu asla yitirmemeliyiz. Yaşasın #23nisan, yaşasın #atatürk! Kahrolsun yobazlar! Kahrolsun!

Muhafazakar iktidara bırakın oy vermeyi, uzayda yaşanılacak yeni bir gezegen yaratacak olsalardı bile gene vermezdim. Görünen köy klavuz istemezdi çünkü. Muahafazakarlık demek; kısaca özgürlük karşıtlığı demek. Bunu bilmemek demek, cahillikten bile öte aptallıktır. Vakti zamanında bu mecra, "eşcinsellere de hakları, hukukları verilmeli" dediği zaman bile inanmamıştım. Adamlar din üzerinden hareket ediyorlar-siyaset yapıyorlar, elbette ülkeyi de din üzerinden yöneteceklerdi. Son yıllarda bu iktidarın eşcinseller başta olmak üzere kendilerine ters düşen kesimlere neler yaptığını görmemek için kör olmak gerekir; KÖR MÜSÜNÜZ? Adamlar milleti 22 senedir doğal gaz vaadiyle kandırıp, paranın alım gücünü neredeyse sıfıra düşürdü; siz hayatınızda hiç bu kadar pahalılık gördünüz mü? Ben hayatımda hiç bu kadar antidemokratik bir süreç de yaşamamıştım. Yaşadığımız haksızlıklara rağmen, başımıza bir şey getirirler diye sesini çıkaramayan dilsiz bir topluma dönüştük. Devlet, hükümet denilen kurum korkulan değil; güven duyulan bir şey değil midir? İnsan korktuğu sistemi destekler mi? Ben şu an elime gökkuşağı bayrağı alıp sokağa çıksam, polisler beni tutuklar; 22 yılda gelinen nokta, özetle bu. İnsanlar, insan olarak özgürce yaşayamıyorlar. Benim özgürlüğüm onlara zarar verdiğinden değil; samıt bir toplum istiyorlar! Çünkü atı istedikleri gibi o zaman oynatabiliyorlar. Kısa bir süre sonra Atatürk'ün yolunda rotamıza laik, demokratik ve özgür bir şekilde devam edeceğiz! Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Atatürk, kutlu olsun 100 yılımız! Güzel günler göreceğiz elbet. Çünkü pusula ellimizde!

İnsanları tanımak için direkt kendilerini anlatmalarına gerek yok; yaşam tarzlarına, tutumlarına, tavırlarına bakın; kim olduklarını anlarsınız; mesela dini bayramları mı mesajla kutluyorlar, milli bayramları mı? Erkeklikle mi dalga geçiyorlar, eşcinsellikle mi? Örnekleri daha çoğaltabiliriz. İşin kötü tarafı ne biliyor musunuz; insanların hala hayata evrensel değil de, kendi pencerelerinden bakıp, sadece kendilerinin doğru olduklarına inanmaları! Daha da kötüsü ne biliyor musunuz; yanlışları eleştirenlerin bile bir duruş sergileyemeyip yanlış tarafta yer almaları! El Fatiha!

24

Tanrı benim için içimdeki bütün varoluşlara karşı eşit olarak hissettiğim "vicdan"dır. Siz Tanrı'nıza kurban kesebilirsiniz ama benim Tanrım öldürmeyi değil, yaşatmayı istiyor benden! Son Bir ay içerisinde eve aldığım kedi sayısı 9'u yavru olmak üzere 11, 4-5 ay önce araba kaportasından çıkartarak büyüyen Monik ve sokğa atılan Tomi ile birlikte 13. Amacım insanlara ne kadar vicdanlı olduğumu göstermek falan değil, beni tanıyanlara ve ulaşabildiklerime insaflı olmayı göstermek. Çok konuşmak istemiyorum. Çünkü kimseyi kötülemek istemiyorum! Konuşursam, dünyada iyi insan sayısının yok denilecek kadar az olduğu ortaya çıkar. Din üzerinden belli kesimi nefrete hedef gösterenler falan, gerçekten Tanrı'nızın olduğuna inanıyorum musunuz? Ben ateistim, dine inancım yok ama benim Tanrım var; çünkü vicdanım var! Üstte ortada gördüğünüz küçük yavru daha 1.5-2 aylık falan. Eve almasam sokakta arabalar ezecekti. Bu kadar kediyi, özellikle evin sahibi konumundaki yıllardır birlikte yaşadığım diğer kedilere falan kabul ettirmenin ne kadar imkansız olduğunu falan anlayabilir misiniz bilmiyorum. 2 büyük kedim yavrulu kediler yüzünden evi terk ettiler. Önce çok üzüldüm ama yavruları hayata tutundurabilme gerçeği, diğer kedilerimin evi terk etme üzüntümü bir nebze olsun hafifletiyor.

Hiç kimsenin inanç şekli beni ilgilendirmez ama başkalarının inanç şekli benim insan haklarımı gasp ediyorsa, ben o inanç şeklini ne onaylar, ne tasvip eder, ne de onun üzerinden kişiliğime yapılan hakaretlere ve zararlara amenna derim. İnançlılar namaz kılmadığım, oruç tutmadığım, hacca gitmediğim, kurban kesmediğim için benim cehenneme gideceğime, hatta eşcinsel olduğum için benim cayır cayır yanacağıma inanabilir. Oysa bütün bunlar kültürel bir inanç ve de toplumsal bir bakış açısı; bilimsel ve doğal hiçbir gerçekliği yok. Benim cennet-cehennem, günah-sevap anlayım; eşitlik, özgürlük, demokrasi, insan hakları, adalet, saygı, sevgi, hoşgörü, anlayış, faydacılık, samimiyet gibi gerçekler ve gerçek anlamda erdemli davranışlar üzerine kuruludur. Kimler cehenneme gider derseniz; hak yiyenler ve hak yiyenleri, adaletsizleri, zorbaları destekleyenler, gerçekleri görmeyen ve görmezlikten gelenler, gerçek anlamda vicdanı olmayanlar vesaireler cehenneme gider. Ben kendi anlayışıma göre direkt cennete gidecek olanlardanım. Çünkü başımı yastığa huzur içinde koyuyorum; Çünkü ben hak yemiyorum, ayrımcılık yapmıyorum, canlı öldürmüyorum, şiddete başvurmuyorum vesaire... Hesabımı da Tanrı'ya bırakmıyor; vicdanıma ve adalete veriyorum. Öte dünyaya bir şey kalmıyor anlayacağınız! Bu dünyada bütün kötülükleri yap, hesabını öte dünyaya bırak; ne kadar akıllısınız!!! Ben geri zekalı değilim yalnız! Herkes yaptıkları haksızlıkların, yolsuzlukların hesabını; sıkıyorsa bu dünyada versin! Siz de hesap sormasını bilin!

MUTSUZ OLMANIN SEBEPLERİ!

Mutlu olmak için, ama gerçek anlamda mutlu olmak için, insanın önce kendini tanıması ve ne istediğini bilmesi gerekiyor. İnsan kendini keşfedip, tanıyıp ne istediğini bildikten sonra, yapısına uygun olarak çok keyifli bir hayat sürebiliyor; ne fazlasını istiyor, ne de lüzumsuzunu. Böylece hiçbir şeyi yüksünmediği için, hayatını dolu dolu yaşayabiliyor. Etrafımdaki insanlara bakıyorum; uzaktan kumandalı robotlar gibiler; hepsi birbirinin aynısı bir yaşam sürüyor; adına da toplumsallık diyorlar. Zamanı çok olan ve o zamanı boş olarak harcayıp, sonra da sıkılan insanlar mutsuz olurlar. Çünkü onlara biçilen bir yaşam tarzı vardır ve onun dışına çıkamadıkları için, bir süre sonra tıkanırlar. Zamanlarını doğru değerlendiremezler. Dolayısıyla enerjilerini doğru kullanamadıkları gibi, kötü bile kullanabilirler, hatta kullanmaları kaçınılmazdır. Gerçekten geleneksel toplumların şaşmaz rutinleri var. Dolayısıyla rutine uymayınca da tatmin olamıyorlar, uyunca da bu rutinler kendi yapılarına uymadığı için gene mutlu olamıyorlar. Yaratıcılıkları yok, sanat yok, hobi yok; olanları da kötülüyor ve dışlıyorlar. Aslında insanların kültürlerini, inançlarını, normlarını, hatta yaşam standartlarını, işte bu yaşam tarzları belirliyor. Kabuklarını kırmayıp kendilerini değişime kapayınca da, aynı tas aynı hamam devam ediyorlar; bu da onların yaşam kalitesini düşürüyor ve mutsuz oluyorlar.

İnsanların iyi veya kötü olduklarını ekonomik durumunuz veya sağlığınız iyiyken, sizden çıkarları varken anlayamazsınız; bir elden ayaktan düşün veya para sıkıntınız olsun veya çıkarlarına ters düşün; gerçek yüzlerini o zaman görürsünüz. Öz kardeşiniz bile size sırtını dönebilir. O yüzden lüzumundan fazla iyi niyetli olmak yerine gerçekçi olun ki hayal kırıklığı yaşamayın. Mesela bir eşcinsel olarak ben; eğer maddi sıkıntı içinde olsam, sağlıklı olmasam; itin köpeğin rezili olur, hatta cinsel yönelimim yüzünden en yakınlarım tarafından bile dışlanabilirdim. Çünkü biliyorlar ki, onlardan öğünüm gelmiyor ve de hiçbir konuda ağızlarını açtırmayacağım.

HOMOFOBİKLER BİRER PİSLİKTİR!

Evren, eşcinsellere homofobik davranan insanların öldüklerini gösterir. Yabancı uyruklu bir arkadaşım da Türkiye'de kaldığı sürece çok homofobiye maruz kalmıştı. Eşcinsel olduğu için kazıklanmış, aşağılanmış, dışlanmış, tehdit edilmiş, bir çok engelle karşılaşmış, hatta tartaklanmıştı... Sokağa çıktığı zaman parmakla obne diye işaret ediliyordu. Çınar'daki esnaflardan biri de onu her gördüğünde obne diye herkese gösteriyordu. Bir gün ne olmuş biliyor musunuz; bu homofobik moruk, eşcinsel arkadaşımın gözleri önünde kalp krizi geçirip gebermiş. Biz buna hiç üzülmemiş, tam aksine içimiz buz gibi olmuş, serinlemiş-rahatlamıştık! Çünkü dünya bir pislikten daha temizlenmişti. Evet, açıkça söylüyorum; homofobik insanlar benim gözümde dünyayı kirleten birer pisliktirler!

Ülke kötü yönetildiği zaman benim gözümde suçlu olan yöneticiler değil, o yöneticileri bile bile oraya getiren kitlelerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder