20 Ağustos 2021 Cuma

21 Ağustos 2021 facebook notlarım

 İnsan saygısızlıklara, haksız eleştirilere, saçma sapan lakırdılara, akıl dışıamlara, seviyesizce söylemlere cevap vermek istiyor; insanın mayası fala ithn kabarıyor yani... Eskiden cevap verirdim, hala da içinde öyle bir isteğim olmuyor değil ama moralimi bozmamak için cevap vermiyorum. Onlar bildiği gibi davranmaya, sadece kendilerini doğru ve haklı görmeye devam etsinler. İNSAN ZAMANLA SEVİYESİNİ DÜŞÜRMEMEYİ ÖĞRENİYOR, ÖFKELERİNİ KONTROL EDEBİLİYOR. Hele konuyu unutup da kişisel olarak vurmaya çalışıyorlar ya saçma sapan düşüncelerle, haaa tamam diyorum; bu, buymuş. İyiki de bu olay olmuş ki, ipleri koparmışım. Ki zaten herhangi bir olay vesilesiyle karşılaşıncaya kadar da o kişilerle hiçbir şekilde ne reel olarak, ne de sosyal medya üzerinden bir irtibatım oluyor. O yüzden de etkisiz eleman oluyorlar. Bakınız, ben hiçbir zaman kişileri falan eleştirmem-kişiselleştirmem olayları, sadece olayları, ifadeleri irdelerim. İnsanlara bakıyorum da, hemen öfkesini direkt kişiye kusuyor. HER KUSMUK SAHİBNE AİTTİR.

Eşcinsel dernekleri Avrupa'dan fon almasalardı, bu kadar uzun ömürlü olurlar mıydı? Çıkarlarına ters düşenleri şutluyorlar zaten!

Eşcinsel dernekleri fon alabilmek için sürekli hiçbir işe yaramayan projeler yapıyorlar ve alet ettikleri gay'lere de gına geldi.

İnsanlar beni homofobiklikle, transfobiklikle, kıskançlıkla, çıkarcılıkla vesaire bir çok negatif durumla itham ediyor. Kişi kendinden bilirmiş işi. İnsanlardan uzak o kadar pozitif yaşıyorum ki... Sabah kalkıyorum, öce sokak kedilerinin mamalarını dağıtıyorum, sporum varsa sporumu yapıyorum, internet zaten müziğiyle, sanatıyla, sporuyla, bilgisiyle, kültürüyle kocaman bir dünya ve okumaya ve bloglarımı güncellemeye yetişemiyorum bile. Bisiklete binmek, fotoğraf çekmekten çok keyif alıyorum. Zerre kadar negatif bir duyguya bile ihtiyaç hissetmiyorum. Benimle ilgili düşüncelerinize dair bir tane veriyle gelir misniz? Ben iyiye-güzeliğe dair yaptıklarımı kimseyi rencide etmemek için paylaşmıyorum bile. Aynaya bir baksanız, anlattıklarınızın aslında kendiniz olduğunu göreceksiniz..

Salaklık derecesinde iyi niyetliyimdir ama iyi niyetmin suistimal edilmesine de sessiz kalamam. Çünkü ne kimseye gebeyim, ne de kimseden öğünüm geliyor. Yeni bir dünya kuarar, gene dünyanın en mutlu insanı olarak yaşamasını bilirim. O yüzden afra tafra falan yapılmasına asla izin vermem. Alttan alırım ama bir noktaya kadar. Ruh hastalarıyla uğraşamam çünkü...

Bizim kuşak Nalan Altınörs ve Yıldırım bekçi gibi sanatçılarla sevdi Türk Sanat Müziği'ni. Ben de onları hep LGBTİ bireyi olarak görmüşümdür...

Herkes kendini kafasına estiği gibi tanımlayacak ama ben kendimi istediğim gibi tanımlayınca homofobik veya transfobik olacağım, bi de üstüne üstlük cahil... Bakınız, doğduğumuz bedende kendimizi sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebiliyorsak, ne kendimizi toplumsal yapıya göre tanımlama ihtiyacımız olabilir, ne de o bedeni değiştirmeye. Eğer ben kendimi hiçbir şekilde tanımlama ihtiyacı hissetmeden, duygusal ve cinsel ilişkimi hemcinsimle yaşayabiliyorsam ve o bedene riayet ediyorsam, saygı duyuyorsam, bunda anormal bir şey olamaz. Ben bedensel erkeklik ve kadınlığı bilirim; erkeklik ve kadınlık gibi cinsiyet kavramları bana göre dayatmadır. Çünkü erkek bedeni sadece şunu yapar, kadın bedeni sadece şunu yapmalıdır gibi saçma bir şey olamaz. İsteyen istediği rolü benimsesin, bedenine istediği müdahaleyi yaptırsın, bana ne ama herkes de başkalarını-kendine benzemeyenleri düşüncelerinden dolayı homofobik, transfobik gibi nefret kavramlarıyla itham etmesin. Ederse de bu onların cahilliği ve nefreti olur...

Dine inananların sayısı her geçen gün azalıyor. Çünkü bilgiye ulaştıkça, dini cahilliğin ürettiği ortaya çıkıyor...

Trans geçiş ameliyatı heteroseksit toplumların homofobisi olmasaydı; İran, Afganistan gibi eşcinsel düşmanı ülkeler, transseksüelliğe izin verir, eşcinselleri trans geçiş ameliyatına zorlar veya idam eder miydi? Duygularınızı, içgüdülerinize toplumsal kıyafetler giydirmek zorunda değilsiniz ki!

Sağlıklı ruhlar doğayı ve doğasını sever, hayatla ve kendisiyle barışık olur!

Toplumsal yaşam, toplumsal varoluş için kaçınılmazdır ama şu anki toplum doğasını yitirdiği için,o toplumu doğasına dönültürmeliyz

Aşıyı üretenler bile Korona'dan koruduğuna dair güvence vermiyor ki aşı olanlar da Krona'ya yakalanıyor. 1,2,3,4, daha kaçıncı aşı?

Aşka inancım yok, ilişkilerimde de ebat ve fonksiyon önemlidir! İlişkilerde kalite budur, doyumdur yani!

Bazen öyle gerçekçi ve cesur laflar ediyorum ki, kendime hayran olmaktan alıkoyamıyorum kendimi!

Bazen dinlemeye ara versem de Sezen Aksu'yu elbette çok seviyorum. Tabi Özellikle "Sen Ağlama"ya kadar olan Türk Hafif Müziği dönemini...

Ebrar Karakurt'u U18'den beri takip ediyorum ve o zamandan beri eşcinselliği ortadaydı ve dile getiriyordum. Antrenörü bile maçlarda "hadi koçum" diye hitap ediyordu ona. Tabi ben bunu dile getirdiğimde "sen de herkesi eşcinsel yapıyorsun" oluyor. Şimdi ne oldu da Ebrar'ın cinsel kimliğini konuşuyorsunuz; kapasitesizlik meselesi; hep geriden gelmek zorundasınız! Ve de korkaksınız ve bana homofobik diyenler asıl kendileri homofobik ki, insanlara eşcinselliği yakıştıramıyorlar.

Gerçekten Sezen Aksu'nun "Sevgilerimle" albümü çok güzel... ben o zaman 10 yaşındaydım ve "Hata" şarkısını çok seviyordum radyoda çalan...

SEHER ŞENİZ, güzellik yarışmasında 1. değil de 2. olunca haksızlık yapıldığı için ödülünü jüriye fırlatacak kadar cesur, hayvanların ölümüne dayanamayacak kadar vicdanlı, tanrı'ya inamayacak kadar akıllı, erkeklerle ilişki yaşamayıp sadece aşk yaşayacak ve reenkarnasyona göre dünyaya yeniden erkek olarak geleceğine inanacak kadar bilinçli, ve bu dünyanın aptallığına dayanamayacak kadar hassastı ve  erken yaşta veda etti hayata... Bedenini sergilemesinin tek sebebi de paraydı, dansözlüğü falan severek yapmamış, dansçılğı sanat olarak kabul etmesi 7 yılını almış...

Eğer birileri benim paylaşımlarımın altına aptal saptal yorum yapıyorsa, bu onun kapasitesizliğidir. Ben tanımıyorum ki sizi, size bir şey demedim ki. Cahilliğinizi benim üzerimden sergilemeyin.

Hadi konuşsanız ya bu lafın üzerine; tabi bazılarının cümleyi bile anlayacağından şüpheliyim!

Elimden geldiğince doğaya saygılı ve faydalı olmaya çalışırken, bazılarının "allah bilir, allahın işi gibi" kaderci laflarına o kadar irrite oluyorum ki...

Helle cüppeli sakallı yobazların tanrının elçisi rolünü oynamalarına tepemin tası atıyor gerçekten!

Din adına cana kasdedenleirn, gerçekten ciddi boyutta, hatta tedavi edilemeyecek boyutta akıl sağlığı problemi vardır!

Bu dünyada en tahammül edemediğim şeylerden biri, "ruh hastaları"yla aynı gezegende yaşamak!

Aşı yaptırmadım. Spor dışında evden çıkmıyor, alışverişimi de internetten yapıyorum. Hem kendi sağlığım,hem de toplum sağlığı için.

Toplum için kendimi feda edemem. Çünkü toplum benim için bir şey yapmıyor ki.

Akıllandım. Sadece hayvanları ve parayı seviyorum; onun dışında istisnalar hariç herkesi kullanıyorum!

BEN KENDİMLE EVLİYİM!

52 yaşındayım ya... Bir de eşcnsellik gibi diğer insle yönelimden bihaber bir toplumda yaşıyoruz ya... Bana çoluk çocuğu falan soruyorlar... Dyemiyorum ki, ben eşcnsel olmasam da cinsel ilişkimi resmi kurumlara onaylattırmayı sevmiyorum. Diyemiyorum ki ben insan türüne güvenmediğim için, onlarla aynı kapalı ortamlarda uyuyamam... Diyemiyorum ki, ben kendime çok aşığım ve kendimden başkasıyla evlenenem, KENDİMLE EVLİYİM!

Kendime aşığım, kendimle evliyim; ilişkilerim çok özür dilerim ama sadece vibrasyon! Hahahahahahaha! Bir gol daha attım!

Bayan Karaca bana demişti ki, "senin canını kimler yaktı da bu kadar insanlara öfkelisin". E siiiiz! Bunu da mı düşünemiyorsunuz?

Benim kalbim falan kırılmaz biliyor musunuz; aptallar kalbimi kıramaz çünkü; ben sadece onların fiziksel şiddetinden korkarım!

"Aşı, aşı..!" diyenler, gerçekten 44. aşıya gelince falan toplum sağlığı için diyecekler mi? Şu anda 4. aşıdayız!

Aşı yaptırmayanlara sinema, tiyatro gibi sınırlama getireceklermiş. Bence aşı yaptırmayanlara alış-veriş, hastane, iletişim yasağı falan getirin de, hepten gümleyin. Sıkıyorsa eve kapatın hatta da ekonominiz hepten çöksün. Kardeşim sizin aşınıza inanmıyorum, güvenmiyorum. Aşının beni öldürmeyeceğinin garantisini vermiyorsunuz ki! İmza atın, aşı seni öldürtmeyecek, ölürsen aşıdan sorumlu kişiler 20 yıl hapis yatacak diye güvence verin bana! Veremezsiniz değil mi? Çünkü vatandaşın ölüp ölmemesi umrunuzda değil ki! Biz deney malzemesi gibi bir şeyiz değil mi? Neyi denediklerini de bir bilsek!

Sayın seyirciler, ben sağlığına düşkün biri olarak, aşının gerçekten koruduğuna veya bana zarar vermeyeceğine inansam, niye aşı yaptırmayayım ki?

Aşı işe yarıyorsa, aşısızlardan niye korkuyorsunuz? Aşı işe yaramıyorsa niye yaptırıyorsunuz? Hepiniz sistemin kölesi olmuşsunuz!

Test de yaptrımayacağım, aşı da olmayacağım, olmayacağım, OLMAYACAĞIM, olmayacağım işte olmayacağım; VAR MI İTİRAZI OLAN?

Korona ve Covid 19, 6 yıl öncesinden ilaç sektörü için hazırlanmış bir proje. Belgeleriyle açıklanıyor bu.

Ben Korona'ya yakalanmadım, çünkü bağışıklık sistemim güçlü. Aşı olanlar tekrar Korona oluyor; çünkü bağışıklık sistemleri zayıf!

Aşı yaptırmadığım için beni cephe alanlar... Gün gelecek sistem aşılarını satınca Korona diye bir şey kalmayacak. O zaman siz Halil diye gelirsiniz bana! Aşılı değilim, Korona falan bulaşır diyeceğim...

4'te tamam olacak mı aşı? Yooo; ilaç sektörü doyuncaya kadar devam eder; 87. aşı, 88. aşı...

Virüsler, doğanın aşılama yöntemi, seçilim programıdır. Virüsler bağışıklık sistemini güçlendiren faydalı bir etmendir, doğal antikordur; zayıf halkalar eleniyor...

İnsanlar açıklamalarımı bilim dışı buluyor. Oysa ben haftalık ve aylık bilim derigilerini okuyan nadir kişlerden biriyim. Bu haftaki bilim dergisinde de aşı ile ilgili açıklamalar var. Aşı tamamen koruyucu bir uygulama değilmiş, sadece hafif atlatılmasını sağlıyormuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder