24 Aralık
Katillerin, tecavüzcülerin tutuklanmadığı, serbest dolaştığı bir ülkede, Türkiye sevdalısı sanatçıların sanki Türkiye düşmanıymış gibi yargılanması gerçekten bu ülkenin yöneticilerine tuhaf gelmiyor mu?
Destinasyon: Çekici ve doğal güzelliği olan turistik yer demekmiş. Destina ise, kader!
Fas'a sadece Türklerin ve Afganların Fas dediğini, uluslararası isminin Morocco olduğunu, Fas denilmesinin sebebinin, Osmanlıların, başlarına taktıkları feslerin Fez şehrinde üretilmesinden dolayı Fas'ın Osmanlı hakimiyetindeyken ülkeye de Fes dediklerini ve zamanla Fas'a dönüştüğünü, gerçek adının ise El Magrip olduğunu, en büyük şehirlerinin Kazablanka, Fes, Tanca, Marakeş ve Rabat biliyor muydunuz?
Sizce salgın bahenesiyle yılbaşının 4 gün yasaklanmasının, iktidarın Hristiyan karşıtlığıyla hiç alakası yok mudur?
Bahar'ın hünsa sesli queer şarkıcıların 80'ler tandanslı disco şarkılarıyla Good Night dansların bir efsane.
Yılbaşı dönemi 4 gün tatilmiş. Günlük hayatta Yılbaşı gecesinden kat be kat kalabalık olduğumuzdan hiç şüphe yok. Belki Koronavirüs Hristiyan virüsü olduğu için, dış güçlerin oyununa gelmekten korkuluyor olabilir.
Hiç adetim değildir Yılbaşı gecesini kutlamak ama o gece inadına kutlayacağım... Şarap, rakı, ne varsa içeceğim, ardından da ayin yapacağım! Var mı itirazı olan? Yasaklar beni nasıl kışkırtıyor bir bilseniz?
***
25 Aralık
Kompleksli insanlar eğer kendilerine bir mevki verilirse, egolarına mastürbasyon yapmayı o kadar severler ki, bu fırsatı asla kaçırmazlar. Mesela moda programında... sıradan giyinirsin, yaratıcı değilsin derler, sıradışı giyinirsin onların kapasitesini aşarsın falan, filan... O koltukta oturanların hiçbirinin ne modayla, ne sanatla,ne de yaratıcılıkla asla ve asla alakası yok. Hepsi de birer magazin figürüler; Bahar'ın zekası karşısında hepsi de eziliyorlar. Gülşah Saraçoğlu, Bahar'a diyor ki, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" Bilmez miyiz ayol; erkek dar pantolun giymez diyen homofobik ve cahil bir terzisin! Keza Kemal Doğulu; çocukla s*dik yarıştıran bir ergen! Seray Sever desen, hayatta hiçbir şey olamamış, tutunmaya çalışan bir kişi. Hepsi de TV 8'in birer kuklası; Hayatları boyunca hiçbir zaman özgür, modern ve de birey olma kapasiteleri asla yok! Ellerine tutuşturulan teksti okuyorlar. Bahar'ı hazmedememelerinin sebebi de bu zaten! Bugün de Bahar kazandı; çünkü jüriye ne ve kim olduklarını göstertti. Tabi jüri kendini göremeyecek kadar cahil, dolayısıyla egolu! Eğer öyle olmasalar, Bahar'a laf söylemek yerine, puanlarını verirler, otururlar veya diskalifiye ederler. 32 beden bahar'ı 42 beden diye millete yutturmaya çalışarak raiting yaptıracak kadar, Bahar'a ve gibilerine muhtaçsınız! Ama ne yazık ki başka bir Bahar olmadığı için işiniz zor. Ben olsam Bahar'ın yerine resti çeker giderim. Çünkü Bahar, artık bir ikon! Televizyonlara ara verdikten sonra da gene Bahar olmaya devam etti. Ve de devam edeceğini göreceksiniz zaten! Bugünden sonra bu yarışmayı izlemeyeceğim! Youtube'dan tekrar yayınından sadece Bahar'ın ne yaptığına bakacağım, zaten öyle yapıyordum da. Ayşegül de ilgimi çekmişti ama onu da bu hafta eleyecekler biliyorum. Bu jüri gerçekten raiting unsurunu bile anlayabilecek bir zekaya sahip değil!
BAHAR'I ANLAMAK İÇİN ZEKA GEREKİR!
Kemal Doğulu'nun jüriden ayrılma sebebi, Bahar Candan'ı hazmdememesidir. Bahar'ın zekası ve yaratıcılığı karşısına eziliyor. Bahar, "Dubai'de etnik bir partiye katılıyorum" diyor, Kemal Doğulu, "O zaman niye Dubaili gibi giyinmedin" diyor. Bahar, "Katılımcılar mix" diyor ama Kemal Doğulu ya bunu anlamıyor, ya da anlamak istemiyor. Sonra Seray ve Gülşah "O etnik parçanın altına pantolonun ne işi var, şalvar falan olmalıydı" diyorlar, Bahar da "Ben etniği kendi tarzımca yorumluyorum, şalvar giyemeyeceğim için modernize ediyorum" diyor ama bunu sadece Uğurkan anlayabiliyor ama o da "Niye pantolon kırmızı?" diyor. Yani kafalar o kadar şablon ki, Bahar'ı anlamaları çok zor olduğu için, sadece kafa tutabiliyorlar ancak!
Hayatta hiç sevmediğim insan tipi; birey olamayıp, fikrini beyan edemeyen; yandaş, götteş, yağcı, yalaka, vesaire olanlar!
Doya Doya Moda'da dünkü kombin "etnik" idi ve Bahar etnik giyimden anlamıyor, konsept dışı diye 1 aldı, diğerleri üzerlerinde hiçbir yaratıcılık olmadığı ve birer kezban oldukları halde yüksek puan... Şimdi böyle bir jüriye siz ne derdiniz; MODACI MI? Jüri o kadar çelişkili ki; klişe giyinirsen hiçbir yaratıcılık yok diyor, ama farklı giyinirsen de konsept dışı diyor. Tabi bunu sadece Bahar için diyorlar; Bahar'ın yaratıcılığını diğer yarışmacılar gerçekleştirrse, yerlere göklere sığdıramıyorlar...
***
YENİ YILDA HERKESE AKIL FİKİR DİLİYORUM!
Yeni yılda, 2021 yılında insanlara akıl ve fikir diliyorum. Emekliye, işçiye % 3-5 zam ama tüketim maddelerine % 1000 zam. Vatandaş, hayat çok pahalandı demesini biliyor da, bunun sebebinin ülkenin kötü yönetimi oduğunu düşünemiyor. Sorun ülke yönetimi olduğu kadar, nedenleri niçinleri bilmeyen vatandaş ve körü körüne ülkeyi kötü yönetenleri desteklemesidir de. Bakınız, bir ülkenin en üst yöneticisinin bile, işçiden daha fazla ücret hakkı olamaz. Çünkü ülkeyi yönetenler işçilerden daha fazla emek harcayıp, daha fazla alın teri dökmüyorlar ki? Aksine işçinin, çalışanın, üretenin vergisinden maaş alıyorlar. Asgari ücret 2 bin küsur ama milletvekili maaşları 11 katı 25 bin lira. Cumhurbaşkanının maaşı ise 81 bin lira. Bunlar 2020 rakamları. 2021'de kaç olacak acaba? Sizce bu adaletsizlik değil mi? Daha yönetimin başında bulunanların ve yandaşlarının nasıl varsıllaştığından bahsetmiyorum bile. Bugün tüp gaz değiştiğrdim, tam 127.5 TL. 5 kiloluk çiçekyapları kaç lira olmuş. Artık aklımızı başımıza almanın zamanı gelmedi mi daha?
Dötünde donu olmayıp da, benim partim her şeyin üstündedir diyenlere cevabım; beter olun!
Hayatta hiç sevmediğim insan tipi; birey olamayıp, fikrini beyan edemeyen; yandaş, götteş, yağcı, yalaka, vesaire olanlar!
Ben Şırnakta askerlik yaparken, göreve çıktığımızda öne eşekleri sürerlerdi; mayın varsa patlatsınlar diye. Dünyayı yönetenlerin de insanlara bu gözle baktığından hiçbir şüphem yok! Eğer vicdanları olsaydı; ceplerini doldurmaz, savaş çıkarmazlardı. Savaş ilan edenler, niye kendi çocuklarını savaşa göndermiyorlar? Siz hiç inşaatta veya tütün tarlasında çalışan siyasi çocuğu gördünüz mü?
Hayatım boyunca ülkemizde yetişen madalinayı hiç 5 liraya yememiştim. Bu yıl hiç 5 liradan aşağıya düşmedi!
Daha 3-5 yıl önce akşam pazarından 5 kilosu 1 liraya sebze, meyve doldururduk. Şimdi kilosu 5 liradan aşağı meyve sebze olmuyor.
Beni ülkenin ekonomik olarak kötü gidişatından çok, bu durumu vatandaşların normal olarak algılamaya başlaması korkutuyor!
Patlıcan 30 liraya çıkıyor, iktidar bunu vatandaşı kuyruğa sokup 10 liraya satınca, vatandaş iktidara şükrediyor; TABLO BU!
İÇSELLEŞTİRME nedir: Bir şeyi benimseme, özümseme! 20 yılda İÇSELLEŞTİRDİK sanırım GARİ!!
Haik: Yaradan. Semantik: Anlam bilim. Paradigma: Değerler dizisi. Ontoloji: Varlık felsefesi. Metafiziksel-Mistik: Fizik ötesi-dinsel. İçkin: Varlığın içinde varolan. Tema: Ana motif.
Bazı yazılar vardır; sadece laf salatasından ibarettir. Hiçbir anlam içermezler; çok kullanılmayan kelimelerle ukalalık yapılmıştır sadece.
Bazı insanlar çirkef olacak ve bizim onları sevmeme ve bunu dile getirme hakkımız olmayacak öyle mi?
Magazinleşmiş figürlerden sevmediklerim; Seren Serengil, Armağan Çağlayan, Kemal Doğulu, Nur Yerlitaş. O kadar itiliyorum ki...
Ağaç kesenleri de hiç sevmiyorum, hatta midemi bulandırıyorlar. Şu dut ağacının dallarını her yıl kesiyorlar, o da inadına hayatımıza renk katmaya devam ediyor... kaldırın o ağacı ordan, geriye ne kalır taş duvarlardan ve renksizikten başka. Verdiğiniz karbondioksiti emip aldığınız oksijene dönüştüren denizel ve karasal bitkiler, ağaçlardır... Bunu size ilkokulda öğretmediler mi? Fotosentez denilen şey, sadece sınavlarda sorulan bir şey miydi sadece?
Merkez Bankası başkanı, enflasyonda hedeflerinin % 5 olduğunu söylemiş. Bi gülmek geldi içimden. Enflasyon kupkuru bir rakam değil ki, öyle istenince düşürülebilsin. Üretimin tüketiminden fazla olacak ki, ihracat yapabilesin. Yani üretim fazlalığının olması gerekiyor. Oysa bizde 15 milyon işsiz var, fabrikalar kapatılıyor, buğdayı bile ithal eder hale gelmişiz, pardon dış borcumuz ne kadardı, kaç kuşak doğar doğmaz borçlu oacaktı..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder