26 Mayıs
Bugün n'oldu..? Kızım Suzi'yi eve sokmaya çalışırken, Prens Harry de dışarıya kaçtı. Evcil ya bobişlerim, insanların birer makineli canavar olduklarını bilmiyorlar ya... Bahçe kapıları açık karşı çapraz komşuların evine daldı prensim. İki kokona çay-kek sohbeti yapıyorlar. Oğluşum da koştu gitti yanlarına. Onlar kadın ya, ülkemizde kadınlık mahrem ya.. Giremedim içeriye. Kadının bir tanesi kocasına sesleniyor. Hayatım kedinin sahibi dışarıda bekliyor, kediyi kovar mısın? İnsanlık kavramından utandım, utandım, utandım, yerin dibine girdim. Sevgisizlik, saygısızlık, duyarsızlık, nezaketsilzik diz boyu... Kerem Bürsin de sevinmiş Koronavirüs'e; olaya çevre açısından bakınca! Gerçekten hayvan sevmeyenler, hayata karşı çok duyarsızlar, sevgiden ve saygıdan yoksun insanlar. Gerçekten kendinden başka canlı türünü sevmeyen insanda vicdan falan yoktur.
Kosta Rika... Bir Orta Amerika ülkesi. İspanyollar sömürmeden önce yerliler yaşıyormuş. Bağımsızlığını kazandıktan sonra 1949 yılında orduyu tamamen kaldırmış ve günümüzün en gelişmiş Latin Amerika ülkelerinden biri. Kişi başına düşen Milli Gelir 11 Bin Doların üzerinde. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından örnek ülke seçilmiş. Kaçınız haritada yerini bulabilirsiniz? ÜLKEMİZDE MEDENİYET VE GELİŞMİŞLİK KAÇ KİŞİNİN UMRUNDADIR Kİ ZATEN? Ülkemizde eşcinsel hakları tanınmıyor ve İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, "Eşcinsel vatandaşlarımızın da yaşam kalitelerini ya da yaşamla ilgili özgürlüklerini korumakla ilgili sorumluluğumuz var." demesine, yobazların da "Bu ülke ahlaksızlığa hiçbir zaman hazır olmayacak" diye tepki gösterdiği bugün, Kosta Rika eşcinsel evliliği onaylayan ve ilan eden ilk Orta Amerika ülkesi oldu.
Yobaz gazete yazarlarından biri, eşcinsellik için, popomuza sahip çıkalım demiş. Geri zekalılar, eşcinselliğin g.t değil, beyin meselesi olduğunu anlayamadılar gitti; çünkü beyin yok!
Gerçekten insanların ne dediğini bilemeyecek kadar beyinsiz ve cahil olması kadar kötü bir şey olamaz. Eşcinselliğe günah diye karşı çıkıyorlar. Günah nedir ki? Bilimsel dayanağı olmayan, hurafik bir inanış! Şimdi sen eşcinselliğin günah olduğuna inandığın için, ben eşcisnel haklarımı senin inançlarına feda mı edeceğim? Burası, resmiyette laik bir cumhuriyet, anayasal bir devlettir ve dedikleriniz sadece siz homofobikleri bağlar. Konuşun konuşun, kendi kendinizi dinleyin. Biz de çatır çatır erkek erkeğe... devam!
Din, insanların doğaüstü güçlere, kutsal saydıkları türlü varlıklara, tanrılara ya da Tanrı’ya inanma, tapınma biçiminde katıldıkları gizemsel olgu. Wikipedia Sözlük
Ben bir şey demiyorum, bilimsel gerçek BU!
Kendini radikal seviyede dine kaptıranlara, dinler tarihini okumalarını öneriyorum! Yani olaya biraz da bilimsel yaklaşalım!
Eğer bir şeyi sorgulayamıyorsanız; ya kapasiteniz yetmiyordur, yada gerçeklerle yüzleşmek istemiyorsunuzdur! Bu eşcinsellik konusunda da böyledir, din konusunda da, herhangi başka bir konuda da.
27
İnsanca yaşamanın milliyet, cinsiyet, din, dil, ırk gibi standartı olmaz; insanca yaşamak bir haktır! Bundan ötesi cahilliktir!
Karanlığa alışan aydınlığı bilmez; karanlığı aydınlık sanır ama ışığa alışan için de karanlık ölümdür!
Bir haftadan fazladır facebook sayfalarımda paylaşım yapamıyorum. Gerekçe, paylaşımlarımın Türk Standartlarına uymamasıymış. Türk standartı nedir ki; heteroseksist ve dogmatik olması mı? Yani eşcinsellere özgürlük yok, dini de tartışamaz mıyız? Oysa standartları yükseltmek gerekir aşağıya çekmek yerine; Ayrımcılık düşük, eşitlik ve özgürlük yüksek standarttır. Dogmatizm düşük, bilim yüksek standarttır. Bunun aksini iddia edenlerle bırakın tartışmayı, onlara karşı izole olmak gerekir. Yoksa sizin normal standarttaki ayarlarınızı bozar bunlar. O kadar isterdim ki dünyada tek dilin konuşulmasını, dinin ve cinsiyetin olmamasını... Herkesin eşit ve özgür olduğu bir dünya...
Ben, din ve tanrı inancı olmayan, kendini hiçbir milliyete, cinsiyete, hatta türe ait hissetmeyen bir eşcinselim!
Sezen Aksu'nun artık yeni şarkı üretmemesi, yeni şarkılarla albüm yapmaması, acaba bir devrin sonuna geldiğimizi mi gösteriyor? Bunu sadece müzik piyasa koşullarıyla açıklamak iyimserilik olur. Ben bile 51 yaşında olacağım yakında. Denilebilir ki, bırakın da, Ajda'lar, Sezen'ler, Nükhet'ler, Nilüfer'ler de biraz dinlensin. Ama alıştırdılar bizi... Herkes albüm yapmayı bıraksa, onlar bırakmaz diye koşullandık biz. Aslında eskisi kadar olmasa da gene de üretmeye devam ediyorlar ama biz yetinmiyoruz. Sezen Aksu demo kayıtlarını çıkardı, Nükhet Duru düet albümünü, Nilüfer single çıkardı, Ajda bir marka olarak hala var... Daha ne olsun değil mi?
AHA DA BURAYA YAZIYORUM; EŞCİNSEL EVLİLİK TÜRKİYE'YE DE GELECEK; İSTER TAHRİK OLUN, İSTER KUDURUN, İSTERSENİZ ÖMRÜNÜZ BOYUNCA BUNA HAZIR OLMAYIN. İNSANLARIN DOĞDUKLARI TOPRAKLARDA İSTEDİKLERİ ŞEKİLDE YAŞAMA HAKLARI VARDIR, RAHATSIZ OLAN ÇEKER GİDER; AMA BİZ EŞCİNSELLER ASLA, ASLA VE ASLA! BURADAYIZ, HİÇBİR YERE GİTMİYORUZ!
Yeri geliyor ve "BİZ insanların" takoz beyinli cahillere tahammülü kalmıyor biliyor musunuz? İmamoğlu eşcinsellerin yaşam kaliteleri ve özgürlüklerinin korunması gerektiğini söylüyor, yobazlar hemen feryat figan ediyor din elden gidiyor, aile elden gidiyor diye. Siz önce din nedir, aile nedir bunları bir sorgular mısınız, araştırıp öğrenir misiniz; bu kavramların nasıl çıkarlar doğrultusunda heteroseksistleştirildiklerini görebilecek kapasiteniz var mı acaba? Eşcinsel dediğiniz, senin benim gibi insan; yani eksikleri yok, belki-büyük ihtimal fazlalıkları var insanlık açısından. Ne olur yani hemcinsini seviyorsa bir insan; canlı tarihinden beri sevmiş de bir şey mi olmuş; aile de duruyor, din de duruyor; giden bir şey yok; eşcinseller en azından sizin gibi nefret kusmuyorlar, seviyorlar, sevişiyorlar!
Ben de dini inancı olan bir ailede büyüdüm. Herkes de kapasitesi doğrultusunda ister inanır, ister inanmaz. Araştırıp, okuyup öğrendikçe, ne din kaldı ben de ne de inanç; çok mutluyum bu şekilde. Çünkü ben yaşamayı ve kendimi seviyorum ve bunu birilerinin inancına feda edemem. Ayrıca benim günahımdan, sevabımdan kime ne, size ne; insanların eşcinsel olması sizin aile kurmanızın önünde nasıl bir engel teşkil edebilir ki; korkmayın kimse özenerek eşcinsel olmaz; böyle bir inanç zır cahilliktir. İnsanlar bilinçlendikçe ancak eşcinselliklerini keşfedebilir, eşcinselliğiyle barışabilir. Öyle sanıldığı gibi eşcinsellik artmaz veya azalmaz; doğanın yapısı ne kadar eşcinselliğe izin veriyorsa o kadar eşcinsel olur hayatta. Özgürlükler sadece insanların kendilerini daha rahat ifade etmelerini sağlar. Siz bir insanın kafasına silah dayasanız bile, eşcinsel değilse, eşcinsel olmaz; hani alfabede A, B, C harfleri vardır... Bunu anlamak, işte bu üç harfi öğrenmek ve anlamak kadar kolaydır. Kimse sonradan özenerek falan eşcinsel olmaz, olamaz; yok böyle bir gerçek; geri zekalı olmayın!
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Dünyada, ülkemizde milyonlarca eşcinsel var; bu, doğanın, hayatın, toplumsal yaşamın bir gerçeği; ister kabul edersiniz, isterseniz mideniz bulanır; hiç de umrumuzda değil. Eşcinseller de birer insandır ve heteroseksüeller kadar eşit haklara sahip olma hakları vardır. EVLENMEK İSTİYORLARSA DA EVLENİRLER. Zaten onlar ihtiyaçları doğrultusunda her akşam koyun koyun yatıyorlar hemcinsleriyle, anlayabiliyor musunuz bunu; mideniz mi bulandı; hergün kusmanızdan anlıyorum bunu; ama bu eşcinsellerle alakalı değil, sizin nefretinizin kendinizde yarattığı mide bulantısıyla alakalı. Adamlar-kadınlar; din diyor, sevgi-saygı diyor, hoşgörü diyor, insanlık diyor, eşitlik diyor, özgürlük diyor, demokrasi diyor, empati diyor; ama sonra da eşcinsellik günah diyor, sapıklık diyor, hastalık diyor; hay sizin hoşgörünüze, insanlığınıza..!
28
Gerçekten cahil kesimin homofobisini anlayabiliriz. Ama bir de çıkarları için kasıtlı homofobi yapanlar var. Bunların uluslararası bir sınava girdiğini düşünün ve eşcinsellik nedir sorusuna ne cevap verirler? Sınav sonucunda itibar, kariyer ve de her türlü çıkar söz konusu. Günah, sapıklık, hastalık mı derler, yoksa cinsel yönelim mi? Cinsel yönelim demezlerse namerdim! Homofobiklerin çoğu şu anda muhafazakar rüzgar tarafındalar. Rüzgar dursun, bunlar birden bilimsel kesilirler!
EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ YANIBAŞIMIZDAN BAŞLAR; TEPEDEN DEĞİL!
Türkiye'de özgürlüğün, eşitliğin, demokrasinin olmamasını sadece yönetimlere bağlamak, safdiilik olur; içinde yaşanılan toplumun eğitim seviyesi ile ilgili her şey. Zaten toplumlara bakarsanız hükümetleri, hükümetlere bakarsanız toplumları görürüsünüz. Eğer hayatıma en küçük bir müdahale varsa, bunun sebebi en yakınımdaki insandan başkası değildir; çünkü yönetimler o yanıbaşımdaki insanın bir uzantısı. Yanıbaşımızdaki insanlar ne zaman değişirse, içinde yaşadğımız ülke de o zaman değişir. Çünkü yönetimler yanıbaşımızdaki insanların yapısına göre kurulur; insanlar farklı bir şey istese, farklı yönetimler olur. O yüzden eleştiriye en yakınınızdakilerden başlayın; o benim yakınım diye sessiz kalmayın, uzağınızdakiler sizi zaten dinlemeyecektir. Bilmem anlatabildim mi? Mesela ben eşcinsel miyim; İstanbul'a beni tanımayanların olduğu bir şehire gidip beni tanımayanlara slogan atmak yerine, en yakınımdakilere eşcinsel olduğumu söyledim, açık bir eşcinsel olarak yaşayarak da her gün sokağımdan onurlu bir şekilde geçiyorum. Biliyorum ki etrafım dönüşürse toplum dönüşür, yönetimler de özgürleşir. Bir siyasi görüşe karşı mıyım; karşı olduğum görüşü destekleyenlere tepkimi koyarım; o da bana koysun! Bu böyledir yani; dönüşüm, değişim toplumdan başlar; tepeden inme demeokrasiler sağlam olmaz, uzun vadeli olmaz...
Şimdi ben eşitliği özgürlüğü mü savunuyorum; hemen iktidar yandaşları pat diye vatan haini, terörist damgasını yapıştırıyor. Eşitliği özgürlüğü savunmanın nesi vatan hainliği veya terörizm olsun? Başlarındakiler öyle dediği için, hurra hep bareber... Demokrasiyi savunmanın vatan hainliğiyle, terörizmle ilgisi olamaz ama gerçekleri bilmeden birilerinin direktifiyle hareket etmek cahilliktir. Eğer demokrasi temsiliyet meselesiyse, bu gezegende yaşayan herkesin nasıl yönetileceğini ifade etme hakkı vardır; bir karıncanın bile. Hayvan haklaırnı savunmak falan böyle birilerinin inanç meselesini tahrik etmekle alakası olama; sığınmayın öyle bahanelerin arkasına; AKIL VE MANTIK DENİLEN BİR GERÇEK VAR ÇÜNKÜ! Şimdi bu söylediklerim belki Türk Standartlarına aykırıdır, birileri de şikayet falan eder, #facebook sayfam kapanabilir... Çok komik ve saçma geliyor istisnalar hariç insanların hayata bakış açıları falan ama yapılacak bir şey yok bu STANDARTLARDA...
Kaldırımda bir kedi koşuyor biraz korku ve panik içinde; çünkü gürültü, İNSNALAR falan... Başı örtülü bir kadın pist diye bağırıyor kediye, sanırım KORONA bulaştıracak diye korkuyor. Korona'dan önce de zaten kedi düşmanları yok muydu? I love you Corona; BELKİ TÜRKÇE BİLMİYORSUNDUR DİYE!
Türkler ibadetlerini neden anlayacakları şekilde Türkçe değil de Arapça yapıyorlar ki? İşi zorlaştırıyorlar gibime geliyor. Mesela her gün ezan okunuyor, bu bir çağrıymış ama kaç kişi ne dediğini anlıyor ki? Gerçi beni ilgilendirmez de, bir hatırlatayım dedim...
İngilizce dükkan levhalarına veya yabancı insan isimlerine karşı çıkarız, TDK yabancı kelimeleri anlamsızca Türkçeleştirir(Compact Disc'e tengerlek der, single'a tekli der ama albüme çoklu demez, oysa albüm de yabancı kelimedir) ama Arapça ibadet ederiz; Türk değil miydik? Yeri gelir İngilizce'ye karşı çıkarız, yeri gelir Arapçaya taparız; ikisi de yabancı değil mi bunların? Arapça dilinin dinle ne alakası var? Bir şeyleri anlamak diye bir şey var es geçilmemesi gereken.
Ezan ve ibadetin Türkçesini savunuyorum; çünkü anlayarak inanmak istiyorum; 50 yaşından sonra Arapça neyime?
Sayın seyirciler, inanç meselesi manevi bir şeydir ve ben bu yüzden Araplaşmak zorunda değilim!
Dini yaratan insanlardır. Güçlü bir eğitim sistemiyle insanlar kendilerini geliştirmedikçe dine inamaya devam edeceklerdir.
Din şu anda yasaklansa bile, bilimsel evrim tamamlanmadığı sürece, insanlar bir bilinmeze inamaya devam edeceklerdir.
Varolan eşcinsellik gerçeğine bilimsel dayanağı olmayan şeylerle hastalık, sapıklık, günah diyen güruha laf anlatılabilir mi?
Koca koca adamlar-kadınlar, hiç işleri güçleri kalmamış, benim eşcinselliğimi konuşuyorlar; ayol döt de benim, mik de; kime ne?
29
YÖNETİMDEKİLERİN AMACI VATANDAŞA SAYGISIZLIK DEĞİL, ONLARA EN İYİ ŞEKİLDE HİZMET VERMEKTİR, OLMALIDIR!
Dün belediyeyenin vergi şubelerinden birine gittim Emlak vergisini ödmek için. Kredi kartıyla 1. dönem ödemesi alamıyoruz, ancak nakit olur. Kredi kartıyla toplamı yatırabilirsiniz dediler. Dedi daha doğrusu masa başındaki kadın memur. Bugün nakit ödemek için gittiğimde, yoğun olacak düşüncesiyle 2 elemanla hizmet vermeye başlamışlar. Erkek elemana ödeme yapmam denk düştü ve ona sordum, kredi kartıyla sadce 1. dönem borcumuzu ödeyemiyor muyuz? diye. Yok öyle bir şey, ödeyebilirsin tabiki de dedi. Dün ödeyemezsin diyen kadına dönüp, dün siz kredi kartıyla sadece birinci dönem borcunu ödeyemeyeceğimi, tek dönemi nakit ödeyebileceğimi söyleyerek almadınız dedim. Sen yanlış anlamışsındır dedi. Bunun nesi yanlış anlaşılacak? Kredi kartımla 1. dönem taksidimi ödemek istiyorum dedim, sen de tek dönem nakit, kredi kartıyla ancak toplamı, yani 2 dönemi ödeyebilirsin dedin. Bunda yanlış anlayacağım ne olabilir ki dedim. Yani hep yanlış anlayan nedense vatandaş oluyor. Hiç devlet yanlış ifade etmiyor kendini! Erkek eleman borcumun 207 lira olduğunu söyledi ve 210 liranın üzerine 2 lira 20 kuruş verdi. Eksik değil mi? dedim. 2 lira 80 kuruş borcun dedi. Bunu en baştan söyleyip de yanlış anlamaya meydan vermemek mümkün değil mi? Her neyse, çıkıp giderken arkamdan konuşmaya başladı "tuhaf adam" falan şeklinde. Döndüm, arkamdna konuşamazsın, ne söyleyeceksen yüzüme söyle dedim. Güvenliğe, bunları nereye şikayet edeceğimi sordum. Tabi memurların paçası tutuştu. Yok aynlış anlamışım falan da, filan da, yoğunluk varmışmış da, vesaire. Gittim belediyeye ve şikayet dilekçemi verdim. Kimsenin benim zamanımı çalmaya hakkı yok 1, ikincisi siz orada vatandaşa hizmet veren bir görevlisiniz ve durumları vatandaşa anlayacakları şekilde ifade etmek zorunda olup, saygılı davranmak zorundasınız. Siz o koltuklarınızda vatandaşların vergisiyle varsınız, üçüncüsü siz de bir vatandaşsınız, belediyede görevli olmanız, hizmet verdiğiniz vatandaştan sizi üstün kılmaz. Okey?! Amacım kimsenin ekmeğiyle oynamak falan değil ama saygı denilen şey öğrenilmek zorunda. BENDEN ÜSTÜN DEĞİLSİNİZ, OLAMAZSINIZ DA!
TEKNOLOJİ Mİ SATACAĞIZ DA TARIM İTHAL EDİYORUZ?
Önceki yıllarda, yani sebze meyve bu kadar pahalı değilken, sokakta ağaçlardan sarkan meyveleri yememize kimse bir şey demiyordu. Şimdilerde, yani meyveler falan fiyat olarak uçtuğu için, herkes meyve ağaçlarının üzerine tabela yerleştirmişler ilaçlıdır, zehirldir diye, kimse yememesi için. Hakklılar; mevsimi geçiyor, eriğin kilosu en az 10 lira. O sene, mevsiminde çıkan her ne varsa, yemediğim yıllar oluyor. Mesela aylardı sarımsak alamıyorum. 80 ile 120 lira arasında geziniyor fiyatlar. Düşünün biz tarım üllkesiyiz ve sarımsağın kilosu 120 lira. Şaka desen, şaka olarak bile kabul eidlmez bu. Yani dalga geçsen bile yok artık detirtecek türden bir yükseklik. Bakınız, biz Avrupa'da, hatta dünyada en çoık kredi kartı veya cep telefonu veya sosyal medya kullanan bir millet olabiliriz ama bu bizim gelişmiş tekonolojik bir devlet olduğumuzu göstermez. Görgüsüzlük bizimki. Biz daha tarım toplumuyuz, köylü toplumuz ama tarım denilen şey tarım ülkesinde bitmişse, o ülke batar. Battık da zaten. Eğer Türkiye'nin kendini toprlayabilmesini istiyorsak, tarım poltikalarına önem verilmesi gerekiyor. Bu işler öyle buğday, patates ithal etmekle olmaz. Teknoloji mi satacağız da meyve sebze satın alacağız dış ülkelerden? Biz bilime inanan bir toplum değiliz ki, teknolojik bir toplum olalım. Düşünüyorum da, bu iktidarın amacı Türkiye'yi hepten mi batırmak?
İnsan kendi yaptığı şeye hayranlık duyar mı; neden dumasın ki; bu yaptığı işi sevmek demektir. İnstagram'da da başladım gay habeciliğe ve daha çok sevdim diyebilirim. Çünkü uzun ve yorucu haberer yerine, editöryalliğini kendimin yaptığı, daha kısa ve özgün habercilikle okunabilirliği keyifli hale dönüştürmek gerekiyor hızlı dijital yaşamda... Öyle de yaptım işte... Programların Yotube'a kaydığı, sanatçıların da sosyal medyada kendi kendilerinin haberlerini duyurduğu bir dönemde, oturduğun yerden daha hızlı ve birinci ağızdan haber yapma dönemi başladı... Bana da bunları derlemek düşüyor. Herkese keyifli okumalar, iyi takipler... Fark yaratacağımdan eminim!
EYT'liler ve eşcinseller olarak AKP ile daha hesabımız bitmedi. Milyonlarca EYT'li ve eşcinseli yok saymanın bedelini ödeyecek!
AKP 8 YILLIK EMEKLİLİK HAKKIMI, 51 YILLIK EŞCİNSEL HAYATIMI YEDİ; HESABIM BİTMEZ BENİM AKP İLE!
AKP ile neden hesabım var. Ben 51 yaşındayım ve 12 yıldır çlışmıyorum, daha doğrusu hem çalışmıyor, hem de çalışamıyorum. Çalışmıyorum; çalışırsam Aylık Bağlama Oranı'nın düşmesi sebebiyle emekli olunca maaşım yarı yarıya düşecek. Yani 3 bin lira alacaksam, bin lira alacağım. Çalışamıyorum; 51 yaşında eleman arayan varsa çalışırım; 4 ünveriste mezunuyum, yabancı dilim var, bilgisayar kullanabiliyorum, editoryal olarak fena sayılmam, zihinle yapılabilecek her türlü işi yapabilirim, hatta devlet dairelerinde çalışanların yaptıklarını ayaklarımla bile yapabileceğimin garantisini verebilirim. Devlet benim AKP döneminde 8 yıllık emekli maaşımı yedi; o yüzden bitmez benim AKP ile hesabım! İkincisi; Yıl 2020 olmuş, devletin din başı ve Cumhurbaşı eşicnselliği günah diye lanetliyor ve biz eşcinselleri nefrete hedef gösteriyor, dolayısıyla bütün muhafazakarları üzerimize salıyor. Yani eşcinsel olduğumuz için bizi resmen vatandaştan saymıyor. Eğer sayıyorsa, eşcinselleri resmi olarak tanısın, eşcinsellere yapılan nefret saldırılarını nefret suçları kapsamına alsın, eşcinsellere evilik hakkını versin, heteroseksüeller kadar sosyal haklardan faydalanabilsin eşcinseller. Hal böyleyken nasıl hesabım olmaz benim AKP ile? Hayatım boyunca muhafazakarlıkla işim olmamıştır ve olamaz da. Muhafzakarların iktidar olmaması için, nereye oy vermem gerekirse, oraya oy veririm. AKP'nin mecliste sandalye sayısı az olsun diye iki dönem HDP'ye oy verdim, belediye seçimleirnde de CHP'ye. Valla istediğimiz sonuçları elde ettik. Bundan sonra hedef, milletvekili seçimlerinde sıfır çektirmek! Çünkü benim sekiz yıllık emeklilik hakkımı, 51 yıllık eşcinsellik hayatımı yedi bunlar.Bugün vergimi ödedim; eşcinsel olduğum için sen günahkarsın, sapıksın, hastasın, ahlaksızsın falan demeden aldılar paraları! Alırken ne olursan ol, verirken sapık!
Bugün vergimi öderken sen eşcinselsin, sapıksın demediler. Alırken ne olursan ol, hak verirken günahkar, hasta, ahlaksız..!
30
KARANTİNA GÜNLERİNDE EŞCİSNELLERİN İŞİ HETEROSEKSÜELLERDEN DAHA ZOR DİYE SAÇMALAMAYIN LÜTFEN!
Eşcinseller bir de şunu çıkarmış; karantina günlerinde eşcinsellerin işi daha zordu. Nesi zordu anlayamadım; sanırım bol bol mikişememişlerdir! Eğer eşcinsel diye seks işçiliği yapan travestilerden bahsediyorsunuz, bunun eşcinsellikle ne alakası var. Fabrikada veya inşaatta çalışanlar ne yapsın peki; onlar da çalışamadılar. Bazen eşcinseller, eşcinselleirn daha da ötekileştirilmelerine sebep oluyorlar saçma sapan düşünceleriyle. Bakınız, eşcinsellik homofobiden dolayı ayrımcılığa maruz kalıyor; hem de en şiddetli şekilde ama eşcinselliği gettolaştırarak daha da izole hale getirmeyelim lütfen kendi kendimizi. Eşcinsellik bir cinsel yönelimdir sadece; bunu cinsiyetleştirmenin, seks işçiliğine dönüştürmenin bir alemi yok. Evet eşcinsellerin iş bulması kolay değil, cinsel yönelimleri öğrenilince işten atılıyorlar falan ama bu bizi niye seks işçiliğine mahkum etsin ki? Çalışma götü olmayınca, mecburiyetten seks işçiliği yapıyoruz yalanına sığınmayalım lütfen. Mecburiyetten olsa, sabahtan aşkşama kadar sahneye çıkar gibi süslenip hazırlanmazsınız; yemeyin bizi! Eşcinselliği yer altına iten, en çok eşcinsellerin kendi. Ben kendimi onlardan görmüyorum. Benim sadece cinsel yönelimim eşcinsel, ondan başka sosyal bir hayvanım işte! Bakınız söylediklerim ahlakçılık veya herkesin ticaretine karışmak olarak algılanmasın; sadece eşcisnelliği bunlara bulaştırıp da daha nefreti körüklemeyin! Ne yapacaksanız, bunu eşcinselliğe indirgemeden yapın! Hatta alkışlıyorum seks işçilerini yapılan işin psikolojik zorluğundan olayı, belki de yapanlar için kolaydır ne bileyim, ama bunu cinsel yönelimle alakalandırmayın; bu sizin kendi tercihiniz; zorunluluktan veya keyfi!
31
Devletin nefret söylemleri sokağı harekete geçirir. Çünkü sokak ile devlet arasında bir bağ vardır. Sokak, devletten aldığı cesaretle eşcinseller gibi ötekilere saldırır. Çünkü saldırının cezasız kalacağını bilir. Sonra devlet yaptığının ayrımcılık olmadığını söyler, mesela homofobik olduğunu asla kabul etmez. Çünkü hassas olan, tahrik olan, mağdur olan; her zaman egemen olandır, yani devlettir.
Bütün dünya güzellerinin ardı ardına Güneş, İkizler takım yıldızındayken doğması tesadüf müdür acaba?
Kylie Minogue 29 Mayıs, Brooke Shields 31 Mayıs, Marilyn Monroe 1 Haziran, Angelina Jolie 4 Haziran...
Ve tanrı kadını yarattı, ve 1 Haziran'da Marilyn Monroe doğdu; dünyanın en ölümsüz kadını 94 yaşında!
"Başka biri olmak istemek, olduğunuz kişiliğin israf edilmesi demektir."
İnsanları dilinden, dininden, renginden, milliyetinden, ırkından, cinisyetinden, cinsel yöneliminden-eşcinselliğinden, VESAİRESİNDEN dolayı aşağılaynlar; HAKSIZ OLANLAR VE DE CAHİL OLANLAR SİZSİNİZ BİLİYORSUNUZ DEĞİL Mİ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder