30 Mayıs 2020 Cumartesi

Aralık ayı 2019 facebook notlarım

4 Aralık

Ben "hayır" diyince o an evet olmayacağı gibi, sonraki zamanlardaki "evet"i de kaybedersiniz! Özgür birine hiçbir şey dayatılamaz!

Batı'daki ölen sanatçılarla ilgili şehir efsaneleri bana çok klişe geliyor. Mesela Michael Jackson veya Elvis Presley hala yaşıyor, Marilyn

Monroe intihar etmedi öldürüldü vesaire. Oysa hepsi bunalımlı, uyuşturucu müptelası ve de intihar etmiş kişiler. Revaçtan düştükten sonra

zaten kendilerini ölmüş gibi hissediyorlar. O yüzden ne üzülüyorum bu tür vakalara, ne de çok da ilgimi çekiyor. Yaşarken ürettikleri mühim

olan benim için...

Mikroskobik Deniz Ayı'sı! 300 mikrometre boyutunda. Milimetreyi baz alırsanız, ne kadar küçük olduğunu tahmin edebilirsiniz! Sulu ortamlarda

yaşıyor ve kendinden küçük canlılarla besleniyor. 150 ile -272 dereceye kadar dayanıklı. Bu canlı türü 520 milyon yıldır hayatta olduğuna

göre, eğer biraz mantıklı düşünürsek, bilimsel olup, din veya öte dünya gibi dogmatik şeylerle kendimizi kandırmamamız gerekir.

5 Aralık

İki modern görünümlü genç kadın kaldırımın ortasında yolu kapatıp sohbet ederken orta yaşlı bir adam yol istedi. Kadınlar adamın ne geri

zekalılığını, ne de sapıklığını bıraktılar. Adamın yanına gittim, boşverin dedim... Boşver kelimesinin altını öyle kocaman doldurabilirim ki bu

ülkede. Boşver bir vurdumduymazlık ifadesi olabilir ama bu ülkede insanlığın ve adaletin olmadığına denk düşer tam da. Çünkü bu ülkede

duyarlı olursan, insanları uyarırsan, hakkını arar ve savunursan; haklıyken haksız çıkabilirsin ama ben bunu ülkemizin çok demokratik

olduğunu düşünenlere anlatamam; inanmazlar! Ülkemize gelen Japon turistlere bakıyorum da, sanki kamptaymış gibi tek sıra halinde

yürüyorlar yolu işgal etmemek için; maşallah bizimkiler sanki yol ortasını oturma odası zannediyorlar! Yaya geçidine veya kaldırıma park

eden arabaları söylemiyorum bile...
Not: Kadınların söylediği hakaret kelimelerini, adam kadınlara söyleseydi sonucunu tahmin edebiiyor musunuz? Polis çağrılır veya etraftaki

insanlar tarafından o adam linç edilmeye kalkışılabilirdi! Hayır demeyin; ben bunun örneklerini bizzat kendim yaşadım. Evde karısını döven

erkekıer, sokakta kadınlar için kahraman kesilirler! Ben, kadın bir doktorla diyaloğa girmediğim halde, aynı numaralı hastada yarım saat

kalınmasına salonda söylendiğim için, psikolojik baskı, iş düzenini bozma ve de ve halkı galeyana getirme iftirası yüzünden, o kadın doktor

yüzünden mahkemeye verildim. Artık bundan sonra benim için hayat ölsem de BOŞVER üzerine kurulu. Dünya yansa da BOŞVEEER!

Müziğimizin uluslararası olamaamsının tek sebebi çok sesli olamamasındandır!

6 Aralık

Piyango nedir?
Çok sevdiğiniz bir arkadaşınızın imkansız denilebilecek bir ihtiyacının mucize niteliğinde "şok şok şok" giderilmesidir! Çünkü Yılbaşı için

aldığım biletten ne çıkarsa, çıkarsa eğer, bu arkadaşımın sağlık ihtiyacını karşılayacaktım. Bunu dile getirdikten hemen sonra bu ihtiyaç bir

şekilde giderildi. O meleke teşekkür ediyorum!
Çok sevdiğiniz aşk ürünü kedi kızınız Cazibe'nin kaybolup, kabus dolu bir geceden sonra pat diye pencerede belirmesidir.
Gerçekten sabaha kadar bölük pörçük uykularım kabus rüyalarımda kedimi aramakla geçti!
20 kedinizle sıcacık sobanın başında mırıltılar arasında huzrlu bir kış mevsimidir piyango!
Belki de çok büyük olaylara sebep olabilecek bir ortamı Pozitife dönüştürmenin mükafatı olarak, bu olayın eve dönüşümü geciktirip tam

kedim Melek kızımın akşam trafiğinin önünden karşıdan karşıya geçerken benim durumu görüp bağırmam ve arabanın yavaşlaması, Melek

kızımın ezilmeden karşıya geçebilmesidir.
Bugün yavru kedilerimi de serbest bıraktım ve bir süre dolaştıktan sonra jhepsi de eve döndüler. İşte en büyük piyango budur!
Tarih: 06122019
Yılbaşı için aldığım biletimin piyangosunu peşin olarak almış oldum. Teşekkür ederim evrenim!

Hepimiz hayvanız; bazı akıllımlar kendini bir şey sanıyor!

İçtiğiniz bir paket sigaraya, dışarıda yediğiniz yabancı marka pizzalara veya içtiğiniz Amerikan kahvelere ödediğiniz paralarla günde kaç kilo

kedi maması alabileceğinizi ve kaç kedinin karnını doyurabileceğinizi biliyor musunuz? Bir insanın günlük kalori ihtiyacı 2000-2500'dür ve lüks

bir restoranda aldığınız karbobhidrat ile bir dilim ekmekteki karbonhidrat aynı işlevi görmektedir. Yengeç veya ahtapot bacağındaki protein ile

bakliyattaki protein de aynı işlevi görmektedir. Bünye dediğimiz metabolizma, görgüsüz değil anlayacağınız! Düğünlerde takı takacağınıza,

açılışlara çiçek göndereceğinize kedilere mama alın! ANLATABİLİYOR MUYUM? Tamam insan denilen tür sosyal bir varlıktır; iyi ya, bu daha

duyarlı olmanızı gerektirmez mi?

Evinde kedi besleyenler, siz gerçekten hayvansever olduğunuza inanıyor musunuz? Sokaktaki hayvanlar umrunuzda mı?

İntihar eden eşcinsel bir mültecinin cenazesinin ülkesine gönderilmesi için eşcinseller arası para toplamakta zorlanılırken, başka bir eşcinsel

arkadaşımızın sağlık gideri olan 5 bin lirayı tanımadığımız bir heteroseküel gözünü kırpmadan bile karşıladı. Bu heteroseksüel acaba gökten

inmiş melek mi diye düşündüm! Eşcinsellerin yaptığı imkansızlık değil, duyarsızlık!

7 Aralık

Yobaz şarlatanların vaazlarını dinleyip, direktiflerini yerine getireceğinize; bilimsel yazıları okuyun.

Ne zaman medeni oluruz; her insan en azından bir sokak hayvanının sorumluluğunu üstlenip,hayvanların da canlı olduğunu anladığında

Ben kışları hala soba ile ısınıyorum. Tüpten tasarruf etmek için de, sobanın üzerinde kuru bakliyat pişiriyorum. Soba ateşinde çok lezzetli

oluyor. EN ÖNEMLİSİ DE NE BİLİYOR MUSUNUZ; KURU BAKLİYAT SAYESİNDE PROTEİNİ ETTEN DEĞİL, BİTKİLERDEN ALMIŞ

OLUYORUM. BÖYLECE CANLILAR KURBAN EDİLMEMİŞ OLUYOR!

Et yemeyiniz lütfen, canlıların yaşama hakkına saygı duymayı bir deneyin! İnanın bir şey kaybetmezsiniz. Hani et yemeyince unutkanlık oluyor

falan deniyor ya; unutkan oluverin, ne olacak; nasıl olsa siz bilim, kültür, sanat veya edebiyatla mı uğraşıyorsunuz; onun bunun dedikodusunu

yapmayıveririsiniz unutkanlık sayesinde!

Ben dinsiz birisiyim ve yılbaşı kutlamalarına karşı değilim elbet ama kutlamayacağım; 20 kedimle geçireceğim soba başında!

Ve huzurlarınızda Gökben... Günümüz popçuları ne kadar eğreti kalıyorlar 70'lerin popçularının yanında!

8 Aralıık

Geminizi yüzdürürken Allah-Peygamber aklınıza gelmiyor; çıkarınıza ters düşünce, Allah-Peygamber şöyle emrediyor diyorsunuz!.

9 Aralık

Kediler... Daha hepsi karede değil. Dışarıdan gelen 4'ü hariç hepsi kardeş... Siz evinizdeki aile bireylerini fazla diye atıyor musunuz sokağa

veya evlatlık veriyor musunuz?

Bazı paylaşımlara bakıyorum da, tek bir noktalama işareti bile yok: Büyük küçük harfi boşverdim. Biraz çeki düzen verin kendinize!

"Evde" ile, "ev de" arasındaki farkı, "de" ekinin birleşik veya ayrı yazılışı belirler. İksi arasındaki farkı kaç kişi biliyor?!

Sevilmek ve sayılmak gibi bir kaygım olmadı asla hayatta; nezaketsiz ve samimiyetsiz insanların da yeri olmadı hayatımda!

Uzaktan bir kedi yığını ama ayrıntılarda gerçek sevgi saklı!

Kedilerin güvenini kazanırsanız, uyurken sevseniz bile rüya görmeye devam ederler...

10 Aralık

Yaşım 50 ama oyunla karnını doyuran 11 yaşında bir çocuk ruhuna sahibim. Akşama kadar aç karına spor yaptım!

İnsanların beğenmediğim davranışlarına, anlayacak olana ya anında tepki gösteririm, anlamayacaksa notumu veririm sadece!

Askerdeyken de eşcinsel olduğumu anlayanlar ya dalga geçiyordu, ya da arkamdan konuşuyorlardı. Bir gün çavuşlardan birine bahsedip

beni çağırttılar; yani bir köle veya herhangi bir öteki gibi onca taburun önünde eşcinselliğimi incelediler, tartıştılar. Takmadım kafaya... Dedim

ya; kişilerle hiçbir zaman işim olmadı. Çünkü yapılan ayrımcılklarda bir düşünce, bir felsefe yoktur. Basit bir "içgüdü"selliktir! Keşke yardımcı

olabilsem bu tür kafalara; ama takoza ne anlatabilirsin ki?!

Eskiden görüştüğüm, arkadaş bile diyemeyeceğim bir kişi, facebook'ta paylaşımlarının beğenilmesi için, kendsinde ekli olanlara, beğenin

diye baskı yapıyordu. Bu şekilde varolmaya çalışan beyinleri düşününce, yüzümü elimle kapatıyorum nasıl bir dünyada yaşadığmız için...

Paylaşımın bir fikir beyan ediyorsa tepkiyi anlayabilmek adına belki merak edebilirsin like sonuçlarını ama bu da bir ölçüt sayılmaz ki... Ben

Türkiye'deki beğenileri "al gülüm ver gülüm" olarak görüyorum! Bir şeyleri teşvik amaçlı beğeni olsa, gene de anlayabilirim ama adam yediği

yemekleri paylaşıp, görgüsüzlüğüne beğeni bekliyor!

11 Aralık

Tanrı'ya hiçbir zaman inanmadım! Çünkü çok ihtiyaç duyduğum halde bana hiçbir zaman Milli Piyango'dan para kazandırmadı!

12  Aralıık

Hastalanan kedilerimi veterinere götürsem ne yapacaklar. Götürmedim de değil daha önce. Muayene ücreti şu kadar. İç ve dış parazit aşısı

bu kadar. Kan tahlilleri zaten formalite. Sonuç ne; cebinden çıkan bir kedinin 2-3 yıllık mama ücreti. Kediler için gerekli sağlık ürünlerini

eczaneden alabilirsiniz. Parazit şurubu, ishal şurubu, göz damlası ve kremi... Beslenme dışında da bol bol seveceksiniz hayvanları ki,

hayata küsmesinler. Ama en önemlisi beslenme; çünkü bağışıklı sistemleri bu sayede güçlü oluyor... Camgöz oğlumun dün hastaykenki

bana mırıltıları, kendisini beslerkenki kabul edişleri... Onlar beni zaten büyük kedi zannettikleri için, aynı evde yaşamanın verdiği güven

duygusuyla da, onların hayatta kalmaları için çabama öyle güzel cevap veriyorlar ki... Veterinerler için söylediklerim, meclis dışarı; arada

istisna gerçekten hayvanları ticaretsiz düşünenler de vardır mutlaka. Ben veteriner olsaydım, hayvanlar için imkanı olanlardan gönlünden ne

koparsa, bağış usulü hizmet verirdim. Veterinerlik bir gönül işidir. Başka türlüsünden doğaya bir katkı ne derece beklenebilir, bana göe

şüpheli.

Ebeveynleri eşcinsel olan 34 yaşındaki bir kadın Finlandiya'nın başbakanı seçilmiş. N'aber; hani eşcinseller sapıktı! Eşcinsellerin,

heteroseksüellerden daha iyi çocuk yetiştirdiği bilimsel bir gerçektir. Eğer ben bir çocuk yetiştirseydim, kesin Nobel alırdı!

Kahvecinin oğlu ben çocukken 7 Gün dergisi alır ve posterlerini kahvenin duvarlaına asardı... Patenli Pakize Suda aklımda kalanlardan.

Sonra bu Tarık Akan posterini de görmüştüm onlarda. Bir gün üzeinde karpuz yenildikten sonra karpuz kabuğu ve çekirdekleriyle çöpte

görmüştüm bu posteri. Çok üzülmüştüm... Oysa benim olmasını o kadar çok isterdim ki...

Zeki Müren'e bakınca kendmi buluyorum! Erkek bedeninde kadın!

14 Aralık

ARABA SEVDASI GÖRGÜSÜZLÜK, SAVAŞLAR VİCDANSIZLIKTIR! KISACA CAHİLLİKTİR HEPSİ, YAŞAMA VE DOĞAYA DÜŞMANLIKTIR!
Ayşegül hanım gittikten sonra, sokağımızdaki kediler de dağıldı sanki. Mama vermeye gidiyorum ama o kedi yığılması yok artık. Sonunda

mahalleli kötü amacına ulaştı sanırım.
Bizim bina ana cadde ile ara sokağın tam kesiştiği noktada. Ara sokaktan ana caddeye çıkan araçlar öyle sorumsuzca hız yapıyorlar ki, bir

çok kedim bu hız manyakları yüzünden hayatını kaybeti. Bugün de sokak kedilerine mama vermekten dönerken, araçların hızını yavaşlatmak

için bilerek yolun ortasından salına salına yürüyorum ama beni solladıktan sonra ana caddeye kalan 10 metre için bile gaza basıyorlar; hem

de kadını erkeği. Ulan zaten caddeye girerken duracaksınız, saliselerle ne işiniz var da o kadar hız yapıyorsunuz? Sokağımıza boydan boya

"kedi çıkabilir" yazmayı, kedi resimleri boyamayı falan düşündüm ama takozlar bundan anlamaz ki. Hatta bırakın insanları, hatta birbirini

ezebilirler hiç umrumda değil, hayvanların hız kurbanı olmaması için biraz vicdana gelmelerine dair pankart veya tişörtlerle konuya dikkat

çekmeyi düşünüyorum ama hayvan öldürmeyi av başlığ altında bir spor olarak gören veya hayvanları Tanrı'ya adayanlara ne anlatabilirim ki?

Araba yarışları da artık bayağı bayağı önemli spor etkinliği olarak görülüyor her ne hikmetse! Pardon rencide mi oldunuz; sizin

rencidenizden, benim için hayvanların yaşama hakkı daha önemli. Gidin mahkemeye verin isterseniz; idamımı isteseler kaç yazar benim

içimm kan ağlarken.
İnsanlık, 50 yaşındayım, bu süreçte tekonoloji olarak ilerlemiş olabilir ama insanlık adına bir gıdım yol lamamıştır bana göre. hatta duyarsızlık,

görgüsüzlük, saygısızlık daha da artmıştır. Bakınız, birazcık aklınız varsa mantıklı düşünebiirsiniz; araba ve savaşlar birer lükstür,

lüzumsuzluktur, vicdansızlıktır. Arabalara ve silahlara harcanan paralar ihtiyaçlara harcansa; vicdanlar gelişir, insanlık gelişir, duyarlılık artar,

dünyaya huzur ve barış gelir, hem de çevre dengesini korur.
Benim söylediklermi liderleriniz söylese, belki uygulayabilirdiniz ama belki de öyle olmayan-kendi kafanızdan olmayan birini lider

seçmezdiniz. Atatürk boşuna Atatürk değil! Eşitliği, özgürlüğü, barışı istemek sanırım yüksek bir insanlık gerektiriyor.
Yaa soruyorum ben kendime; ben niye araba sahibi olmak issitemiyorum. Çünkü ihtiyacım yok; insanların hiçbirinin de toplu taşıma araçları

dışında özel araçlara ihtiyacı yok. Dediğim gibi arba sevdası görgüsüzlüktür. Pahalı telefonlar, kapitalizme birer köleliktir, daha açıkçası

kapitalizm insnaları kendine köle yapmak için, teknolojiyi çok güzel alet ediyor hedeflerine. Bir de ner'de eğitim ve gelir düzeyi düşük insan

varsa, onlarda görürsünüz en pahalı teknolojiyi.

POP GAY'DİR!
Türkiye'nin erkek pop starlarını sıralamak istiyorum. Görsel olarak hayal edin. 90'lardan sonraki popçulardan bahsediyorum. Burak Kut, Hakan

Peker, Tarkan, Kenan Doğulu, Mustafa Sandal, Serdar Ortaç, Mirkelam, Ali Güven, Çelik, Gökhan Özen, Metin Arolat, Tepe'yi de ilave

edebiliriz. Bana hepsi Zeki Müren'in ve de 70'lerden ise Erol Evgin ve Barış Manço'nun devamı gibi geliyorlar. Son dönem popçuları ise,

Cem Adrian veya Mabel Matiz gibileri daha net ama 90'ların devamı olarak da Murat Boz, Murat Dalkılıç, Soner Sarıkabadayı, Ediz, Buray,

Gökhan Türkmen gibiler de var ama yeni nesil popçuların hepsinin ismi aklıma gelmiyor. Hatta Tarık Mengüç!

Tarkan, kendisi için eşcinsel denmesine bakın nasıl cevaplar vermiş bazı yıllar itibariyle...

1997
Hem kadın hem erkek, androjenim!

2001
Gay yada değilim; bu hiç kimsey ilgilendirmez.

2006
Gay ya da eşcinsel de değilim. Türkiye’de 5 yıldır psikanaliz uzmanına gidiyorum. Terapiyle geçmişim üzerinde çalışıyoruz.

2017
Tarkan son olarak evlenerek cevap verdi eşcinsellik dedikodularına.

Oysa Türkiye'de eşcinsellerin % 99'u evleniyor zaten...

Eşcinsel erkek biraz kadın biraz erkektir; eşcinsel kadın da biraz erkek biraz kadındır. Kendisiyle barışamayanlar kendilerini transseksüel

olarak tanımlayabilirler. Bazıları da içinde her iki cinsel kimliği barındırmayı androjenlik olarak tanımlayabilir. Burada cinsiyet kavramını iyi

anlamak ve bazı şeyleri birbirine karıştırmama gerekiyor.. Cinsiyet kişinin içinden gelen davranışı mıdır yoksa toplumun erkekliğe ve

kadınlığa biçtiği roller midir. İçten gelen davranışlara amenna ama bunu toplumsal cinsiyet rolleriyle bütünleştirmek cinisyetçiliktir ve farklılıkları

öldüren bir şeydir.
Buradan konuyu sporda cinsiyete bağlamak istiyorum. Evet bazı sporların cinsiyeti vardır bana göre de. Mesela tenis bir kadın sporudur ve

eşcinsel erkekler tenis oynamayı seçebilirler. Voleybol da öyle. Çünkü centilmen sporlar bunlar. İçinde fazla testosteron barındırmıyorlar.
Mesela futbol veya basketbol erkek sporudur ve bunları seçen kadınların lezbiyen olma ihtimali yüksektir ve bazıları kendilerini trans erkek

olarak tanımlama boyutundadır.
Futbolcu gay yok mudur; vardır ama istisna. Heteroseksüel voleybolcu veya tenisçi yok mudur; vardır elbet! Hatta çoğu kendini

heteroseksüel olarak tanımlayan sınıfındandır.
Heteroseksüel balet yok mudur; bilmem ki, vardır elbette! Ama ateş omayan yerden de duman çıkmaz değil mi?
Biliyor musunuz, lezbiyen veya trans erkek konumundaki lezbiyen sporcular, kadın sporculara göre daha güçlü olabiliyorlar.
Kadın sporlarındaki heteroseksüel erkekler de diğer eşcinsel diyebilieceğimiz diğer erkek sporculara fark atıyorlar.

Prezervatif ayıp değil sağlıktır, cinsellik ayıp değil bir ihtiyaçtır! Bunu kafanıza sokun artık!

15 Aralık

Bana diyorlar ki, o kadar kedinin hepsini tek tek ayırt edebiliyor musun? İnsan ebelik yaptığı ve annelerinden daha çok baktığı, gözlerini

açınca bile annelerinden önce beni gören, bir süre sonra onlara baktığı için beni ebeveyni sanan kedilerin hangisinin, hangisi olduğunu

bilmez mi? Dışarıya saldığım zaman bile, döndükten sonra sayarak hesap yapmıyorum; tek tek hangisinin evde olup olmadığına bakıyorum;

Kınalı nerde, Boziş burda, Ceyzi, Pedro, Krem, Pırıl, Bilal, Zehra, Ruzi, Çitoşki, Melek, Camgöz, vesaire..

Onlarca kedim oldu ve onlarca öldü... "Karam" kedim en büyük acıyı yaşatanlardan oldu zehirlenerek!
Şubat 2011
Seni çok özlüyorum yaramaz oğlum...

Salağın biri de demşi ki, intihar etmemek için mi bu kadar çok kediye bakıyorsun? Tanrım ne kadar çok ruh hastası var hayatta...Ulan ben

kendine bu kadar saygı duyarken, bu kadar severken, bu kadar aşıkken, bu kadar yaşam tutkunuyken, hatta ölümsüz olmak için beynini

robotlara aktartmak isteyen biriyken, nerden aklınıza gelir ki böyle saçmalıklar? Ben sadece yaşatmak için hayvanseverim; bundan başka bir

şey değil asla. Ben yalnızlıktan bunalıma giren biri değilim ki; keşke herkes benim kadar hayatı çok sevse ve dolu dolu yaşamasını bilse..

Birisi de çok negatif düşündüğümü yazmış. Ben pozitif bakıyorum hayata, sadace çoğunluğun yanlışlarını eleştiriyorum korkusuzca; negatif

olan ben değil, eleştirdiklerim!

50 yaşından sonra bir şey yapmaya ne takatim oluyor bazen, ne de yapma isteğim... Pesimist pesimist, bezmiş bezmiş yaşamak istiyorum

malankolik melankolik... Şarkılar susmasın sadece...Bir gün ölürsem ve eve geldiklerinde hem yatak odamda, hem de bilgisayarımda müzik

eşliğinde gittiğime şahit olabilirler... Zaten sessizce gideceğime o kadar eminim ki... Varlığım kimseye yük omadı ki, giderken yük olayım...

Balerin kızı öldüren katil, haftada bir kedinin başını taşla ezerek öldürüyordum demiş. Ne demek istediğimi anlayabiliyor musunuz?

Diyorlar ki, kedilerden, tüylerinden hastalık kaparsın. Burnumu göbüşlerine gömüp derin derin öyle bir nefes çekiyorum ki; cennet!

Kedilerden insanlara hastalık geçmez. 50 senedir kedi sevdalısıyım, hiç hastalık geçmedi! Nefretinize kedileri bahane etmeyin!

Bit-pire asalak değil, doğa zincirinin halkalarından biridir. Ama insan türü dünyaya zarar veren gerçek bir asalağa dönüşmüştür!

Sofie'nin Dünyası'nı 1996 senesinde okumuştum ve hala saklarım. Orada da insanların, dünyanın asalakları olduğu anlatılmaktadır!

16 Aralık

Asalak insanları kendinize sakın bulaştırmayın. Çünkü sizi enayi gibi kullanmaktan vazgeçmek istemeyeceklerdir!

Daha güzel görünmek için dudağına estetik yaptıran kadının alt dudağı çürüyüp kopmuş. Tanrım herkese önce akıl güzelliği versin! Eğer ben

göril gibi doğsaydım, gene kendime aşık olurdum. Çünkü doğa bildiği gibi yaratır, sen ona müdahale edersen, işte böyle ters teper!

Yobaz kesim, eşcinselliği meşrulaştırmaya çalışıyorlar diye veryansın ediyor; eşcinsellik meşru zaten, siz geri zekalısınız!

18 Aralık

Gökben'e dair bütün işitsel ve görsel materyallere sahip olmayı çok isterdim...

Pop müziğimizin en batı yüzü... Gökben... Yaa, 70'lerde sanatçılarımız çok stilmiş. Şimdiki popstarlarımıza bakıyorum da, ne kadar avamlar!

19 Aralık

Bugün yüzme sonrası, tenis sonrası, kahvaltı sonrası, AVM öncesi miyav ve AVM sonrası, tekrar tenis öncesi... Ve akşam tenisi...

20 Aralık

Yılbaşı gecesi alkol alarak ve eşcinsel seks yaparak geçirip sevap işleyeceğim inadına inadına! Hahahah! Tahrik mi oldunuz?

Diyebilirsiniz ki, Halil sen de eşcinsellikten çok bahsediyorsun! Ne yapayım yani; yapılan hakzılıkları ve ayrımcılıkları sineye mi çekeyim?
Siz hiç erkek olduğunuz için hastalık muamelesi görüp, tedavi ettirilmeye çalışıldınız mı,
Sapık, ahlaksız, günahkar muamelesi gördünüz mü?
Erkek olduğunuz için sırf cinsel yöneliminizden dolayı, yani bir kadını sevdiğiniz için dayak yediniz mi veya öldürüldünüz mü?
Erkek olduğunuz için işten atıldınız mı?
Erkek olduğunuz için eğitimizin aksadı mı?
Erkekliğinizden dolayı arkanızdan konuşuldu mu?
Erkek olduğunuz için aşağılandınız, dışlandınız mı?
Erkek olduğunuz için toplumdan eliniz ayağınız çektirildi mi?
Erkek olduğunuz için, erkeğe bak, diye parmakla işaret edildiniz mi?
Erkek olduğunuz için aşksız kaldınız mı, evlenmenizin önüne geçildi mi, çocuk sahibi olma hakkınız elinizdrn alındı mı?
Erkekler koskoca bir ailenin sosyal haklarını devlet tarafından karşılatırken, bırakın devletin sosyal hizmet ve güvencesini, eşcinsellerin

sevdiği insana miras bırakma hakkının bile olmadığını biliyor musunuz?
İlk aklıma gelenler bunlar...
Heteroseksüellerin hiçbiri, cinsel yönelimleirndne dolayı, bu saydıklarıma maruz kalmıyorlar.
Haa, ben veya bazıları bu ayrımcılıkların üstesinden geliyor olabilir...
Benim anlatmak istediğim şey başka;
neden eşcinsellerle heteroseksüeller aynı haklara sahip değiller?
Eşcinseller de heteroseksüeler gibi insanlar ve heteroseksüeller kadar üzerlerine düşen görevlerin aynısını yapıyorlar;
vergiyse vergi, askerlikse askerlik...
Eee, sorun ne öyleyse;
sizin cahilliğiniz mi yoksa nefretiniz mi, yoksa korkularınız mı?
Oysa eşcinsellik canlı tarihinden beri var ve hiç kimseye ve hiçbir şeye bir zararları yok.
Eeee, sorun n e o zaman; sizin cahilliğinizden başka bir şey değil...
İşte sizleri kafanızda bir ışık yakabilmek için anlatıyorum eşcinselliği;
anlayabiliyor musunuz, anlamak mı istemyorsunuz?
Sanırım her iki durum da mevcut!
Cahilliğinizden dolayı gelenekleri, örf ve adeleri nefretinize bahane etmeyin olur mu?
Demokrasiden, eşitlik ve özgürlükten bahsediyorsunuz ya;
bir canlının, insanca yaşama hakkından gaha üstün hiçbir şey olamaz;
Nefretinize bahanelerinizi kendinize saklayın!

Hayalim, çocukluğumdan beri hep bir müzik detgisi çıkarmaktı ama hiç gerçekleştiremedim... Yanlış coğrafya, imkansızlıktan eğitime vakit

ayıramamak... Tabi bunlar bahane olabilir... Tesadüfler veya şans gibi faktörler de belirleyici olabiliyor hayallerin gerçekleşmesinde... Çok

büyük ihtimal fotoğrafçılık, belki de en büyük ihtimal aranjörlük...

"Hayır" demenizden anlamayan bir insana eğer yüz verirseniz, bir gün katiliniz bile olabilir!

22 Aralık

Pırıl, kapımın önüne bırakıldığında küçük sayılırdı. Arka bacaklarının güçsüz-engelli olduğunu sonradan farkettim. Evden çok defa kaçtı Pırıl

ama döndü. Çünkü sahiplenmişti yaşadığı evi diğer 20 kedi ona güç yeterliliği yaptığı halde. Bir keresinde bacağı ve kuyruğu yaralı döndü.

Sanırım çok defa girdiği araba kaportalarından birinin kurbanı oldu araba hareket edince. 3-4 ay iyileşme süreci yaşadık her gün

pansumanlarla. Çünkü bacağının ve kuyruğunun derileri 5-6 cm. uzunluğunda yüzülmüştü. Kırmızı ete kadar inmişti yüzülme. Bacağı iyileşti

ama kuyruğu o kadar zor iyileşti ki. Hergün pansumana alışmıştı artık Pırıl. Bunun kendi yararına olduğunu biliyordu. Tam iyileşti derken tekrar

iltihap, şişme vs. durumlar yaşadık ama sonun da iyileşti. Şimdi evden kaçmıyor artık Pırıl.

Biromans, yani erkek erkeğe birlikte vakit geçirmek; aslında gizli eşcinsel olup birbiriyle çatır çatır mikişmek isteyen ama toplumsal

sebeplerle veya içselleştirilmiş homofobi sebebiyle zamanlarının büyük bölümünü götgöte geçiren yakın temas halinde ve kanki başlığı

altında duygusal takılma ve bundan mümkün olduğunca eşcinsellik adına verim alabilme eylemidir. Bunlara sorsan, sapına kadar erkektir.

Biyolojik erkekliğinize laf eden yok; eşcinsellik zaten kadınlık veya edilgenlik değil ki sadece; hemcinsine yönelim, eğilim, ondan

hoşlanmadır! Kendinizi kandırmayın; arkadaşlıktan çok öte bir meseledir bu kankilik. Ulan siz birbirinizi delice kıskanıyorsunuz başkalarından!

Kimsenin görmediği yerde ağlayın, güvendiğiniz insanlar gözyaşlarınızı bile satarlar...
Tşk. Namık Erol

23 Aralık 2020

Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır.

Okey mi?!

Ruhani inancım olmadığı ve hiçbir dini ritüeli yerine getirmediğim için rahatsızlık duymuyorum ama canlılara yardım etmezsem, o gün başımı

yastığa huzurla koyamam!

Dindar insanlar görüyorum etrafımda ama kedilerden nefret eden! Oysa kediler bile onlardan nefret etmiyor!

Yağmur uykum geldi, uyusam mı ne?!

24 Aralık

Beden, müzik, görsel sanatlar ve bilgisayar dersleri kaldırılmış. Bence okullar kpatılsın, sadece kuran kurslarına gidilse yeter!

Bir iktidar düşünün ki; bilim, sanat, spor, teknoloji, yabancı dil, matematik, felsefe ve vesaireye karşı; cahil kalsınlar diye!

25

50 yaşındayım, hayatımda hiç yokluktan seri şekilde intihar vakalarıyla karşılaşmamıştım bu iktidara kadar. Milletin vekilleri, keşke parti

liderlerinin dediklerini koşulsuz yerine getirmek yerine, kendilerini seçen milletinin çığlıklarına kulak verseler. İstanbul bilmem ne projesinden

faln bahsediyorlar, dünynın en büyük hava limanını açıyorlar, köprüler yapıyorlar; gerçekten açlık sınırının altında yaşayan vatandaşın ihtiyacı

olan şeyler bunlar mı, yoksa ekmek mi? Temel ihtiyaç maddeleri son bir yılda birden dolar yükseldi diye 3-5 katına fırladı, bir daha inmedi ve

hala fiyatlar yükselmeye devam ediyor. 5-10 lira öediğim elektirk faturam artık hiçbir şey kullanmadığım halde 110 lira geliyor...

Çocukluğumda açlık sınırının da altında bir yaşam vardı hayatımızda. Sonra asgari ücretli işçi olarak yaşadım. Emekliliğimi hak ettim. sonra da

7 yıl sallandırdılar bu yaşta emekli olunmaz diye. Sonra yaşlısın dedikleri için iş bulmadım. 9 ay sonra emekli olacağım eğer bir değişiklik

olmazsa. Alacağım para da 2 bin lira olacak taş çatlasın. Yani, gene açlık sınırının altında yaşamaya devam edeceğim, yaşayabildiğim

kadar... Çok üzülmüyorum; bi' başınayım çünkü; ama aile geçindirip de yaşadıkları bu sıkıntılı süreci onaylayanlara, pekiştirenlere üzülüyorum

en çok; kendi düşen ağlamaz diyorlar, herkes hak ettiği yaşamı yaşar diyorlar ama olan bize de oluyor işte bu yüzden...

Kafa olarak sağlıklı yaşamanın formülü; kitap okuyun, yabancı dil öğrenin, bir enstrüman çalın-sanatla uğraşın, spor yapın...

Sizi üzen insanları hayatınızdan çıkardığınız gibi, beyninizden de tamamen silin; onları hatırlatacak hiçbir şey kalmasın...

Bir insanla iletişimimi bana yanlış yaptığından değil, onun yanlış karakter ve kişiliğinden dolayı keserim ve dönüşü olmaz!

İnsanlar alışmış karşısındakinin zaaflarını fırsat bilerek istediği şekilde davranmaya.Ama ben zaaflarıma yenik düşen biri değilim

26 Aralık

Mantıklı bir din benim eşcinselliğime karışmaz ki! Çünkü eşcinsellik zararlı değil ve beni mutlu ediyor!

AKP'liler neden AKP'nin her dediğini doğru ve haklı buluyor; hiç düşündünüz mü?! Konuşturmayın beni!

Arabasının üstüne çıkıyor diye kedilerden rahatsız olan karşı apartman balkoncu komşu, "Halil ne yapıyorsun?" diyor. Elimde de kedi maması bakracı var. "Sokak kedilerinin mamasını vermeye gidiyorum." diyorum. "Onlara da mı sen bakıyorsun?" diyor. Suratı başkasına nasıl gözüküyor bilmiyorum ama o anda ben sevigiye dair bir şey göremedim. Nefreti dile bile getirmek istemiyorum... Duyarlılık anormal, duyarsızlık marifet sanılıyor bu ülkede!

Asgari ücreti belirleyenler, asgari ücret mi alıyorlar? O zaman çalışma saatlerini de asgari ücreti alanlar belirlesin.

Seks işçiliği, zevkini kolay yoldan paraya dönüştürme işidir. Dürüst olanlar bunu itiraf ediyor zaten. Mecburiyet diye bir şey yok

Travestilerde hiç zorla veya mecburiyetten seks işçiliği yapacak göz var mı sizce? Hem hak, hem de mecburiyet derken çelişiyorlar!

27 Aralık

2019 yılını spor anlamında layığıyla yaşadık; engellere rağmen arkadaşlarımız kendi çabaları ve fedakarlıklarıyla badminton oynamaya devam ederek, bu sporun şehrimizde yaşmasına katkı sağladılar. Hepisine teşekkürler ve Denizli Badminton Topluluğu olarak herkese sağlıklı, huzurlu ve mutlu spor dolu bir 2020 yılı diliyoruz... Yaşasın Badminton!

28 Aralık

İnsanlar mı bölgeleri şekillendiriyor, bölgeler mi insnaları; önce insanlar, sonra bölgeler...

Cinselliği serbest bırakın, ayıp günah demeyi bırakın, bakalım 1 tane tecavüz olacak mı?

30 Aralık

Kedilerin ıslak burunlarını teninizde hissetiniz mi hiç? Pompiş göbüşlerine burnunuzu gömüp cennet kokularını içinize çektiniz mi?

Bu yıl yeni yıla ilk defa en kalabalık gireceğim 20 kişilik kedi ailemle!Kendi kan bağım ve türüm ailemden daha çok seviyorl beni!

Kendi türümden utanıyorum ben. Ebeveynleri sağlıklıyken çok seviyorlar onları ama yatağa düştükleri zaman ölse de kurtulsak diye bakıyorlar. Sonra utanmadan bir de mirasını paylaşıyorlar...

Kimisi yeni yıla parasını sayarak girecek, kimisi benim gibi sokaktaki hayvanlara mama parasını nasıl temin ederim diye düşünerek!

Eğer bir kedi kucağınızda mırıl mırıl mutluysa, siz onun ailsesinizdir artık; Ne o öyle sahiplendirmek falan!

Bir yıl daha bitiyor... Bu yıl hayatımdan bütün negatif insanları çıkarmama rağmen, içinde yaşadığımız kültürden dolayı, gene de soyutlayamıyorsun kendini olumsuzluklardan. Ama, tınnnn! diyorum, anlayabiliyor musunuz? Çünkü insan ömrü çok kısa ve hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi kafaya takmaya değmez eğer ucunda ölüm yoksa. Bu kültürde yaşıyorsam, başıma gelecekleri de göze alıyorum demektir ve karşıma çıkan pürüzler, sadece bir kir, bir leke benim için su ile temizlenebilecek gibi. 2 yıl önce bugünlerde geçirdiğim ameliyattan dolayı hastanede idim ve şu anda nazar değmesin sağlığım yerinde. Dolayısıyla maddi anlamda borç içinde olsam da, kendimi çok şanslı ve zengin hissediyorum. Sevgi var hayatımda, arkadaşlık ve dostluklarım var, hayvanlar var, kendimi oyalayacak meşgalelerim var... Daha ne olsun. Zaten şu kapitalist-sömürgeci düzende maddi anlamda ben iyi olsam da, vicdanım rahat olmayacak ki. Çünkü herkes eşitlikçi ve paylaşımcı olmadığı sürece, herkes aynı imkanlara sahip olmayacağı için mutluluk ve huzura içinde olamayacak. Biliyorum hakkınız yılbaşında eğlenmek ama başkalarını da düşünmeyi ihmal etmeyin olur mu? Hayattaki ihtiyaç sahiplerinin muhtaçlıkları beceriksiz veya tembel oldukları için değil, sömürüldükleri için!

En büyük hayallerimden biri, önü bahçeli ahşap bir evde, kedilerimle kapitalist yaşamdan soyutlanmış huzurlu bir hayat!

Geri zekalı cahil yobazlar... Yılbaşı Hristiyan geleneği olsa bile niye haram veya günah olsun ki; insanların gönlünce yaşama hakkı sadece Müslümanlığın tekelinde mi? Sen istediğine inan, istediğin şekilde yaşa ama bana müdahale edersen, alırım o aklını fikrini, gerisini siz tamamlayın artık. Müslüman ülke anlayışını reddediyorum. Sınırları çizilmiş ülkeler olabilir ama o ülkede her çeşit insan yaşayabilir; hani Müslümanlık hoşgörü diniydi?; eğer takoz beynin bunu kabul edemiyorsa, miktir olup gidersin, kendine uzayda başka bir yer tahsis edersin. Bu ülkede ateist atesist ve ibnece çatır çatır yaşayacağım ve her tür yaşam biçimine de saygı duyacağım; var mı itirazı olan?! Herkesin yeni yılı kutlu olsun, Noel'i kutlu olsun, Hristiyan bayramı kutlu olsun; sevgiden zarar gelmez; korkmayın yobaz beyinler! Ama sizinki gibi her şeye, özellikle özgrülüğe karşıt olan şeriatçı beyinlerin faaliyetleri ve yansımaları resmen kin ve nefret kokuyor!

Eve, pis diye kedi sokulmaz diyenler; siz gerçek sevgi nedir biliyor musunuz? Sizin de bokunuz sidiğiniz var ayol!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder