23 Nisan 2020 Perşembe

22 Nisan facebook notlarım


COBY BRİANT'IN ARDINDAN!
Coby Briant'ın, kızının antrenmanı için 15 dakikalık mesafeye heikopterle gitmesi bir görgüsüzlüktür. Sisli havada yola çıkıldığı için şirket ve helikopteri havalandıran pilot kadar sisin tehlikesini göze alan Coby Briant da suçludur. Ve kızının hayatını sonlandırmıştır bu karar. İnsan korkar yaa... Hani bırakın sisli havayı, günlük antrenman için bile helikopter tercih edilmesi ölüm riskini barındırmaz mı? Araba kazası yaparsın ama kurtulma şansın var ama havadan yere çakılırsan; booom! Çok üzücü elbette hava kazaları ama insanlar lüks yaşamanın sınırlarını bu kadar zorlamamalı bence... Aileler pilottan şikayetçi olmamış; olmazlar elbet; çünkü pilot hatası şirketin tazminat ödemesinin önünde engel. Aileler, ölen yakınlarından çok, kazanacakaları tazminatın derdine düşmüşlerdir bence. Briant'ın karısı pilot da suçlu demiş; çünkü onun paraya ihtiyacı yok!

İktidar ekonomik başarısızlığına kılıfı buldu; Koronavirüs. II. dünya savaşından sonraki en büyük ekonomik kriz demiş de!

Eşcinsellikle transeksüellik arasındaki ince çizgi!
Cansever ile Kobra Murat bir şarkı klibinde buluşmuşlar. Amacım burada bilinen kişilerin cinsel kimliğini falan sorgulamak değil; ayrıca Cansever çok sevdiğim bir sanatçıdır da. İçinde yaşadığımız heteroseksist kültürden dolayı da zaten cinsel kimliklerimizi dile getiremiyoruz; sorulduğunda da geçiştiriyoruz... Ama görünen köy de klavuz istemiyor... Şimdi örneğin Zeki Müren'e kim heteroseksüel der? Cansever ben bildim bileli maskülen bir kadındır; giyim kuşamıyla, konuşma ve hareketleriyle... Bakınız gene adına şu demiyorum... Aynı şekilde Kobra Murat dediğimiz sanatçımız da takip etmesem de giyimi-kuşamıyla, hal ve tavırlarıyla feminen bir erkekir. Cinsel kimlik tanımlamasını da gene yapmıyorum ve herkese bırakıyorum. Bu kişiler kendilerini nasıl tanımlıyor, kafalarının içinde nasıl konumlandırıyorlar kendilerini, görsel ifade dışında dışarıya-soranlara nasıl bir tanımlama yapıyorlar bilmiyorum. Zaten/belki de herkes kimin ne ve neyin ne olduğunu bildiği için bunun tartışmasını bile yapmıyordur. En güzeli de bu aslında ama neyin ne olduğuyla yüzleşilmediği sürece, üstü kapatılan şeyler bizi ötekileştirmeye devam edecektir. Önce bir yüzleşmek gerekiyor kimin ne olduğunun önemsenmediği evreye geçebilmek için. Ama bilginin öncelikli olmadığı toplumlarda insanlar bilinçsizlik ve özgüvensizlikten dolayı kendilerini tanıyamıyorlar, dürüstçe ifade edemiyorlar. Hep bir muğlaklık hakim; ifade edenlerde de, onlara karşı bilgisizlikten dolayı nasıl davranacağını bilemeyenlerde de, önyargılı davrananlarda da ve de ötekileştirinlerde de . Oysa bir şeyleri netleştirsek, her iki taraf da rahat edecek. En önemlisi de cinsel yönelimlerimizi toplumsal cinsiyet şeklinde paketlemeyeceğiz bir şeyleri netleştirsek, barışacağız hayatla, topluma benzemek yerine toplumu dönüştüreceğiz. Ama biz kaybettiğimiz doğamıza-özümüze yabancılaşmışız cinsiyet kimliği başlığı altında ve toplumsal normları doğru ve doğa zannediyoruz. Yani homofobi mağduruyuz ama homofobiyi besliyoruz heteroseksizme uygun yaşamaya çalışarak...

Yaa, sizler ne çirkin zihniyetsizlersiniz muhafazakarlar. Seks ahlaksızlık, eşcinsellik ahlaksızlık, çıplaklık ahlaksızlık, başını örtmemek ahlaksızlık ama 13-15 yaşındaki çocuklar nikah kisvesi altında cinsellik yaşarlersa, iki gencin birbirini sevmesi oluyor. Yani sevgi ve sevişme koşulları bile sizin tekelinizde ve bunu hurafelere sırtınızı dayayarak resmileştirmeye çalşıyorsunuz. 13-15 yaşında bir çocuk veya gençten anne veya ev kadınlığı olur mu? Bu yaşta insan hayaller kurar, geleceğini planlar ve eğitimini alır. Tabi size göre kadınların başı çocukken bağlanmalı ki, erkeğine itaat etmesini öğrensin. eğitimli, bilinçli, aklı başında bağımsız kadınlık olursa, heteroseksizm elden gider değil mi? İşin en vahim tarafı da, bu zihniyetle beyni yıkanan kadınların, gelecek nesil kız çocuklarının hayatlarını karartmaları, geleceklerini ellerinden almaları. İnsan hemcinsi kız çocuklarına bunu yapar mı; kendisi bu mağduriyeti yaşarken. Artık kadınlar şu erkekliğin kölesi olmaktan kurtarsınlar kendilerini. kadın cinayetlerinin sebebinin bu erkekçi zihniyet olduğunu hala düşünemiyor musunuz?

MUHAFAZAKARLARA GÖRE 13-15 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLAR NİKAH BAŞLIĞI ALTINDA SEVİŞİRLERSE AŞK OLUYOR, NİKAHSIZ SEVİŞİRLERSE AHLAKSIZLIK!

Yaa, sizler ne çirkin zihniyetsizlersiniz muhafazakarlar. Seks ahlaksızlık, eşcinsellik ahlaksızlık, çıplaklık ahlaksızlık, başını örtmemek ahlaksızlık ama 13-15 yaşındaki çocuklar nikah kisvesi altında cinsellik yaşarlersa, iki gencin birbirini sevmesi oluyor. Yani sevgi ve sevişme koşulları bile sizin tekelinizde ve bunu hurafelere sırtınızı dayayarak resmileştirmeye çalşıyorsunuz. 13-15 yaşında bir çocuk veya gençten anne veya ev kadınlığı olur mu? Bu yaşta insan hayaller kurar, geleceğini planlar ve eğitimini alır. Tabi size göre kadınların başı çocukken bağlanmalı ki, erkeğine itaat etmesini öğrensin. eğitimli, bilinçli, aklı başında bağımsız kadınlık olursa, heteroseksizm elden gider değil mi? İşin en vahim tarafı da, bu zihniyetle beyni yıkanan kadınların, gelecek nesil kız çocuklarının hayatlarını karartmaları, geleceklerini ellerinden almaları. İnsan hemcinsi kız çocuklarına bunu yapar mı; kendisi bu mağduriyeti yaşarken. Artık kadınlar şu erkekliğin kölesi olmaktan kurtarsınlar kendilerini. kadın cinayetlerinin sebebinin bu erkekçi zihniyet olduğunu hala düşünemiyor musunuz?

Bu muhafazakarlar 14-15 yaşındaki çocukları nikahlayarak ne kazanacaklar acaba? Heteroseksizmi kazandıracaklar!

Eğer ben kadın olsaydım... Eğitimimi tamamlardım, mesleğimi elime alırdım, aşkımı-seksimi doya doya yaşardım, hayatımı paylaşacağım erkeği iyice tanırdım, kariyerimi ve çocuğumu da yapardım, ondan sonra hayatı doya doya yaşadıktan sonra eğer bir erkeğe ihtiyacım var ise, güvendiğim o erkekle aynı evde yaşamaya başlardım ama gene de nikah denilen şeyi gerçekleştirmezdim. Çünkü erkeklik evrimini tamamlayamadığı için, imza ve nikahla gelişememişliğini, bencilliğini hemen gösteriyor. Toplumsal anamda evliliği bile isteye gerçekleştirmek isterse eğer kadınlar, onlara da en az 30 yaş sınırı getirilmelidir.

Analoji; iki farklı şey arasındaki benzerlik veya benzerliklerden hareket edilerek birincisi için dile getirilenlerin diğeri için de söz konusu olduğunu ileri sürmektir.

KORONA SONRASI ÇOK PSİKOLOĞA İHTİYAÇ OLACAK SANIRIM!
Korona herkesi delirtmiş. Fırına gidiyorum, acele edin diyorlar. Markete gidiyorum, sokağa çıkma yasağında marketin açık olması ne işe yaryacak diyorum, bozuk plak gibi marketler açık diyorlar sadece. Herkes robotlaşmış ve sanki maskeli balodayız. Beter olun diyorum içimden!

Türkiye'nin egemenliğinin 100. yılında devlet vatandaştan 10 lira istiyor... E biz her yıl kaç katı vergi veriyoruz ve bize geri dönmüyor zaten...

"Hiçbir gül mavi değildir." önermesinin ters
döndürmesi
"Bazı mavi olmayan gül olmayan değildir"

Türkiye egemen olalı 100 yıl oldu ama biz laik Atatürk Türkiye'sine ihanet ettik; kadınlar özgür olmak istemiyoruz kararı aldılar!

Bir ülkenin üniversite soruları imla kurallarına falan dikat edilmeyip yanlış hazırlanıyorsa, o ülkedeki eğitmenler yetersizdirler. AÖF sorularından biri; "Yalnız Yonca treni kaçırdı" cümlesi ne tür bir önermedir? Bu cümle "yalnız" kelimesi yerine "ama" getirilebildiği için, "Ama Yonca treni kaçırdı" anlamını da taşıyor ilk görünüşte. Sadece Yonca'nın treni kaçırdığını ifade etmek için, "Treni yalnız Yonca kaçırdı" dememiz gerekir. Ayrıca virgül koymazsak, yalnız kelimesi sıfata da dönüşebilir ve " 'Yalnız Yonca' treni kaçırdı" diye de algılayabiliriz cümleyi. Okuyarak akademisyen olabilirsin ama imla bilmiyorsan eğer, benim gözümde akademisyen sayılmazsın. Cümlelerinde hiç noktalama işareti kullanmayanlar ise, ilkokul öğrencisi bile sayılamaz! Şu yazdığım paragraf, konuşma cümleleri şeklinde olduğu için, bu bile kuralına uygun değil ama ne anlatmak istediği anlaşılabiliyor en azından.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder