21 Nisan 2020 Salı

21 Nisan facebook notlarım

Diyorlar ki Sarı Boya'yı sahiplendirelim... Ne demek sahiplendirmek!? Kediler bir süs eşyası değildir; onların bir ailesi var zaten. Eğer kedilere yardımcı olmak istiyorsanız, onların toplum içersinde güvenli bir şekilde barınması ve yaşaması için mücadele verin. Onlara zarar veren insanlarla mücadele edin. Sokaktan daha güvenli elbette kediler için evde yaşamak ama sürekli evde hapsolan bir kedi ne kadar mutludur acaba? Kısırılaştırılan ve doğası elinden alınan, pirelerinden temizlenen, aşı diye vücuduna kimyasallar enjekte ettirilen kediler ne kadar mutludur? Veterinerler mutludur bundan! Siz kedileri sevmek için alıyorsunuz eve ve aşılarını kendi sağlığınız için yaptırıyorsunuz; İnsanların, hatta kedi sahibi olanların bile % 99'unun kedileri gerçek anlamda düşündüğü için sahiplendiğini sanmıyorum. Hayvan sevmek için kedi sahiplenilmez. Kediler yardıma muhtaç ise, onların ihtiyaçlarının giderilmesi için sahiplenilir. Mesela sokaktaki kedileir ahiplenin muhtaç durumdaki; karnı aç olan, kolu-bacağı-gözü olmayan... Parklara bırakılmış çok kedi yavrusu var mesela... Ben evde kedi olmasına rağmen parktan iki, sokaktan da 2 kedi sahiplendim...Ben de çok seviyorum kedileri ama asıl amacım onlara yardımcı olmak. Şu anda güvenilir ve her türlü ihtiyaçlarının karşılanabildiği kocaman bir bahçem olsa, oraya bırakırım ve orada ilgilenirim onlarla. Kediler ağaç tepesini sever, toprağı sever, birbiriyle iletişim kurmayı sever, insanlarla değil. Ki siz zaten kedilerl anlamaya çalışmıyorsunuz bile. Kedim var, aşılarını yaptırdım demek için kedi sahip oluyorsunuz. Gerçekten kedileri benim kadar sevdikleirne innsam insnaların, güvenebilsem onlara; belki... Ama dün Ayşegül hoca, kendi kedilerini yavruladı diye sokağa atacağını söyledi bir tanıdığının. Bodrum katına yavrulamış kedi, bina sakinleir istemiyor diye yeni doğmuş yavruları sokağa atacakmış. Hani sen kedi sahibiydin; ikiyüzlü, yalancı, riyakarlar, sahtekarlar sizi.

KORONA'NIN KARANTİNA KAYNAKLI 2. ETKİSİ EKONOMİK KRİZ, DAHA ÇOK CAN ALACAK. HATTA SAĞLIK ETKİSİ, EKONOMİK ETKİSİNİN YANINDA DENİZDEKİ TEK BİR KUM TANESİ KADAR KALACAK. ZAMANLA GÖRECEKSİNİZ!
Korona günlerinde virüsün ekonomik etkisinden dolayı 1 günde 8 kişi intihar etti. Bakınız bu çok daha ağır bir vicdani durum! Artık bırakınız insanlar çalışsın.Virüsten ölen ölür, kalan kalır ama bir insanın kendini idare etme hakkını elinden almak kadar vebali ağır bir şey olamaz! Yaşadığımız ekonomik krizi elbette sadece virüse bağlayamayız; halktan toplanan vergilerle iktidardakilerin nasıl zengin olduğudur bunun sebebi; kısaca kötü bir ekonomik yönetimdir de. İnsnalar görsün artık bunu. Kaybettiği belediyelerin başkanlarının yardımlarını bile engelleyen, hatta hakkında soruştuma açan bir iktidardır şu anki ekonomik sorunların sebebi. Kendi düşen ağlamaz diyip konuyu kapatalım. Yalnız ben hani şu doların çok yükselip, her şeyin 3-5 kat pahalandığı dönem var ya; işte Türkiye'nin en büyük kırılma noktası odur. ve ondan sonra da bir şeylerin düzeltilmesi için hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Bir ülkenin ekonomisi nasıl düzelir biliyor musunuz; devlet kasasının iktidarın elinden alınmasıyla. O kasanın başında vatandaş da olmalı, muhalefet de olmalı, adliye de olmalı, polis de olmalı, herkesden bir temsilci olmalı. O zaman niye iktidar olsun insanlar diyeceksiniz değil mi? İşte ben de onu diyorum ya!

BİR GÜNDEKİ KORONA İNTİHARLARI!
Sakarya Akyazı’da, üç çocuk babası 66 yaşındaki İsmail Y. evinde kendini iple tavana asarak, intihar etti.
Kocaeli İzmit’te, 31 yaşındaki Semra Korkmaz, dokuz katlı apartmanın çatısından atlayarak yaşamına son verdi.
Sakarya Kaynarca’da, 36 yaşındaki Medine T. evinde av tüfeği ile intihar etti.
Mersin Bozyazı’da 56 Yaşındaki Ayşe Bağ sera demirine bağladığı iple yaşamını sonlandırdı.
Sakarya Hendek’te, 51 yaşındaki iki çocuk annesi Sevdiye K., ahırda kendini tavana asarak intihar etti.
Kars’ta bir süredir işsiz kalan 56 yaşındaki sinema ve tiyatro oyuncusu İsrafil Parlak, evinde intihar etti.
İstanbul’da 47 yaşındaki makam şoförü A.A. kendini balkonda kablo ile asarak intihar etti.
Mersin Silifke’de 48 yaşındaki M.G. av tüfeği ile intihar ederek yaşamına son verdi.

Bırakınız insanlar hür iradesiyle kendi kendilerine karantina uygulasın ve çalışsınlar! İntiharların vebalini ödeyemezsiniz bak!

Ben karantinaya karşı çıktım ama 1.5 aydır da ihtiyaç dışında eve hapisim. Çünkü mecbur kalmayınca niye çıkayım?

Emekli oluncaya kadar 1.5 yıllık bir borcum birikecek ama şükür diyorum. Evi kira olan var, borç para bulamayan var.. Üzülüyorum.

İnsanlar açlıktan intihar ediyor ama yandaş iktidar parti kurucularından ismi lazım olmayan bir kadın, sokağa çıkma yasağı ilan edilince, insanların fırınlara hücum etmesni, muhalif şov olarak nitelendiriyor! Hay sizin sosyal mesafenize!

HAY SİZİN SOSYAL MESAFENİZE!
Dün eczane önünde maske kuyruğundayım, eczacıyla müşteri arasındaki maske alışverişi sırasındki durumdan dolayı, dışarıdaki müşteri sosyal mesafeye dikkat diye bağırıyor-uyarıyor(Eczacıyı da tanırım, o kadar uysal biridir ki; tek bir kelime bile söylemedi). Ulan sen daha sosyal kelimesinin anlamını bile bilmiyorsunuzdur. Daha düne kadar sosyalleşmeniz piknikte mangal yapmaktan ibaretken, ne zamandan beri sağlığına bu kadar düşkün olup da, anlamını bilmediğin kelimeler kullanabiliyorsun ki cümlelerinin içinde. Bu ülkede herkes kraldan çok kralcı. Dışarıda sosyal mesafe ama içeride insan hakları ve demokrasi tepetaklak!

Bugünlerde en çok sevdiğim atasözümüz; Atın ölümü arpadan olsun, İNADINA!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder