Altın Gün grubunu biliyordum ve yorumlarını seviyordum ama Anadolu Rock'ını veya Pop Folk'u hani çok iyi yorumlayıp gündeme taşıdılar minvalinde cümleler okuyunca, Neşe Karaböcek ne oluyor o zaman dedim; bana göre dünyanın 1 numaralı sesidir Neşe karaböcek. Bu sadece oktav meselesi değil, her tarzı kusursuz okuyabilmekten bahsediyorum..!
VERGİLERİMİZİN NEREYE GİTTİĞİNİ SADECE BİR ÖRNEK ÜZERİNDEN AÇIKLAYALIM...
PTT'nin 2019'da artan geliri 614 milyon lira. Varlık fonuna devredildikten sonraysa 1 milyar lira zarar ettirilmiş. PTT'nin Ankara'daki bir bina için ödediği aylık kira 309 bin, 3 yılda 12 milyon lira. PTT'de şaibeli olmayan 1 tane bile uygulama yokmuş. PTT'nin kasasındaki paralar yandaş şirketlere peşkeş çekilmiş. PTT denetlenemiyormuş, denetim dışıymış. 2018 yılında bir sözleşmeyle evrak tarama işlemi için 300 milyon liraya anlaşılmış. Bu sözleşme feshedilirse, PTT 3 milyon dolar tazminat ödeyecekmiş ama işletmeci şirket işi bırakırsa hiçbir tazminat ödemeyecekmiş. PTT, bu işi ihalesiz olarak yandaş şirketlere veriyor. Oysa bu işin bedeli 10 milyon liraymış. Vergiler nereye gidiyor anladınız mı? Virüs sebebiyle çalışanların koruyucu kıyafet talebine karşı da, çalışanlara mobbing ve sürgün uyguluyormuş...
BANA BİR ŞEY OLMAZ, İKTİDARA OY VERENLER DÜŞÜNSÜN!
İktidar muhalefetin yardımlarını engelliyor, virüs ile mücadelesini engelliyor, olmadı belediye başkanları hakkında soruşturma açıyor... Twitter'da #SabrımızıZorlamayın diye tag açılmış iktidarın yaptıkları artık fazla olduğu, sınırları zorladığı için... Valla iktidara söyleyecek sözüm-üz olamaz bildiğini okumaktan vazgeçmeyeceğine göre! Cesaret aldıkları ve körü körüne particilik yapan tabanına da bir şey anlatamayacağımıza göre... Bütün bu olanlara istinaden seçimlerde kullanacağımız oylarımıza sahip çıkmalıyız! Hani klişe bir söz vardır, "Bana bir şey olmaz!" diye. Gerçekten ben ve benim gibi demokratiklere bir şey olmaz; onları körü körüne destekleyenlere daha çok şey olur. Çünkü geleneksel yaşamı seçen, 3-5 tane çocuğu olan, geçim sıkıntısı çeken gene kendi tabanı... Yandaşlıktan nemalananlar da vardır ama genele baktığımızda darda kalan kendi tabanıdır. Bu taban da acı çeke çeke gene acı çekmeyi göze alıyorsa, kendisi bilir... Kendimden örnek vereyim. Yıl sonuna doğru emekli olunca, alırım maaşımı, zaten minumum yaşıyorum, bakarım hayvanlara kedilere, dedim yaa, BANA, BENİM GİBİLERE BİR ŞEY OLMAZ; zaten bir şey olmayacak olanlar, iktidarı desteklemiyor; canı yananlar destekliyor!
Aslında bu konuda söylenecek çok şey var da; dedim yaa; kime ne anlatacaksın ki? Buradaki karşıtlığımı da kişiselleştirmeyin parti bazında; sadece yapılan yanlışlara eleştiri babında dikkate alın söylediklerimi... Yoksa bana ne A partisinden, C partisinden; hiçbir zaman temsil edilmeyeceğimi biliyorum bu ülkede çünkü...
Muhalefete oy verenlere teröriste oy veriyorsun diyen yandaşlar, İktidarın tescilli suçlulara af çıkarmasından dolayı çok öfkeli!
EDİTÖR ARAYAN VARSA...
Nasıl para kazanırım diye Google'a girdim ve bana en uygun işin editörlük yapmak olduğuna karar verdim. Sürekli yazmaya başladığım 12 senedir, kendimi bu konuda ilerlettiğime inanıyorum. En azından yazım kurallarını bildiğimi ve kendi yanlışlarımı fark edip düzeltebilecek bir potansiyelimin olduğunu düşünüyorum. En önemlisi düzgün bir yazılım yapmaktan keyif alıyorum. Kendi yzılarımda kullandığım devrik veya ulamalı cümleler özgünlük adına yaptığım yazım biçimleri. İşi kitabına ve kuralına göre çok daha kolay bir şekilde yapabilirim. Aslında bu konuda şimdiye kadar bir atılım yapmadığım için biraz pişmanım. Ben ücretsiz gazetelere haber veya röportaj hazırlayanların yazılarını düzeltiyordum ama bunu iş olarak düşünmediğimden ücretsiz yapıyordum. Bu konuda iş çıkarsa, artık editörlük yapmak istiyorum. Duyurulur...
Boziş oğlum sabahtan beri dönmedi; lütfen dönsün artık!
AÖF sınavları internet üzerinden 20 günde verilecek. Ben her dersime 2-3 gün ayırdım. Çünkü her bir dersin sınavına ayrı ayrı çalışılıp taze bilgiyle girilirse, akılda daha çok kalacağından, başarı oranı tartışmasız yükselecektir. Ama kendinizi sınavlara odaklamanız ve her derse ayırdığınız zamanı iyi değerlendirmeniz gerekiyor. Amacınız ders geçmekse, çıkmış sorular en büyük yardımcınız olacaktır. Çıkmış soruları ne kadar tekrar tekrar çözüp hafızanıza kazırsanız, sınav esnasında sorulara daha doğru cevaplar verecek ve zamandan da kazanmış olacaksınız! Hiç ders çalışmamış olsanız bile, bu 20 günlük süreyi iyi kullanırsanız, desleri geçmemeniz için bir sebep yok!
BİLGİSAYARIN BABASI BİR EŞCİNSELDİR VE EŞCİNSEL OLDUĞU İÇİN ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR. ELİNİZDE KULLANDIĞINIZ AKILLI TELEFONLAR, BİR EŞCİSNELİN İCADIDIR. HOMOFOBİKSENİZ KULLANMAYIN, GÜNAHA GİRERSİNİZ!
"Makinalar düşünebilir mi?" sorusunu ilk defa cevaplamaya çalışan kişi eşcinsel bir bilim adamı olan İngiliz Alan Turing'dir! İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman şifrelerinin kırılmasında çok önemli bir rol oynadığı için savaş kahramanı sayılmıştır. Eşcinsel olduğu öğrenilince de hapse atılıp 1 yıl boyunca hadımlaştırılmak için Östrojen verilmiştir. Ne kadar siyanür içerek intihar etti denilse de, elmasına koyulan siyanürle katledilmiştir.
Bilgisayarın mucidi İngiliz matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog Alan turing, İngilizlere Alman şifrelerini kırarak 2. Dünya Savaşı'nı kazandırmasına rağmen, sırf eşcinsel olduğu için bir yıl hapiste işkence görmüş ve sonrasında siyanür verilerek öldürülmüştür. Siz eşcinsel düşmanı homofobikler, aynı kafadansINIZişte. Atın o AKILLI telefonları elinizden; TERBİYESİZLER!
Hem eşcinsel düşmanı olacak, hem de akıllı telefona kadar uzanan bilgisayarı bulan bir eşcinselin icadını kullanacak! Akılsız!
Çok isterdim devletin her gün erkekler tarafından kaç kadın öldürüldüğünü açıklamasını ve bunun için mücadele etmesini...
Devletin her gün erkekler tarafından kaç kadın öldürüldüğünü açıklamasını ve bunun için mücadele etmesini çok isterdim...
Boziş oğlum döndü. Kedilerim biraz geç kaldıkları zaman çok agresifleşiyorum. Onlar eksiksiz evdeyken dünyanın en huzrlu insanı..!
Eğer kadın olsaydım ve evlenseydim, bir tane de beni kocamdan koruması için bodyguard tutardım ve üçümüz birlikte yaşardık!
Neşe karaböcek "You're My Heart.."'ın üzerine öyle bir adaptasyon yapmış ki, tekrarı bir daha mümkün olamaz!
Halkların psikolojisi "arzular ve inançlar" bağlamında açıklanabilirmiş; ne kadar doğru!
Virüs; inanç, din gibi dogmatik ritüellerin hayatın olmazsa olmazı olmadığını, sadece manevi kültürel unsurlar olduğnu da gösterdi
KEDİ MAMALARINI SÜPÜREN İNSAN TÜRÜNDE BİR CANLI; ARTIK TERLİKSİ Mİ, TEK HÜCRELİ Mİ, ETÇİL Mİ, OTÇUL MU BİLEMEYECEĞİM?
Şimdi bu bir insan türü ama insan kelimesinin kavramsal olarak içini nasıl doldurduğumuz çok önemli. Hani insan türünü hayvanlardan üstün gören insnalar var ya, bence bu tür kişiler hayvanlardan bile düşük kapasiteli canlılar ki, kendisine zararı olmayan bir türün yeme ihtiyacını engellemeye çalışıyor. Mesela hayvanlar yapmaz bunu; çünkü bu tür bir eyleme minnet etmezler; çünkü doğa onları içinde yaşadığımız hayata ugun şekilde kodlamış ama bazı insanlar ne yazık ki kendisindeki doğanın kodlarını bozmak için elinden ne geliyorsa yapıyor. Diyorlar ki, ben bozuk bir insan olacağım! Gerçekleştiriyorlar da bunu. Yani muhtaç bir canlıyı aç bırakmak, hiçbir akıl ve mantıkla bağdaşmaz; dünyanın en kötü insanı bile bu kadar aptal veya vicdansız olamaz! Bu tür insnaları görünce de, Türkiye asla düze çıkamaz ve içinde yaşadığımız siyasi dünyayı da bundan daha iyi olamaz zaten, diye düşünüyorum. Çünkü bu tür insanların yapabileceği daha iyi bir seçim olamaz ki! BAZEN BİZDEN DAHA KÖTÜ DÜNYA ÜLKELERİ DE VARDIR DİYE DÜŞÜNÜYORUM DA, YOK YAA, BİZDEN DAHA KÖTÜSÜ OLAMAZ! Hani her kültürün bir sistemi vardır ve şaşırmazsın olanlar karşısında ama ülkemizde insan şoka giriyor; çünkü bir bakmışsın ente-dantel sosyalist insnalar, bir bakıyorsun odunlar var; yani gdip bir takozu bile tercih edebileceksin bu tür insnalara karşı!
CANIM MEMLEKETİMDEN GAY PANORMALAR 1
Aslında sosyal medya eşcinselliğin de tescili oldu; memleketimizin en ücra köşelerinde bile eşcinseller kendi coğrafyalarına ismen gay sayfaları açıyor. Eğer eşcşinsellik hastalıksa, günahsa, sapıklıksa; e o zaman bu dedikleriniz her yerde var; her yerde varolan da anormal değil normal olacağı için, o karalamalar sizin hastalıklı beyninizin ifadesinde başka bir şey olamaz. Yaşasın ŞIRNAK GAY! Şırnak benim için çok özel ayrıca; askerliğimi orada yaptım çünkü!
Carol kızım da 4 tane doğurdu; şu anda evde 25 kedi oldu; Lilly dışarıya doğurdu; 4-5 de onun yavrularını sayarsak, etti mi 30!
30 kişilik bir aileyiz; devletimizin beni de görmesini istiyorum. Bakım ücreti ve çiftlik rica ediyorum! Doğayı yaşatalım!
Yaa şu kediler apayrı bir alem. Lilly doğururken, sanırsın ki boğazlıyorlar; sokaktan geçenler zile basıyor cinayet mi var diye ama melek kzım ve Carol kızım sessizce doğurdular... Lilly çığırtkan bir kedi... Yani eğer bir kedi sesi duyarsanız mahallede, O Lilly'dir! Bana 3 kere saldırmışlığı vardır ve kendimi ancak bir sopayla savunmak zorunda kalmıştım. Resmen insanın üzerine gelip atlayıp, tırmalayabiliyor...
AJDA PEKKAN'DAN RESİTATİF CESARETLENDİRME!
Aklımda tutamadığım kelimelerden biri de konuşarak şarkı söyleme tekniği olan "resitatif" kelimesidir. Ajda Pekkan çok kullanır bu kelimeyi ve onun, herkesin şarkı söyleyebileceği konusunda insanları cesaretlendirmesini çok takdir ederim. Benim sesim de yapısal olarak çene yapımın küçüklüğünden veya paralelinde ses tellerimin kısalığında da olablir, sesim yarım oktav bile değildir ve en büyük hayalim şarkı söylemektir. Biraz kendimi zorladığım zaman ses tellerim acıyor mesela. İşte bu resitatif tarzda müzik yaparak mesajlarımı müzik aracılığıyla iletebilirdim...
Ajda Pekkan'ı çok seviyorum ama bazı Ajda Pekkan severlerden hiç hoşlanmıyorum; o kadar kompleksli oluyorlar ki; Ajda üzerinden o kompleklerini sergilemeleri çok iğrenç!
Erkek sesinden çoğu zaman şarkı dinlemeyi sevmiyorum! Özellikle popçu ve repçi erkeklerden! Hiç estetik-sanatsal durmuyor çünkü!
Az önce bir erkek sesten şarkı dinlemeye başladım; sanki kulak zarım parçalanıyor gibi geldi! Bi' de bağırmıyorlar mı; yeteeeerr!
Bu sene Lilly, Melek ve Carol kızlarım doğurdu; sırada Fırıl ve Kınalı var!
Pırıl kızımı kapımın önüne bırakmışlardı daha 3-5 aylıkken. Bu sene Pedro ile sevişmeleri oldu ama hamile kalmadı. Ben inanıyorum ki, kalça bölgesindeki sakatlığı, daha önceki sahibinin kısırlaştırmasıyla falan alakalı. Görünüşte hiçbir şeyi yok ama arka bçlgesini sağlıklı bir şekilde hareket ettiremiyor kedi. Yani yürüyebiliyor, koşabiliyor ama kalçasını birz sallaya sallaya, zor taşıyarakmış gibi. mesela diğer kediler kadar yükseğe sıçrama yeteneği yok arka bölge güçlü olmadığı için. O yüzden ben sağlıklı kedilere tıbbi müdahaleyi doğru bulmuyorum. Aşı yaptırıldıktan sonra ölen keidler oluyor mesela...
En kendini sevdirmeyen kedi bile, doğuracağı esnada uysallaşıyor. Bugün Carol da uysallaştı ve mızırdanmaya başlayınca doğuracağını anladım. Doğum yeni bir süreç oluyor kediler için... O yüzden her kedi de anne olmalı, doğasını yaşamalı... Chitosh kızımın da çok çiftleşme denemeleri oldu ama hamile kalmadı. Çünkü o bir prenses. Prensesler doğurmaz, dermişim! Jaizzie ise, biraz hırçın bir kız. Sokaktaki erkek kediler sanki ondan korkuyor gibiydiler... Evdeki erkek kedileri ise asla kendine yanaştırmıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder