17 Şubat 2020 Pazartesi

9-10-11 Şubat 2020 Facebook günlüklerim

9 Şubat 2020 Facebook günlüklerim

TÜRKİYE TABLOSU!
Van'da 13 mülteci soğuktan can vermiş.
17 yaşındaki kızını erkek arkadaşı olmadığı halde var diye öldüren babayı, kızın annesi kocam katil değil diye savunuyor.
Hatay'da valilik önünde açım diye kendini yakarak öldüren bir vatandaş için iktidar partili kadın belediye meclisi üyesi "ucuz manevra" diye yorum yapıyor ve bu olay ana medyada yer almıyor.

Bugüm Astroloji Günlüğü, astroloji takvimi, Tuhaf ve Blue Jean dergilerini almaktan vazgeçtim; 140 lira tutuyordu çünkü; çok para!

Hiç dergi, kitap almamak nasıl bir duygudur merak ediyorum; bendeki yarattığı heyecanı düşününce!

Tuhaf Dergisi'nde ressam Taner Ceylan ile röportaj vardı! Ölüm tehdidi nedeniyle Türkiye'de sergi açamıyormuş artık!

Socrates spor dergisindeki Meryem Boz röportajını dergiyi satın almadan, ayakta mağazada okudum; özür dilerim!

BUGÜN İZLEDİĞİM FİLM; AYRIMCILIĞA DAİR OLDUĞU İÇİN BEĞENDİM. NASA'nın en zeki kadınının, bütün işleri yapmasına ve uzay mekiğinin başarılı bir şekilde aya fırlatılması onun sayesinde olmasına rağmen, NASA binasında zenciler için tuvalet olmamasından dolayı, en yakın 800 metre uzaklıktaki tuvalete 45 dakikada gidip gelmesine, yetkililerden azar işitmesine gösterdiği tepki sahnesi muhteşem... Çaydanlıklara zenciler dokunamaz ibaresi var mesela, beyaz inci takamazlar, şu liseye gidemezler, vesaire... Katherina Johnson ve diğer zenci iki kadın karakterin mücadelesi muhteşem...

Katherine G. Johnson (Taraji P. Henson), Dorothy Vaughan (Octavia Spencer) ve Mary Jackson (Janelle Monae) tarihin anlatılmayan hikayelerinden birine sahiptir. 3 siyahi kökenli kadın NASA'da büyük işlere imza atmaktadırlar. Uzay bilimlerinin derinliklerindeki sorunları müthiş zekalarıyla çözmeye çalışan bu kadınlar gelmiş geçmiş en önemli NASA operasyonlarından birinde de büyük rol oynayacaklardır. Dünya yörüngesine çıkan ilk Amerikalı astronot John Glenn'in bütün dünyayı heyecana boğan operasyondaki her adımı bu 3 zeki bilim kadınının yardımıyla olacaktır.

***

EVET EŞCİNSELELR BU DÜNYADA KOCAMAN BİRER "BOK"
VE SİZ İŞTE O BOKLARI HAZMEDEMİYORSUNUZ!
İnsanların bana-eşcinselliğime karşı olan kimliksel ayrımcılıklarını, güç yeterliliklerini, küçümser gözle bakmalarını elbette hissediyorum direkt sergilemeseler de. Üzülmüyorum; acıyorum sadece cahilliklerine ve zavallılıklarına; çünkü eksiklik bende değil, onlarda; bunu kendilerinin de bilmesine-yani yaptıklarının yanlış olduğunu ve kendilerini küçük hissedip komplekse girmelerine rağmen, kendilerini zavallı duruma sokmalarıysa, gerçekten onlar adına ciddi bir ruh bozukluğu! Evet heterolarda şöyle bir bakış açısı var; "bu eşcinsel ama kendini ne bok sanıyor?!" gibi. Oysa sanmıyorlar, gerçekten ciddi birer boklar; işte asıl rahatsız eden belki de bu. Yani sen bir eşcinselsin, haddini bil duygusu içersindeler ama asıl hadlerini bilmeyenler cahiller ve donanımsız oldukları için aşağılık kompleksi olanlar.

Araştırmalara göre nasıl yürüdüğün değil, ne kadar yürüdüğün önemliymiş sağlık için; o da günde 2 saat! Bunu 1 saate düşürsek!

Dergilerin içeriğine bakıyorum, ilgimi çeken konularına göre satın alıyorum; bütün dergileri alma lüksüne sahip değilim şu an!

Evet dergiler, kitaplardan her zaman daha özel olmuştur benim için. Çünkü daha sıkıştırılmış bilgi mevcut; çünkü hayat kısa!

"Kim bilmem ne kadar para ister?" yarışmasındaki soru bilgi seviyesi çok düşmüş. Katılsam milyoner olurum sanırım!

Evrenim, Tanrım, yarabbim ben parayı niye sevemiyorum o kadar ihtiyacım olmasına rağmen; sevmeyince de kazanılmıyor!

Ben nasıl bir hayat seviyor ve yaşıyorum biliyor musunuz; sürekli müzik, sürekli okumak, sağlık için spor ve kediler!

Tüketilmeyen ilişki yoktur arkadaşlık veya sevgili anlamında. Herkesin iyi tarafı da kötü tarafı da olduğu için biten ilişkilerin arkasından o kişiye kötü demek çok yanlış ve ayıp olur. Bir süre sonra ilişkiler tıkanabileceği için, insanların birbirlerine daha fazla zarar vermemeleri için de; en güzeli yeni arkadaşlıklara, dostluklara ve sevgililere yelken açmak sanırım, diye düşünüyorum. Tabiki de ileri boyuttaki uymsuzluklar olacaksa, hiç yola çıkmamak en güzeli. Bu boylamda affedemeyeceğim insanlar olmadı mı hayatta; şimdi insanlar eğer kendileriyle ilgli sıkıntıdalar ise, affedip-affetmeme durumunun çok ötesindedir bu tarz bir kişilikler. Yani yola çıkmaya bile gerek yok. Çıkılmış ise de, yol yakınken yolları ayırmak en doğrusudur. En çok beni hangi tarz kişilikler üzdü derseniz; aşağılık kompleksi olan donanımsızlar. Çünkü sen onların gözünde bir ukalasındır ve ne yapsan yaranamazsın! Hiçbir şey paylaşamazsın onlarla; hemen seni ukalalıkla suçlarlar. VE HEP KARŞINDADIRLAR, HER ŞEYİNE KARŞI ÇIKARLAR!

Evde 20 kedi olunca, zapır zapır, tangır tungur, Pedroo, Ceyziii, oğlum kızım yavaş... O kadar hareketli bir hayat ki...

Şeffaflığı sevdiğim için perdesiz pencere severdim, kediler sayesinde öyleyim zaten! Bırakın perdeyi, kornez bile dayanmıyor!

Çocukken kavga ederdik ama kin nedir bilmezdik. Ben hala bu özelliğimi koruyorum ama nadir de olsa bazılarının nefretine maruz kalmamak için o kişilerden ayaklarım kaçıyor, diyaloğa girmek hiç içimden gelmiyor. Aslında ben kavga ettiğim insanlarla bile konuşurum; çünkü kavga hayatın bir parçasıdır. Kavga dmeyelim de tartışma diyelim buna. Hatta severim de biraz kavga etmeyi. Çünkü hep alttan almak bana salakça geliyor.

Bana sorarsanız, bana göre,en iyi ressamımız, Taner Ceylan'dır.

10 Şubat 2020

CİNSELLİK VE ÜREME ORGANLARI AHLAKSIZLIK DEĞİLDİR!
Cimselliğin, üreme organlarının ayıp sayılması hiçbir ahlak ve akıl-mantığa hizmet etmiyor. Sosyal medyada penis resmi paylaşan bir arkadaşımız ahlaksızlıkla suçlandığı gibi, yapılan küfürler de sanki hakaret değil de o küfürleri yapanlar o ifadelerle resmen bastırılmış duygularını dışa vurarak veya arka planda her türlü turşuyu kaşıkladıklarını tutamayarak resmen prnografi mahiyetinde masturbasyon yapıp orgazm oluyorlar. Çünkü o küfürler grup seksten tutun da hakaret ettikleri kişinin nasıl seks yapmasına kadar uzuyor... Ben bir şeyi yanlış bulsam, ahlaksız bulsam; o şeyi ne yaparım, ne de dilime dolarım. Bir şeyden zevk alacaksın, sonra da buna ayıp diyeceksin; yaparken ayıp olmuyor mu? Bir şey ayıp ise, görünür olunca da ayıp olur, gizli olunca da; ya yapmayacaksın, ya da ayıplamayacaksın. İnsanları cinsellik üzerinden ayrıştırmak düpedüz BASİTLİKtir. Evet insanları cinsellik üzerinden aşağılayan, onları ötekileştiren, onları nefrete hedef gösterenler küçük beyinlilerdir. Zaten akıl ve mantık çerçevesinde bilimsel gerçekler doğrultusunda bir bakış açısı olanlar, cinselliği yaşar geçerler, bunun üzerinden nefret kusmazlar. Çünkü cinsellik temel bir ihtiyaçtır yemek, içmek, uyku vesaire gibi. O zaman diğer temel ihtiyaçlarımızı gerçekleştirince de ayıplayarak ahlakçılık yapalım. Yaa, insanlar bir şeyin zararlı veya faydalı, doğru veya yanlış olduğuna bakmadan, toplumsal yaşamda kim ne derse ona inanıyor. Hak yemek, yalan söylemek, iftira atarak insanları karalamak, ayrımcılık yapmak, şiddet, öldürmek gibi şeylerdir ahlaksız olan. Cinsellik bedenin tatminidir sadece. Bundan kimseye zarar gelmez. Dediğim gibi o kadar kötüyse yapmayın, eğer yapamayabiliyorsanız. Yani biraz mantıklı düşünün artık 21. yüzyılda.

ÖZGÜRLÜK, CİNSEL ÖZGÜRLÜKLE GELEBİLİR ANCAK!
Bazı insanlar cinsel hayatlarını çok özgür yaşarlarken, dışarıya çok mazbut görünüyorlar; özgürlük nasıl gelecek o zaman? Demek ki sen de bir ahlakçısın ki, özelin ile toplumsal hayatın çelişiyor. İşte özgürlüğün önündeki en büyük engel bu tür ikiyüzlüler. Çünkü toplumda şöyle bir algı oluşuyor; ne yaparsan yap ama gizli yap; ister hovarda ol, ister alkolik ama dışarıya karşı düzgün görün. O yüzden ne kimse olduğu gibi görünüyor, ne de göründüğü gibi oluyor; bir samimiyetsizlik, bir samimiyetsizlik... Hatta gerçek samimi olanların samimiyeti, samimiyetsizlerin yarattığı havadan dolayı samimiyetsiz olarak algılanıyor; o kadar da samimi olunmaz ki, rol yapıyor deniyor. Bu eşcinsellikte de böyle. Adamaın eşcinsel olduğu 2 kilometre öteden anlaşıyor; uzun saçlar, salkım küpeler, memelere kadar inmiş dekolte tişörtler, düşürdüğü pantolonundan kıçının çatalı görünüyor ama evlenmiş bir çocuk yapmış, erkeğim diye geçiniyor. Be geri zekalı, biyolojik olarak erkek olan, çükü olan her ercinselin çocuğu olur, her eşcinselin çükü kalkar..

11 Şubat 2020

Bugün ne oldu..? Mahallemizin haşarı kedisi, bir kediyle boğuştu gene. Ben, benim kedilerden biri sanmıştım. Binaların arka bahçelerinden dolaşıp 3 metrelik duvardan aşağıya atladım kedimi kurtarmak için. Ben ayaklarımın üzerine düşeceğimi sanıyorudum. Göt üstü oturdum kaldım. Yer toprak olduğu için bir şey olmadı. O anda tabi nasıl atlarım veya atladım diye düşünmedim, acı da hissetmedim. Tek derdim kedimdi o anda. Şimdi düşünüyorum da, vay be, ben kedilerim için her şey yapabilirmişim. Evet cesurmuşum ben, sadece vicdanım olduğu için insanlara zarar vermiyorumuşum bana onca yaptıklarından dolayı; korktuğumdan değil! 3 metre yükseklikten atlamaktan bir şey olmaz demeyin. Olmaz elbet ama ben Haziran'da 51 yaşımı dolduracağım! Biliyorsunuz kemikler kırılmaya daha müsait oluyorlar yaşlandıkça...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder