24 Mayıs 2019 Cuma

Transseksüellik bir ifade şeklidir!


Eşcinsellikle transseksüellik aynı şeydir;
ikisi de duygu bazında aynıdır; ikisi de bedensel olarak hemcinslerinden hoşlanırlar.
Sadece kendilerini ifade ediş şekillleri farklıdır;
eşcinseller doğalarına riayet ederler; çünkü farklılıklarıyla, cinsel yönelimleriyle-kimlikleriyle barışıktırlar!
Transseksüeller yanlış bedende doğduklarını iddia ederler; oysa doğada yanlışlık diye bir şey varsa bile bedeni deforme ederek ne kendimize fayda sağlarız, ne de yanlış olan bir şeyi düzeltebiliriz. SADECE SANIRIZ! Eğer transseksüellerin iddia ettiği gibi, eğer transseksüellik bedensel değil beyinsel bir şey ise, o zaman neden geçiş ameliyatı olursunuz diye sormazlar mı adama; ben de diyorum ki, eşcinsellikle transseksüellik aynı şeydir; eşcinseller kendilerini doğdukları gibi ifade ederler doğalarıyla barışık oldukları için, transseksüeller de kendilerini toplumsal cinisyete uygun şekilde ifade ederler. Cinsiyet kimliğini ise doğuştan gelen bedensel cinsiyete uymayan-trans  şekilde pek kabul edemiyorum; çünkü biyolojik cinisyetin etkisiyle bir cinsiyet kimliği oluşuyorsa, bunun transseksüellerde vusul bulması pek inandırıcı gelmiyor. Biraz önce de dediğim gibi cinsiyet kimliği beyinsel bir şey ise, gene ne transseksüellerde bu durumun kendini doğuştan biyolojik cinsiyete uyumlu şekilde olan cinsiyet kimliğiyle alakası vardır, ne de bu beyinsel cinisyeti bir tamamlayıcılığı vardır bu uydurmasyonun-bedensel geçişin. Kaldı ki ben salt bir cinsiyet kimliğine inanmıyorum. Bunun bilimsel bir dayanağı bile yok. Nedir yani kadınlık veya erkeklik? Toplumun biyolojik kadınlığa veya erkekliğe biçtiği rol, davranış ve görüntüden başka? Bunlar bize sunulan/dayatılan normatifliklerle öğrenilmiş şeyler olmasın? Eğer heteroseksizme dönüşmemiş bir toplumda yaşasaydık, erkeklik ve kadınlığın çizgilerinin ve sınırlarının bu kadar keskin resmedildiği bir cinsiyet kimliği yapısı olur muydu? Belki de cinisyet kimliği diye bir şey olmazdı biyolojik cinsiyetler dışında. Elbette üreme veya fiziksel güç farklılığı gibi ayrıntıların zamanla oluşturduğu toplumsal cinsiyet kimlikleri kaçınılmaz olacaktır ama bunun doğuştan gelen bir özellikmiş gibi bizlere dayatılması, bizlerin kendimizi özgür bir şekilde veya doğamıza uygun şekilde ifade etmemizin önünde bir engel diye düşünüyorum. Zaten kendilerini transseksüel olarak tanımlayanların, biyolojik olarak kadın veya erkek olanlar gibi doğuştan getirdikleri bedensel özelliklerden dolayı oluşan toplumsal cinisyet kimliği rüzgarına kapılmaları için bir mecburiyet yok ki? Yani bir kadının doğurma-anne olma durumundan dolayı bazı şeyleri yapamama ve bazı hormanal içgüdülerinin olması gibi, bir transseksüelin-trans bir kadının cinsiyetle ilgili duyguları veya mecburiyetleri olmayacak ki. Son kurduğum cümleler bile transseksüellik denilen şeyin ne kadar toplumsal cinisyete aidiyet kaygısıyla alakalı olduğunu göstermiyor mu?

Tabi içinde yaşadığımız sosyolojik evrimi birden dönüştürmek mümükün olmayacaktır ama içinde yaşadığımız sürecin oluşturduğu cinsel kimlik benimsemelerini toplumsal varoluştan bağımsız düşünerek sanki hiç değişmeycek kalıplar gibi sunulması/ifade edilmesi/alttan-alttan dayatılması dönüşümün hızını yavaşlatacaktır. Özellikle günümüzde eşcinselliğin çok kategorilendirilmesi, eşcinselliğin kabulünün önündeki en büyük engeldir. Çünkü bu, kişilerin kendilerinden kaçmalarına, kendileriyle barışamamalarına ve dolayısıyla sağlam bir şekilde ve doğru bir ifadeyle duramamalarına-daha çok heteroseksizmi rahatsız etmeyecek şekilde bir duruş sergilemelerine, dolayısıyla inandırıcılıktan uzak kalacakları için kabul edilmeleri de mümkün olmayacaktır. Bakınız, trans kadınlık veya trans erkeklik toplumsal bazda hiçbir zaman normal bir cinsiyet kimliği olarak kabul edilmeyecektir. Bunun sebebi transfobik olmak falan değil; eğer bütün dünya farklı kimliklere heteroseksüeller kadar eşit bir şekilde haklarını verse de, eşcinsellik kabul edilse bile transseksüellik hiçbir zaman heteroseksüel olamayacağı için, tatmin edici bir şekilde kabul edilmeyecektir. Zaten, eşcinselliğin kabul edildiği bir noktaya geldiğimizde, acaba transseksüelik diye bir ifade şekli kalacak mı?

Transseksüellerin, transseksüelliğin görünür olmasından dolayı heteroseksist bir toplumda doğuştan olan bir şey olmasa, ölümü pahasına bu riski göze alamayacaklarını söylemesi, bana göre transseksüelliği "tartışılması söz konusu bile olamaz bilimsel bir gerçek" olarak açıklamaz. Kaldı ki transseksüel olarak varolmak bir risk değil, toplumsal cinsiyete uyma kolaylığı olduğu su götürmez bir gerçektir. Eğer transseksüeller nefret cinayetlerine kurban gidiyorsa, bunu trans cinisyet direkt bir hareket olarak okumak ne derece doğru olur acaba? Çünkü natrans hayat kadınları da aynı cinayet riskini taşıyorlar. Erkekliğin "arkayı muhafaza etmek" demek olduğu bir dünyada, asıl riskli olan eşcinselliktir, eşcinsle olarak varolma mücadelesidir ve eşcinseller de doğalarıyla, kimlikleriyle barışık oldukları için bunun mücadelesini çok başarılı bir şekilde vermektedirler. Gizli, iki yüzlü eşcinseller yok mudur; vardır elbette kimlikleriyle barışamamış eşcinseller; onları da toplumsal ölüm veya bedensel ölüme karşı alınmış bir önlem olarak düşünmek ve bu yüzden bu konuda çok da üzerine gidilmemesi gerekir eşcinselliğin. Çünkü eğer eşcinel aktvizmi olmasaydı ve de dünyada bu kadar başarıya ulşamasaydı, kendilerini transseksüel olarak ifade eden eşcinsellerin de bu kadar görünür olabileceklerine ve de hayatın içinde varolabileceklerine pek ihtimal vermiyorum.

Günümüz transseksüellerine, eşcinsellerine geçmişteki önyargılı yanlış ifadeler eğer cahilce geliyorsa, aslında günümüz eşcinsel ve transseksüel anlayışının da içinde yaşadığımız toplumsal süreç ötesi bir eşcinsellik ve transseksüellik anlayışını düşünebilmesi gerekiyor. Yani geri kalmış toplumların veya cahil insanların bakışıyla, Batı toplumları ve kendini toplumsal cinsiyet normlarından soyutlamış eşcinsellik anlayışını kıyaslayarak aslında hangi noktada bulunuyorsak, bulunduğumuz noktadan kendimizi ifade şekillerimizin bilimsellikten çok toplumsallıkla da alakalı olduğunu görebiliriz.

Peki ben transseksüellik ifade şekline karşı mıyım; böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Bu dünyaya yaşamak için geliyoruz ve herkes kapasitesi ölçüsünde içinden geldiği gibi nasıl yaşamak ve varolmak istiyorsa, herkes kadar kendini ifade ve gerçekleştirme hakkına sahiptir. Kişi, kendi istediği şekilde bedeninden veya hayatından tasarruf etme hakkına sahiptir; bu toplumsal şekilde de olabilir, organik şekilde de!

Benim karşı olduğum şu; toplumsal cinisyet kimliğinin hayatlarımızı elimizden alması! Bütün karşı çıkışlar, kabul edilmemeler toplumsal cinisyet üzerinden çünkü!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder