12 Mayıs 2019 Pazar

Eurovision'a eşcinsellik yüzünden katılmayan bir Türkiye geri kalmış demektir!

Eurovision Türkiye'den satır başları!


Önümüzdeki hafta Eurovision Şarkı Yarışması yarı finalleri başlıyor ve hafta sonunda da final var.

Bu yıl da Eurovision'da 7 yıldır olduğu gibi, TRT'nin yani devletin homofobisi yüzünden yarışmada temsil edilmiyoruz. TRT Genel Müdürü resmen açıklamıştı yarışmaya katılmama sebebinin transeksüel ve eşcinsel şrkıcıları kasdederek "kadın gibi erkekler geleneklerimize aykırı" diyerek eşcinsellik yüzünden olduğunu. Azerbaycan kadar bile yokuz anlayacağınız 80 milyonluk ülke olarak!


Bu yıl San Marino adına yarışmaya katılan sevgili Serhat Hacıpaşalıoğlu bir şekilde bizi de temsil etmiş olacak. Ben şarkıyı beğendim. Finale kalacağı gibi, finalde de iyi bir derece yapacağına inanıyorum. Şarkı melodik olduğu gibi, etkileyici de bence sound olarak, şov olarak... Umarım birinci olur da Türkiye'nin tekrar katılmasına bir teşvik sağlar.

Aslında günümüzde Eurovision'a Türkiye'nin duyarsız kalması, hatta karşı çıkması çok da önemli değil ama böyle bir platformda olmayışımız bizi kültürel anlamda da ne kadar geri olduğumuzu göstermez mi; düşünün devlet eşcinsellik yüzünden yarışmayı protesto ederek katılmıyor. Bu arada puanlama sistemi sadece bahane. Herkes aynı puanlamaya tabi ise, bundan Türkiye'nin nasıl bir zararı olabilir ki; amaç zaten temsiliyet ise, dereceye TRT kafayı takar mı sizce?

1975 senesinde girdiğimiz bu macerada 7 yıldır yokuz TRT'nin geri kafalığı yüzünden. Bugüne kadar başarısızlığımızın arkasında da gene TRT'nin katı tutumu rol oynamış olabilir diye düşünüyorum ben. Oysa melodi olarak o kadar mozaik-zengin bir armoniye sahibiz ki...


İlk katıldığımız yıl bile doğru karar verici bir mekanizmanın olmamasından dolayı kura sonucu yarışmaya bence daha uygun olan Cici Kızlar'ın değil de Semiha Yankı'nın slow bir şarkıyla katılması, hezimetin en büyük sebebi diye düşünüyorum ben. Çünkü zaten Türkiye bu anlamda çok tanınmıyor, slow bir şarkıyla da kimse iplememiş olabilir. Oysa Cici Kızlar hareketli "Delisin" şarkısı ve koreografisi, grubun sempatikliğiyle falan çok kötü bir sonuç almayabilir, müzikal anlamda herkesin algısına modern ve sağlam temeller atabilirdik.


Zaten yıllarca algıları değiştirebilecek bir şarkıyla katılmadık. Ajda Pekkan akılda kalıcı bir katılımdı Petrol ile ama o da algıda farklılık yaratacak bir şarkı sayılmazdı. "Halay" ile birazcık fark yaratabildik, "Halley" ile "Aaa böyle de bir Türkiye var mıymış?" dedirtebildik. Şebnem Paker ise modern imajı, özgün ve özgür bir şarkıyla katılımıyla Türkiye hakkındaki önyargıları ilk yıkan şarkıcı oldu. Onun bu farkı ve başarısı, ertesi yıl da aynı besteci ve şarkıcıyla katılmamıza sebep oldu. Gene modern bir Şebnem Paker ama bu sefer otantik bir şarkıyla harmanlanarak hem fark yarattı, dolayısıyla da ilgi gördü. İlk defa 3. olarak en yüksek başarıyı yakalamıştık 1997 yılında. Ben o güne kadar olan katılımları, MFÖ ve Kayahan bile dahil olmak üzere hep vasat bulurum. 2000 yılındaki Pınar Ayhan da müzikalite olarak bayağı çıtayı yükseltenlerdendi ama sadece o kadar.


Biliyor musunuz, ben şarkının TRT'deki yarıştığı haliyle Sertab Erener'in 1. olabileceğini hiç tahmin etmezdim. Ama sonra şarkıyı o günlerin moda türü olan R & B tozuna falan buyarak baştan yarattılar. Buna bir de Sertab Erener'in akıllı stratejisi, müzik bilgisi ve tecrübesiyle güçlü tanıtım ve görsellik eklenince, o yılki katılımcı ülkelerin en iyisi haline geldi. Yani burada birinci olan şarkı değildi aslında, Setab Erener'in ta kendisi. Sertab Erener'e farklı bir şarkıyla görev verilseydi, tabi içine sinen, o şarkıyla da gene birinci olurdu. Mesela ertesi yıl yaptığı İngilizce şarkı "Here I am" "Every Way That I Can"den çok daha güzeldi. Yani ertesi yıl Setab tekrar katılsaydı, gene birinci olabilirdi.


Ben Sertab Erener dışındaki ilk 5 derecelerimizi hak edilmiş başarı olarak görmüyorum asla. Çünkü Sertab'dan sonra televoting denilen sms oyları devreye girince, artık Eurovision diaspora oylarıyla iyice politikleşmişti. Ve Avrupa'da en çok yaşayan yabancıların başında da Türkler geliyordu. Ama gene de Hadise'nin başarısını düşük canlı performnsına rağmen haklı görürüm. Çünkü onun katıldığı yıl, seyirci oyları ve jüri oyları ortalamasına göre bir derece oluşturulmaya başlamıştı. Televorting dönemi olmasına rağmen Türkiye'de yapılan yarışmadaki Athena'nın performansı da güçlü bir performanstı.


Eurovision'a bu yıl eşcinsel tema ve konsept ile katılan benim favorim!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder